Siyasetin aldığı kararların yansımalarını piyasalar okumaya anlamlandırmaya devam ediyor.

Bizlerde işin en basit sorusunu sorarak okuma yapmaya çalışıyoruz.

Döviz kurları düştü fiyatlar geri gelir mi?

Bunu tam olarak söylemek güç kardeşim.

Neden?

Ekonomiyi doğru okumak için, ekonominin ‘’iki ucu çamurlu değnek’ ‘dengesinden kurtarılması gerekiyor. Yani faiz ve döviz kuru sarmalından kurtulmak gerekiyor. Faizlerin
artması ise çarkların durması demek.

Ölümü gösterip sıtmaya razı etmek sözü aslında tamda bu denklemi ifade ediyor.

2020 başından bu güne geldiğimizde TL yaklaşık %40 oranında değer kaybetmiş.

Dolarla maaş almayanların homurtuları o denli arttı ki bu durum ekonomi yönetiminde değişikliğe neden oldu.

Hepimizin aynı gemide olmadığını ise ‘’istesek doları düşürürüz’’ dediklerinde daha net anladık.

Ülke genelinde ekonomik dengelerin gözetilerek hissedilebilir bir iyileşme ancak yapısal reformlar ile mümkün olabilir. İsraf politikalarından vazgeçilmesi birçok kalemde rahatlama sağlayacaktır.

Örneğin döviz garantili geçiş ve uçuşların yaşandığı tesislerin revize edilmesi gibi!

Tarımsal girdi maliyetleri, savurgan kur politikası karşısında neredeyse her hafta zam yağmuruna tutuldu.

Sektörler mevcut konumlarını yıllardır alışa gelmiş zam politikalarının dışında anormal zamlar yapar koruyabildiler.

Süreci takip etmek o kadar güçleşti ki sattığınızın yerine aynı maliyet ile tekrar üretim yapamamanın zorluğu ortadaydı.

Tarımdan haber.com ’un 9 Kasım tarihli haberinde de belirtiği gibi, yem fiyatlarına bir ayda 6 kez zam yapıldı.

Yine aynı şekilde traktör sektöründe birçok firma aylık zam uygulamasına geçti.

İthal markalar bile ürünleri Euro bazlı olmasına rağmen 30 bin TL’lik zamlar uyguladılar.

Bu savrulmalar aynı şeklide ikinci el traktör piyasasına da yansıdı.

Örneğin 15 yaşındaki bir traktörün %70 oranında fiyatı arttı. İkinci el traktörü vadeli alan müşteriler süreci bir hayli karlı kapattılar, bu durum ikinci el traktör satışı yapanların ise vadeli satışları durdurmasına sebep oldu.

Bu döngü dolayısıyla traktör müşterilerini 5 yıl vadeli sıfır traktör alımına itti.

Sıfır traktör üreticilerinin tedarik aşamasında pandemi sürecine yakalanması ise arz ve talep dengesinin bozulmasına sebep oldu. Sektör sipariş ve satışları sıraya koyarak en az hasarla süreci atlatmaya gayret etti.

TÜİK verilerine göre Eylül 2020 yılı itibariyle traktör satışlarında toplam satış rakamı 33.000 düzeyinde.

Konumuza tekrar dönersek, dövizin %10 gibi düşmesi üretim ekonomisi için elbette bir anlam ifade ediyor ancak kur çıpasının nerede duracağı kestirilemiyor.

Türk lirasının %40 değer kaybetmesinin aslında bir anlamı da yapılması gereken toplam zam oranını yansıtması!

Yaşanılanlar bizlere üretim ile ilgili ekonomiye şu soruyu sormaya itti;

Yerli ve milli üretim sektörüne sormuşlar neren ithal diye, nerem yerli ki demiş!

Hangi oranda ne kadar yerli olduğu tartışılan tarım sektöründe Dolar düştü Euro geriledi fiyatlar düşer mi gibi soruları sormak Karadeniz’in kestirilemeyen denizin de gemi
kaptanlığı yapmaya benziyor.

Karadeniz demişken, son zamanlarda Karadeniz’den gelen müjde haberleri aklıma geldi.

Gurup toplantısında konuşan Cumhurbaşkanımızdan bir müjde daha mı geliyor diye beklerken, acı reçete uygulamaktan kaçınmayacağız sözü ile tüm hayallerimiz yıkıldı.

Şimdi, bunca anlattıklarımız içinde;

Türkiye'nin gerçek sahibi ve efendisi, gerçek üretici olan köylünün durumu burada nicedir?

Diye sorduğumuzda ise;

Borçların yapılandırılması ile ilgili kanun teklifinde, Tarım Kredi borçlarının kapsam dışı tutularak çiftçiye yönelik haciz ve icra işlemlerini aralıksız sürdürülmekte olduğunu gördük.

Yerli ve milli olanları, koruma ve kollama şeklimiz nedense vergi borçları bir çırpıda sıfırlanan şirketlere gösterilen hoş görü gibi olmuyor.

Sonuç itibariyle,

Her üretenin ödemesi gereken bir maliyet var!