Saman olmadan inek beslenir mi?

Hayvancılıkla uğraşan çoğu kimsenin aklındaki temel sorulardan birisidir.

Ben de öğrencilerime ilk derste bu soruyu sorarak onların hayvan besleme açısından nasıl bir yaklaşıma sahip olduklarını ölçmeye çalışırım.

Bunca yıldır sorduğum soruya genellikle aynı cevabı almışımdır.

Öğrencilerimin cevabı çoğunlukla “Hayır, saman olmadan inek ve besi hayvanı beslenemez" şeklinde olmuştur.

Eminin şu anda sizde bu soruyu okuduğunuzda doğru cevap nedir diye merak etmişsinizdir.

Cevap yazının sonuna doğru kendiliğinden ortaya çıktığını göreceksiniz.

***

Bundan birkaç yıl önce müthiş bir kuraklık sonucunda özellikle tahıl üretiminin azalması ülkede büyük bir saman açığının ortaya çıkmasına yol açmıştı.

Saman fiyatları o kadar çok arttı ki, arpa fiyatını geçtiği için samana arpa karıştırılarak satıldığı şeklinde şikayetler dile getirilmişti.

Orta ve büyük kapasiteli hayvancılık işletmelerin son yıllarda sayı olarak artması yem tedarikleri ve besleme konusunda daha profesyonel yaklaşımları gündeme getirmektedir.

Önceki yıllardan kalma kuraklık konusundaki tecrübeler işletmede ihtiyaç duyulan kaba yemlerin erken dönemde ve büyük partiler halinde alımının gerekliliğini kendiliğinden ortaya çıkarmıştır.

Ekonomik olarak iyi olan ve gelecek senenin bütçesini yapan birçok işletme artık erken dönemde saman, yonca, fiğ gibi kaba yemlerin bağlantılarını yapmakta ve depolarına istif etmektedirler.

Belki işletme sahipleri geçen yıldan süt fiyatlarının çok düşük olması nedeniyle benim bu cümlelerimi yadırgamış, “Günü kurtarmaya çalışıyoruz, gelecek senenin planlamasını nasıl yapalım?" diyerek serzenişte bulunmuş olabilirler.

***

Kaba yemler işletmenin temel yemleridir, ucuz yem kaynaklarıdır.

İçinde bulunduğumuz bu günler de kaba yem tedarik günleridir.

Kaba yemlerin alımında bazı önemli noktalara dikkat edilmelidir.

Sap-saman konusunda söylenecek fazla bir şey yok.

Rutubet miktarı ve içerisindeki besin madde düzeyleri düşüktür ve çoğunlukla fazla farklılaşmaz.

Yani kabaca göze hoş gelen ve normal görünümden uzak olmayan bir sap-saman balyası veya yığınını alabiliriz.

Son dönemlerde yem vagonlarının artması parçalanmış toz saman üretimini azaltmış, daha çok balya sap şeklinde satışları artırmıştır.

Islak paketlenmiş, kararmış ve bir örnek olmayan sap balyaları tercih edilmemelidir.

***

YONCA NE ZAMAN BİÇİLMELİ?

Kaba yem olarak en fazla soru yonca üzerine geliyor. “Yonca ne zaman biçilmelidir, hangi biçimdeki yonca tercih edilmelidir, rengi nasıl olmalıdır, kuru maddesi ne kadar olmalıdır?" gibi sorularla sık sık karşılaşmaktayız.

İlk biçim yonca kaliteli olmakla birlikte, arpa gibi buğdaygil otları yönünden zengin olabilir.

Tahıllara ait otlar hızlı büyürler, protein miktarları düşük olduğu için ilk biçim yoncanın protein miktarını düşürebilirler.

Bir işletmede 2. biçim yonca yerine içeriğinde arpanın fazla bulunduğu ilk biçim yonca kullanıldığında süt veriminin yaklaşık yüzde 20 düştüğünü gözlemledim.

İlk biçim yoncanın en büyük sıkıntılarından birisi de biçim, kurutma ve balyalama işlemlerinin yağışlı havalara denk gelmesidir.

Yeterince kurutulmadan balyalanan yonca balya içerisinde kızışma ve küf üremesine sebep olmaktadır.

