Önce yola ‘Tarımda Milli Birlik Projesi' olarak çıkıldı!

Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, sektörden kimseye haber vermeden kapalı kapılar ardında hazırlanan bu projeyi, kamuoyuna; ‘Tarımı uçuracak’ bir çalışma olarak takdim etmişti!

Projenin detayları ortaya çıkınca yani tarım sektörüne yönelik kafalarındaki ‘büyük plan’ deşifre olunca sessiz sedasız, kamuoyuna da hiçbir açıklama yapılmadan rafa kaldırıldı! (En azından şimdilik biz öyle biliyoruz) 

Sonra buradaki niyetlerin sorgulanmaması için olsa gerek bir anda ‘Tarım Şurası’ gündeme getirildi.

Tarım Şurası’nın gerekçesi de herkesin kulağına hoş gelecek bir şekilde ‘ülke tarımının sorunlarının tartışılacağı, çözüm aranacağı’ bir zemin olarak açıklandı!

Şunu baştan söyleyeyim ki Tarım Şurası’nın yapılmasına karşı değilim. Elbette belli dönemlerde bütün sektör bileşenlerini bir araya getirerek, sorunlara karşı istişare mekanizmasının çalıştırılması faydalı olacaktır. Kimse buna karşı olmaz. 

Ancak Tarım ve Orman Bakanlığı’nın mevcut kafa yapısıyla ‘Tarım Şurası’ değil ‘Tarım Olimpiyatları’ da düzenlense o toplantılardan bir sonuç çıkacağını düşünmüyorum. 

Çok önyargılı olduğumu düşünebilirsiniz ancak Allah ömür verirse süreci hep birlikte yaşayıp göreceğiz.  

Her şey bir tarafa, Ekim ayında yapılması planlanan Tarım Şurası, gerçekten ülke tarım ve hayvancılığının içinde bulunduğu sorunlara çözüm bulmak için mi yoksa ‘Tarımda Milli Birlik Projesi çalışmasıyla’ deşifre olan kafalardaki ‘büyük planı’ tartıştırmamak için mi yapılacak? 

Öncelikle bu sorunun cevabını bulmamız gerekiyor. 

Malumunuz Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, ‘Tarımı Uçuracak’ çalışma olarak kamuoyuna takdim ettiği Tarımda Milli Birlik Projesi’yle ilgili olarak bugüne kadar sağlıklı hiçbir açıklama yapmadı.

Bu projeden tamamen vazgeçildi mi?

Yoksa...

Başka bir 'kıyafetle' yeniden sektörün önüne mi konulacak?

Dahası Tarım Şurası, bu projenin sektöre emri vaki yapılması için bir kılıf mı olacak? 

Bugün sektörden kiminle konuşsanız akıllarının bir köşesinde bu kaygı var.  

Pekâlâ, sektörde böyle bir kaygı varken, Tarım Şurası ile ilgili nasıl iyimser bir yorumda bulunabiliriz?  

Diğer yandan, Çarşamba günü yapılan tanıtım toplantısının ‘aceleyle yapıldığı’ her halinden belli. İl Müdürlerine gönderilen duyuru başta olmak üzere, oluşturulan çalışma grupları ve bu gruplarda belirlenen isimler, liyakate göre değil de katılan kurumlardaki pozisyonlarına göre belirlenmiş görünüyor. 

Bunları da bir tarafa bırakıyorum, bugün Tarım Kredi Kooperatiflerinde uygulanan kanunsuz faizden dolayı çiftçi kan ağlıyor! 

Küçük ve orta ölçekli çiftçilere piyasa şartlarına göre en uygun ayni ve nakdi kredi kullandırmakla görevli Tarım Kredi Kooperatifleri, çiftçiye komisyonlarla birlikte yüzde 40’lara varan oranlarda kredi kullandırıyor!

Kanunen faiz oranı sıfır ile yüzde 8.5 aralığında kullandırılması gereken kredilerde bile durum farklı değil! 

Bu konuyu defalarca gündeme getirmemize rağmen ne Tarım Bakanı ne de Tarım Kredi Kooperatifleri Genel Müdürü, bu sorunun çözümüne yönelik somut bir adım atmadılar!

Demek ki Türkiye’de çiftçi, ektiği üründen yüzde 60-70 oranında bir kazanç elde ediyor ki, burada tefeci mantığıyla çalışan faiz oranlarından kimse rahatsız olmuyor!

Daha da vahimi, Bakan Pakdemirli, Tarım Şurası’nın tanıtım toplantısının açılışında yaptığı konuşmada, 2018 yılında, Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerince çiftçiye faiz oranı sıfır ila yüzde 8,25 aralığında kullandırılan kredi miktarının 42,8 milyar lira olduğunu açıkladı. 

Allah aşkına!

Tarım Kredi’den bugün Bakanın söylediği faiz aralığında kredi kullanan bir tane çiftçi var mı? 

Buradan Tarım Kredi’den indirimli tarımsal kredi kullanan bütün çiftçi kardeşlerime sesleniyorum; 2018’de faiz oranı ‘sıfır’ ile yüzde 8.25 aralığında kredi kullanan çiftçi varsa çıksın ben de Bakandan özür dileyeyim! 

Sonuç olarak tabanda çiftçi kan ağlarken, bu soruna karşı ipe un serenler, Tarım Şurası ile Türkiye tarımının 25 yılını planlayacaklar! 

Ne diyelim… 

Allah kolaylık versin!