Tarım ve Orman Bakanlığı Ata Tohumlarına gösterdiği ilgiyi Türkiye’nin yabancı tohum şirketlerine bağımlı olduğu tohum çeşitlerine neden göstermiyor? İşin daha vahimi anavatanı Anadolu olan buğday tohumu bile bu topraklara yabancılaşıyor, kimsenin umurunda değil!  

Malumunuz Ata Tohum Projesi bir süredir Tarım ve Orman Bakanlığının gündeminde. Bu projeyle de yerel tohumlar bir nebze devlet güvencesine alınmış oldu. Ancak bu proje, sanki Türkiye tohumda önemli bir sıçrama yapmış gibi kamuoyuna sunuldu.

Bakanlık bu proje ile aslında tohum takas şenlikleri kapsamında bir grup tarafından ‘kullanılan malzemeyi’ ellerinden almış oldu. Ancak burada asıl sorgulanması gereken, Tarım ve Orman Bakanlığı, Türkiye’nin yabancı tohum firmalarına bağımlı olduğu ayçiçeği, mısır, şeker pancarı, patates ve pamuk gibi tohum çeşitlerinde neden bir strateji belirlemiyor? Buğday tohumu bile bu topraklara her geçen gün yabancılaşırken, bu tehlike neden görmezlikten geliniyor? 

TİGEM, Tarım Kredi Kooperatifleri, TAREKS ve Pankobirlik bu konuda neden bir görev almıyor? 

Türkiye, eğer mısır, ayçiçeği, şeker pancarı, patates ve pamuk gibi bu tohum çeşitlerinde bir açılım yapabilirse işte o zaman tohumculuk sektöründe söz sahibi olabilecektir. Yoksa Türkiye, yabancı tohum firmalarının pazarı olmaya devam edecektir. 

Şimdi bazı rakamlar verelim ki durumumuz daha iyi görülsün. 

Türkiye’nin 2018 yılı tohum ihracatı 151.6 milyon dolar.

İhracat kaleminde iki tohum çeşidini örnek vereceğim. 

151.6 milyon dolar ihracatın, 72 milyon doları ayçiçeği tohumundan, 26 milyon doları da mısır tohumundan sağlandı.

Yani sadece mısır ve ayçiçeği tohumu ihracatı 98 milyon dolar oldu.

Buna göre toplam ihracatın yüzde 65’i mısır ve ayçiçeği tohumundan elde edildi. 

Mısır ve ayçiçeği tohumunda ise pazar payı neredeyse tamamına yakını yabancı firmaların kontrolünde bulunuyor.

Mısır tohumunda yabancı oranı yüzde 94, ayçiçeği tohumunda ise yüzde 91.7 seviyesinde.

Görüleceği üzere Türkiye’nin tohum ihracatının aslında yüzde 65’i yerli çeşitlerden değil, yabancı tohum firmalarının çeşitlerinden oluşuyor. 

Maalesef sanayi ve yem bitkisi olarak önem arz eden mısır ve ayçiçeği tohumunda üretim tekeli 3-4 yabancı firmanın elindedir. Bu durum ülkemizin tohum üretim üssü olarak kullanılması açısından önemli görülebilir ancak buna milli tohumculuk diyemeyiz. Hibrit tohumda kar oranı 1'e 7 kabul edildiğinde katma değer millî sanayimizin değil yabancı firmaların olmaktadır. 

Ancak bu gerçekler nedense kimse tarafından dillendirilmiyor! 

Dillendirmeyi bir tarafa bırakın, konunun bu şekliyle Cumhurbaşkanı Erdoğan'a da aktarıldığını düşünmüyorum. Yoksa yerli otomobil konusunda dertlenen Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın tohum gibi en temel bir konuda duyarsız kalacağını düşünmüyorum.

Tabloda durumu daha net göreceksiniz. 