Kızışmış yoncada besin maddesi yüksek olsa dahi sindirimi düşer, hayvanın bu gibi yemlerden faydalanması azalır.

Sadece küflü yonca yedirildiği için erken gebelik döneminde bulunan hayvanların düşük yaptıklarına şahit oldum.

Yurt dışında yoncanın özellikle yağışlı dönemlere rast gelen biçimlerde silajlanması daha yaygındır.

Bu nedenle güneşi eksik olan yabancılar hayvanlarının rasyonlarında mısır silajı kadar yonca silajlarına da yer veriyorlar.

Yonca silajları Türkiye'de henüz yaygınlaşma aşamasında olup hayvancılığımızın ilerlemesi açısından oldukça önemli bir konudur.

Hayvancılık teşviklerinde bu konunun da dikkate alınması gerektiğini düşünmekteyim.

***

YETİŞTİRİCİNİN YONCA SİLAJIYLA İLGİLİ KAFASI KARIŞIK

Yetiştiricilerin yonca silajları ile ilgili kafası oldukça karışık.

Mısır silajı ile karşılaştırma yapıyorlar ve elde ettikleri silajın kalitesini tam olarak değerlendiremiyorlar.

İlerleyen dönemlerde yonca silajları ile ilgili bir yazı yazabilir ve bu konuda bazı önerilerde bulunabilirim.

Hayvanların beslenmesinde kuşkusuz en çok 2 ve 3. biçim yonca tercih edilmektedir.

Bu biçim dönemlerinde kurutma işlemi daha kolay olup, yoncanın kuru maddesi daha yüksek, yaprak-sap oranı iyi ve yeşil renktedir.

Sahada gördüğüm kadarıyla kurutulmuş ve balyalanmış yoncanın rutubet oranının çoğunlukla yüzde 13-17 aralığında olduğu belirlenmektedir.

Biz yoncanın rutubet düzeyinin yüzde 15'ten daha az olmasını isteriz.

Rutubet arttıkça kızışma-küflenme riski artmakta, yem vagonunda biçilerek boyutunun küçültülmesi işlemi zorlaşmaktadır.

Yonca üreticileri rutubetin azalması ile kırılganlığın ve yaprağın dökülerek zayiatının arttığını öne sürmektedirler.

Elbette bu görüşler de dikkate alınmalıdır.

Yine de rutubet oranı yüksek yonca hem risklidir, hem de suya para verdiğimiz için pahalıdır.

***

ANALİZ SONUÇLARINI MUTLAKA İSTEYİN

Peki, bu olumsuzlukları nasıl önleyebiliriz? Cevap oldukça basit:

Yetiştiricilerin yonca veya kaba yem tedarikçilerinden analiz sonuçlarını istemeleri gerekmektedir.

Ya da bu mümkün değilse alım yapmadan önce kendilerinin balyalardan numune alarak yakın laboratuvarda analiz yaptırmaları gerekmektedir.

Tabii bu işlemlerin henüz yaygın olmadığını ben de biliyorum.

Ama yurt dışında olduğu gibi bizim ülkemizde de alım yapmadan ya da hayvanlara yedirmeden önce kaba yemlerimizin analizlerinin yaptırılması oldukça hayati bir konudur.

Umarım kısa zamanda yaygınlaşır.

Analiz sonuçları hayvanların daha iyi ve ekonomik beslenmesini sağlayacak, bir örnek ve kaliteli kaba yem üretimini teşvik edecektir.

***

KABA YEMLERİN BİÇİM ZAMANLARINA DİKKAT EDİLMELİ

Kaba yemlerin biçim zamanına da dikkat edilmelidir.

Yoncanın çiçeklenme döneminin ilerlediği her gün kartlaşma ve lifli madde oranı artmakta, protein oranı düşmektedir.

Böyle bir yoncanın sindirimi düşük olduğu için hayvanların faydalanmaları azalmaktadır.

Bu nedenle kart olan kaba yemlerin fiyatları da düşük olmalıdır.

Hayvancılıkta ileri ülkelerde süt ve besi hayvanlarının beslenmesi kaba yemlere dayalı olarak yapılmaktadır.

Geniş ve bereketli çayır-meralar bu ülkelere büyük avantaj sağlamaktadır. Bu durum özellikle Avrupa ülkeleri için geçerlidir.

