Traktör sektöründe ki olumsuz etkenler ve kan kaybı devam ediyor.
Pandemi sonrası sudan ucuz kredi koşullarıyla covid’den daha hızlı yayılan tüketim çılgınlığı öyle ya da böyle durduruldu. Aslında ülke olarak ne ektiysek onu biçmeye devam ediyoruz.
Sağ olsun hükümetimizde o dönem tüketim çılgınlığını alkış tutarak izlediği için faturayı kendinden çok milletine kesmeyi daha uygun gördü. Traktör sektörünün bugün geldiği nokta ile ilgili gerekli uyarıları 2024 yılının ikinci çeyreğinden itibaren söyleye durdum.
Dönemin o telaşesi içinde uyarıları dikkate almak şöyle dursun, sektör temsilcisi bayiler kendi gerçekliklerini ve pazarın gerçekliğini çoktan unutmuşlardı.
Türkiye’yi dışarıdan gözlemleyen ithal traktör temsilcileri geminin karaya oturduğunun farkında.
Hepimiz aynı gemideyiz söylemi artık bitti!
Gemisini yürüten kaptan artık seçim ekonomisi ile gelinen noktada ne için ticaret yaptığını sorgular oldu. Fabrika ve bayilerin artan maliyetler karşında sürdürülebilir bir ticaret yapması artık çok zor. Traktör sektörü ancak ve ancak çiftçinin düşük faizli krediye ulaşım imkanları ile ayakta durabilir. Bu gerçek bugün ve yarında hiç değişmeyecek.
Çiftçi doğrusunu yaparak, emeğini yüksek faizli kredilerle heba etmek istemiyor. Dolayısıyla daralan müşteri kitlesi daha akıllı hareket ederek kendisine fiyat ve en uygun finansman koşullarını sunan bayiden alış veriş yapmayı seçiyor. Daralan iklimi ve marka seçimlerini son veriler ışığında daha iyi görebiliyoruz.
Marka düzeyinde sektörü el alacak olursak, özellikle son iki aylık verilerinde ortaya koyduğu gibi durumun vahametini daha net anlayabiliyoruz.


Bir önceki yıla göre traktör sektörü -%33,2 küçülmüş.
Demek oluyor ki sektör 2025 yılını yaklaşık 35-38 bin adetle kapatacak gibi görünüyor. Son iki ay memorandum ve yıllık hedef pirim almanın etkisi ile sektör tekrar şahlanış yaşayacak gibi görünecek olsa da bu sadece firmaların ortaya koyduğu bir strateji.
Türkiye genelinde bayilerin elinde 2026’nın ilk çeyreğine yetecek kadar stok var. Temmuz ve Ağustos ayının toplam adetlerini kendi içinde ki koşullara göre değerlendirecek olursak, 3 Bin adet olarak görebiliriz.
Neden?
Sektör aynı TÜİK’in enflasyon oranını ayarlaması gibi kendi satış adetlerini ayarlayabiliyor.
-Euro 3 traktör stokunun plakaya/satışa dönüştürmesi
-2023 model traktörlerin plakaya/satışa dönüştürmesi
-Hedef pirim için traktörlerin plakaya/satışa dönüştürmesi
Gibi çok değişik etkenler verileri ciddi anlamda etkileyebiliyor.
Traktör sektörünün veri ve istatistik sever Avrupalı temsilcileri o yüzden her yılın Ocak ayında Türk traktör pazarında ki muazzam artışı anlamakta zorluk çekerler, biz de izah ederken o zorluklar yaşasakta üste saydığım etkenlerle izah etmeye çalışırız.
Finansal ve kredi koşullarına ulaşım zorluklarını bir kenara koyacak olursak ben şahsen traktör sektörünün tıpkı eski istikrarlı yıllarda olduğu gibi 30-35 Bin adetlere evrileceğini öngörüyorum.
Bu küçülme sancılı ve sıkıntılı olsa da traktör sektörü ‘’obez’’ büyümenin etkisinden kurtularak daha sağlıklı bir yapıya bürünmek zorunda. Onun için 78-82 Bin adetlerin yaşandığı dönemler mazi olarak hafızalarımızda ki yerini alacak.
O yüzden fabrikaların üretimleri durdurması, çalışanlarının işine son vermesi o sanal büyümenin getirdiği etkilerin birer sonucu. Sular çekildi, karıncalar karaya vuran balıkları yemek için meydana çıktı.
Artık herkes şapkasını önüne koyup, ben bu gerçeklikle nasıl yaşarım nasıl Avrupalı rakiplerimle mücadele ederimin yol ve yöntemlerini ele almalı. Avrupalı traktör firmaları için son üç yıl hükümetin kur baskısıyla elverişli bir ortam
yaşanmış gibi görünse de unutmayınız ki burası TÜRKİYE!
Onun için herkes şapkasını parasıyla değil sırasıyla önüne koyacak. Şunada değinmeden geçmeyeceğim. Her traktör sektörünü ele aldığım yazımın altına:
-Sattıklarına saysınlar.
-Batsınlar, beter olsunlar.
Gibi yorum yapacak olanlara sesleniyorum;
Camiada ki olumsuzlar garanti süreçlerinde ki traktör kullanıcılarını etkilediği gibi garantisi biten ya da 20-25 yaşında ki traktör kullanıcılarını da etkiliyor.
Yedek parça ve bakım maliyetleri, kimi firmalar için artık satıştan daha karlı bir alan açtığı için satış sonrası hizmetler garanti kapsamlarını kısıtlamaya ve yedek parça fiyatlarında artışlara gidiyor. Dolayısıyla bu olumsuz iklimden hepimiz kendi payımıza düşecek şekilde etkileniyoruz.
Kazancın olduğu yerde mutluluk ortaklaşa paylaşılır aksi takdirde mutsuzluk hepimizi etkiler.