3.Tarım ve Orman şurası ile ilgili temmuz ayından bu yana yapılan genel değerlendirme ve toplanan fikirlerin bir planlamaya dönüşüp Cumhurbaşkanı tarafından açıklandı.

3. şuradan önce 'Tarımda Milli Birlik' adı altında projelendirilen ama projenin içeriği hakkında elde edilen bilgilerin gün yüzüne çıkmasıyla, kamuoyunun itirazları projenin hayata geçirilmesine engel oldu.

Tarım sektörünün holdingleşmesini sağlamak amacıyla hazırlanmış ve köyünün kendi topraklarında işçi olmasının altyapısının hazırlandığı bu projeye bakanlık 'Tarımda Milli Birlik' adını uygun bulmuştu. Allahtan tarım sektöründen çıkan muhalif sesler Külliyeye ulaştı da proje direkten döndü.

Ülkenin en önemli stratejik konularından biri hakkında hazırlanan proje tüm itirazlara rağmen Cumhurbaşkanı tarafından kabulde edilebilirdi.

Edilseydi bugün Semarat Holding bünyesinde çalışanlar diyerek cümlemize başlayacaktık ama neyse ki köylünün verilmiş sadakası varmışta proje rafa kalktı.

Tarımda Milli Birlik projesi rafa kalktıysa...

Peki 3.Tarım ve Orman Şurası ile ilgili ne planlanıyordu ve amaçlanan neydi?

21 çalışma grubunun hazırladığı raporlar tartışılarak bir eylem planına dönüştürülecek, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin deyimi ile gelecek 5 yılın planlanması yapılacak ve gelecek 25 yıla ışık tutacak kararlar alınacak, denildi.

Şura’dan maliyetler, destekler ve köylünün borçları şeklinde üç temel konu başlığı hakkında kararların çıkmasını bekleniyordu.

Alınan 60 maddelik kararlar içinde hayati öneme sahip bu üç başlık için herhangi bir bilgiye ya da çözüme yer verilmediğini gördük.

Burada siyasi bir eleştiri yapmadan konuya açıklık getirmek pekte mümkün değil.

Çünkü Temmuz ayından bu yana oluşturulan hava tarım şurasıyla beraber tarım sektöründe yapısal reformlar gerçekleştirilerek, Türk çiftçisinin refaha kavuşturulması sağlanacaktı.

Verilen mesaj şuraya yüklenen anlam bu nitelikteydi çünkü.

17 yıllık iktidarın stratejik bir öneme sahip olan tarım sektörünün sorunlarına yönelik ortaya koyduğu 60 madde içinde çözüme rastlamadığınız gibi tavsiye niteliğinde kararlar alındığını görmektesiniz.

60 maddenin içinde en anlaşılır madde 60.madde en azından bir sonra ki şuranın yapılacağı tarihe net bir şekilde yer verilmiş.

Şatafatlı açılışlar, 'ŞURA' gibi havalı Osmanlıca kelimler ile makyajlanan, sorunlara çözüm getirilemeyen toplantılar düzenleyen bakanlığın ve hükümetin tam anlamıyla tıkandığını
görüyoruz.

17 yıllık süreç içinde tarım sektörü ile ilgili alınan kararlar, istişareler sonucu mu alındı peki?

Kimler hangi görüş ve önerileri ortaya koydu bakanlık bunları açıklayacak mı?

Ben şahsen şuradan şu sonucu çıkarttım...

Çünkü yaptıkları yapacaklarının teminatı gibi.

Örneğin 12 bin yıllık dipsiz gölün üzerinin kapatılmasını yöre halkı isteyince kapatanlar, şeker fabrikaları satılmasın denilince elbette satmayarak köylüsünün yanında mı yer aldı?

Elbette HAYIR!

Şeker fabrikalarının satılması sürecinde gelen tepkileri tınlamadan fabrikaları çiftçinin gözünün yaşına bakmadan yok pahasına satanlar şura düzenleyip 25 yıllık bir plan yapınca
biraz komik oluyor açıkçası.

Satmayın kardeşim şeker fabrikalarını dedik, şeker pancarı üretimi %18 azaldı.

Türk milletini nişasta bazlı şekere mahkûm edip hasta etmeyin dedik nişasta bazlı şeker üretimi 2011-2018 yılları arasında %22 artı.

Türk sermayesini ve çiftçisini ABD’li Cargill ve Belçikalı Amylum firmalarının eline bırakmayın dedik, köyünün fıtratında varmış gibi kalemini kırıp dış güçlerin eline bıraktınız.

Dolaysıyla ürettiğini satacak alan bulamayan çiftçi şeker pancarı ekiminden de vazgeçmeye başladı.

Hemen hemen her tarım ürününde gümrük kotası kaldırılmış ithalatın önü teşvik edilircesine açılmışken, üretenin hakkını nasıl vereceksiniz beyler?

17 yıldır sistematik bir şekilde borçlandırılan köylü bu kısır döngü içinde nasıl hayatta kalacak?

-Eeee zorla mı kredi verdik borçlanmasıydı canım…

Diyenlerdenseniz eğer, zaten bu halkın gerçekliliğinden uzaksınız demektir.

Şimdi birileri çıkmış çalıştaylar, şuralar düzenliyerek üretemeyen üretemediği için borç sarmalında eriyen koskoca Türk tarımının 25 yıllık yol haritasını çizmekten bahsediyor.

Ankara’da 'Şeker Zirvesinde' konuşan Nihat Babaözlü’nün söyledikleri bir kulaktan girdi diğerinden çıktı ki fabrikaları tek tek satıldı.

Tarımda milli birliği sağlamak istiyorsanız önce milletin olanı millete vereceksiniz.

Tıpkı topraksız köylüye toprağını veren Cumhuriyet gibi.

Vesselam köylü kardeşim 60 maddeye bir de ben madde ekliyim, 61 olsun

O da: Açın karnını yarmışlar, kırk yeni sene çıkmış...