Ayçiçek tohum pazarının yüzde 85,4'ü 3 yabancı firmanın elindedir. Geriye kalan 22 yerli ve yabancı firma kalan yüzde 15’lik pazar için rekabet ediyor. 

Yine mısır tohumunda (Pioneer, Monsanto, KWS) 3 yabancı firma bütün çeşitleride kendilerine ait yabancı çeşitler olmak üzere 58.094.398 kg olan mısır tohumu üretiminin yüzde 64'ünü üretiyorlar. En fazla üreten 7 yabancı firma ise yüzde 79,5'ini üretiyorlar. Geriye kalan 30’dan fazla yerli firma ise yüzde 20 için aralarında rekabet ediyorlar.  

Mısır ve ayçiçeği tohumunu bir tarafa size daha acı bir tablodan bahsedeceğim.  

Eğer gerekli önlemler alınmazsa anavatanı Anadolu olan buğday tohumunda da Türkiye tehlikeli bir sürece doğru gidiyor.

Hadi canım, o kadar da değil diyeceksiniz ama maalesef buğday ve arpa tohumunda yabancı çeşitlerin sayısı son yıllarda artmaya başladı. 

Asıl bu tehlike bile görmezlikten geliniyor!

Toplam 466 buğday tohum çeşidi varken bunun 205’i yabancı, 261’i ise yerli çeşitlerden oluşuyor. Arpa tohumunda ise 57’si yerli, 45’i yabancı çeşit bulunuyor. Ancak buğday ve arpada yabancı çeşit sayısı 2002 yılında daha düşükken özellikle son yıllarda arttığı gözleniyor. 

Tabloda durumu daha net göreceksiniz. 

Tablo incelendiğinde yıllar itibariyle yabancı buğday ve arpa çeşitlerinde artış olduğu ve böyle giderse yabancı çeşit sayısının yerli çeşit sayısını geçeceği çok rahat görülebilir.

Özel sektörün ürettiği buğday çeşitlerine bakıldığında da çoğunun isminin yabancı olduğu görülecektir. Yani buğday çeşitleri yurt dışından getirilip, ülkemizde kayıt altına alınıyor. Anavatanı Anadolu olan yerli buğday çeşitlerimiz yakında yok olma tehlikesi ile karşılaşabilir!

Yine Tohumluk Sertifikasyon Merkezi Müdürlüğü internet sitesinde 2018 yılında kayıt altına alınan çeşitler incelendiğinde, kayıt altına alınan 27 arpa çeşidinden 19 tanesi, 74 buğday çeşidinden de 52 tanesinin yabancı çeşit olduğu görülecektir. 

Bu durum bize neyi gösteriyor?

Yerli firmalar yabancı firmalara ait buğday ve diğer türlerin çeşitlerini üretiyor bu da yerli tohum şeklinde algılanıyor.

Diğer yandan TİGEM, Tarım Kredi, Pankobirlik ve TAREKS'in tohum üretiminde pazar payları ile ilgili bir tablo daha paylaşacam sizlerle. Bu tabloda özellikle Tarım Kredi Kooperatiflerinin tohum şirketi olan TAREKS'in pazar payı gerçekten düşündürücü.

Kısaca 2017 yılında üretilen;

Buğday tohumluğunun % 33’ü,

Patates tohumluğunun % 99.99’u

Arpa tohumluğunun % 15,80’i

Mısır tohumluğunun % 94.07’si

Ayçiçek tohumluğunun % 91,70’i

Pamuk tohumluğunun % 75.22’ si yabancı çeşitlerdir!

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, Ata Tohumu Projesi kapsamında Polatlı'da yapılan programda yaptığı konuşmada, tohum üretimiyle ilgili olarak, "Umudum odur ki kısa bir zamanda Türkiye'de inşallah yerli üretimden başka bir şey görmeyeceğiz" değerlendirmesinde bulunmuştu.

Durum gösteriyor ki; sayın Emine Erdoğan'a da tohumla ilgili gerçek bilgiler aktarılmıyor!