Kuzey Amerika ülkelerinde süt inekçiliği çoğunlukla entansif (ahırda besleme) olup yonca kuru otu ve silajı ile mısır silajı gibi kaba yem kaynaklarının önemi büyüktür.

Bu ülkelerde 35-40 kg günlük süt verim ortalamasına sahip işletmelerde hayvanların yemlerinin yaklaşık yüzde 60'ı belirttiğimiz kaba yemlerden sağlanmaktadır.

Kaba yem kalitesi ve sindirilebilirliği o kadar yüksek seviyeye ulaşmıştır ki, çok yüksek süt veren hayvanların besin madde ihtiyaçları yüksek oranda yedirilen kaba yemlerden karşılanmaktadır.

Sağlıklı ve ekonomik beslemenin temelinin kaliteli kaba yemlerden geçtiğini çok iyi biliyorlar.

***

KABA YEM KAYNAKLARININ KALİTESİ ÖNEMSENMİYOR

Bizde ise yetiştiricilerimiz kullandıkları kaba yem kaynaklarının kalitesi ve besin maddelerinden önce fabrika yemine dikkat etmektedirler.

Oysa fabrika yeminden önce örneğin kullandığımız yonca proteini ile mısır silajı enerjisinin yüksek olmasına ve sindirimlerinin iyi olmasına dikkat etmeliyiz.

Yetiştiriciler ilk gözledikleri problemde çoğunlukla hemen fabrika yemlerinin kalitesi ve özelliklerini sorgulamaktadırlar.

Bu belki doğru olabilir ama benim tecrübelerim oluşan problemlerin daha çok kaba yemlerin kalitesi ve hayvanlara yedirilmeden önce işletmelerindeki bozukluklardan kaynaklandığını göstermektedir.

İnekler evcilleştirilmeden önce yaradılış gereği ot yiyerek beslenirlerdi.

Bizler daha fazla süt almak için arpa, buğday, küspe, katkılar gibi yem maddeleri ile besleme yapıyoruz.

***

KABA YEM OLMADAN İNEK BESLENMEZ

İneğin yapısına uygun olarak sağlıklı ve yüksek verimli olması için öncelikle kaliteli kaba yemleri tedarik etmemiz gerekir.

Unutmayalım ki kaba yem olmadan inek beslenemez.

İneklerin verim dönemine göre değişik kalitede kaba yemlerle besleme yapmamız önemlidir.

Örneğin saman dolgu maddesidir, sindirim sistemini hacim olarak doldurur. Samanın enerjisi, proteini, minerali ve vitamini düşüktür.

Bizim yüksek verimli hayvanlarımızda saman kullanmamıza gerek olmayabilir.

Yetiştiricilerimizin ve öğrencilerimin çoğunun dediği gibi “Samansız hayvan besleme olmaz" diyerek atadan-dededen öğrenilen bilgilere dayalı olarak yüksek verimli hayvanlara fazla miktarda saman ile besleme yaparsak bu hayvanlara kötülük yapmış oluruz.

Bu durumda hastalık ve üreme problemleri ortaya çıkacaktır.

Bu hayvanlar için satın aldığımız partideki yaprak ve protein oranı yüksek kaliteli yonca ve benzeri kaba yem balyalarını ayırmamız gerekmektedir.

***

Peki, saman ya da kartlaşmış yonca gibi kalitesi daha düşük kaba yemleri hiç mi kullanmayacağız?

Elbette dolgu maddesince zengin ve kalitesiz diyebileceğimiz saman ve benzeri kaba yemleri kullanacağımız hayvan grupları da var.

Örneğin verimi azalmış, ileri gebe ve kurudaki hayvanlarda da samansız besleme yapılması oldukça zordur.

Bu hayvanlarda kaliteli kaba yemleri kullanmanın besleme ekonomisini sarsacağı; hayvanlarda yağlanmayı, dolayısıyla ilerleyen dönemlerde de beslemeye bağlı hastalıkları artırabileceği unutulmamalıdır.

Kısaca samanı da kaliteli yoncayı da kullanacağımız hayvanlar ve bu hayvanların verim dönemleri bulunmaktadır.

Yeter ki hangi yemi ne zaman ve ne kadar yedirmemiz gerektiğini bilelim.