Ülkemizde 1923'te Cumhuriyet kurularak dönüm noktası başlamış.17 şubat 1925'te Kemal Atatürk çıkarttırdığı bir yasa ile 'Tarımda kullanılacak her türlü kimyevi ve akaryakıt Gümrük ve İhtihsal vergisinden muaftır' diyerek uygulamaya başlamıştır.

Çiftçilerin ihtiyaçlarını belirleyecek komisyon da yasada belirlenmiş, ilçede Kaymakam başkanlığında, mal müdürü, tarım ilçe müdürü ve Ziraat Odası başkanı görevlendirilmiştir.

Arkasından Ziraat Bankası, tarla ziraati, bahçe ziraatini geliştirmek için krediler vermeye başlamış.

1928'te traktörler getirilmeye başlanmıştır. Arkasından ülkemizde 'üç beyazlar' tabir edilen un, şeker ve pamuk üretimi artarak devam etmiş.

Ülke ihtiyaçları karşılanmış, büyüme hızı yükselmiş sonunda ülkemiz kendine yeten az sayıda ülkeden biri olmuştur. 1980'lerde kırsalda kazanç fevkalade yükselmiş, ziraat ve hayvancılık epeyce gelişmiş, tarımda münavebe sistemi ile topraklarımız yorulmadan kaliteli ürün yetiştirilmiştir.

Tabi ki o vakitlerde yüksek verimli çeşitlerimiz yoktu.

Ama tarımsal araştırma enstitülerimiz ve tarım satış kooperatiflerimiz gayet güzel çalışıyor ve sürekli ileri hamlelerimiz oluyordu.

Bu arada çok sayıda ziraat fakültelerimiz teknik elemanlar yetiştirdiler. Derken1980 sonrası politikalar liyakatı olamayan yöneticilere makam vererek, sahadaki üreticileri düşünmeyerek, tarımsal girdi satanları ve tarım ürünleri tacirlerini kollayarak, tarımımızı ve tarımcılarımızı zora soktular.

Şimdi bakınız 1983'ten bu yana bir sürü hükümet geldi ve geçti. Her birinin programında 'tarımı ve tarımcıyı' geliştirmek vardı. Yeniden yapılandırmalar adı altında bir sürü uygulamalar getirdiler. Atatürk'ün yasalarını Atatürk ölünce uygulamadan kaldırmışlardı. Şu veya bu hükümet diyemem ama hepside çiftçilere destek oluyoruz diye aleyhimizde çalıştılar.

Bu gün gelinen noktada her üründe, her bölgede problem var. Yetiştirdiğimiz ürünlerin birçoğu ithal edilerek, yabancı üreticiler destekleniyor.

Bu yüksek fiyatlı girdilerle üretimini devam ettiremeyen çiftçiler borç batağına girdiler. Şu anki hükümet 3 yıldır üretici borçlarını faizle beraber erteliyor. İnanın üreticiler borçlarını ödeyemez durumdalar.

Sadece Ziraat Bankası, Tarım Kredi Kooperatiflerine değil birçok özel bankaya da borçlandılar. Daha acısı birçok çiftçi arazilerini sattı. Satmayanların da mal varlığı borçlarını karşılayamaz durumda.

Aklıselim hareketle borçlu çiftçilere ödeme kolaylığı sağlanarak, taksit olabilir, faiz affı olabilir. Bir an evvel üreticiler rahatlatılmalı ve üretime devam edebilmeleri için zamanında Atatürk'ün uyguladığı sistemi, bu gün Avrupa Birliğinin uyguladığı ortak tarım politikası uygulanmalıdır.

Yoksa üretimimiz daha da zora girecek!