Traktör sektörünün aylık karnesi geldikçe artık seçtiğim kelimelerde daha da netleşmeye başladı.
Koskoca bir sektör için kriz yaşanıyor filan demek artık çok hafif kalıyor traktör sektörü hızla bir batışa doğru sürükleniyor.
2023 yılında başlayan bu derin ve kalıcı hastalık vücudu sardıkça sardı ve geldiğimiz dönem için artık hastanın kurtulma şansı da kalmadı.
Pandemi süreciyle birlikte At’ın şahlandığını sanan firmalar meğerse At’ın sırtındakini atmak için mücadele ettiğini bugün yeni anlıyorlar.
Yılbaşında ki bayi toplantılarında toplanan hedefler ile yapılan planlamaların hepsi anlamsız kaldı. Oysa daha üç sene önce bölgesinde elli adet traktör satması büyük başarı olarak görülen bazı bayiler 150 hatta 200 adetlik ön görüler verebiliyordu.
Ben o zamanlarda bugün olduğu gibi dostlara hep söyledim, burası Türkiye kardeşim, yarın neyin ne olacağı belli olmaz adımlarınızı ona göre atın diye hep telkinlerde, tavsiyelerde bulundum.
Çoğu bayi ise su akarken çömlekçiye su testisi siparişi vermeyi seçti. Siparişler verildi verilmesine ama su testileri gelmeden sular kesildi.
Şimdi firmaların elinde binlerce su testisi siparişi var ancak siparişi verenler yaşanan kuraklık nedeniyle siparişlerini iptal etmenin telaşesi içindeler!
Traktör sektöründe plansız büyümenin bedeli çok ağır olur!
Siz üretim kapasitenizi ve planlamanızı yıllık 10.000 adete göre ayarlarsınız ama yılın yarısına geldiğinizde hedefin %85 gerisinde olduğunuzu görürsünüz.
Firma sistemine borcu olmayan, stoksuz yakalanan bayi, bayiliği bırakarak şapkasını alıp bir kenara çekilerek, milli sporumuz olan inşaat temeli kazan kepçeyi izler gibi sektörü izlemeye geçti.
Bana göre traktör sektörü henüz tünelin başında ve 2026 yılında tünelin sonunda ki ışığı göreceğine dair hiçbir veri elimizde yok!
Faizlerin yüksekliği ticaretin önünde büyük bir engel gibi görünse de yaşanan don olayı meyve üreticisini, rekolte düşüklüğü ve mahsullerin para yapmaması ise Türkiye genelinde çiftçiyi bitirdi.
Çiftçi, 2024 yıllarından kalan borçlarını mı ödesin 2026’da tarlasını tekrar ekmek için gübresini, tohumunu, mazotunu alarak çiftçiliğe devam mı etsin?
İthal markalar için söylüyorum öyle global pazarda şu kadar büyüdük bu kadar şahlandık dediğiniz dönemlerde sizleri şahlandıran marka temsilciniz olan bayilere sahip çıkma dönemi. Türkiye şartlarında firmaları sırtlayan bayilerinize sahip çıkmak boynunuzun borcu.
Bugün kıymet bilmediklerinize yarın çay içmeye bile uğrayamazsınız!
Evet, bayilerin planlamaları çerçevesinde üretim planlaması ve şablonu yaratıldı ancak Dünya’da faaliyet gösteren ithal markaların Türkiye pazarında ki temsilcisi olan bayilerin gösterdiği mücadelelerin Avrupa ve Amerika pazarında örneği yok! Onun için sektörde ki bayi teşkilatı genel anlamda süreci ancak ve ancak firmaların baskı olmadan ve ödeme planlarında yapılacak rahatlamalarla nefes alabilir ve yılı geçirebilir. Aksi takdirde işletme maliyetlerini dahi döndürmekte zorluk çeken bu insanlar ayakta duramaz.
Eğitim seminerlerinde bayilere ders niteliğinde söylenen "Türkiye’de ikinci kuşağa aktarılan şirket sayısı.." diye başlayan hiçbir firmaya güvenmeyin demenin önünü açmış olursunuz!
Yerli firmalar için ise durum daha stabil olması gerekirken onlarda bu savrulmuşluk içinde bildikleri en iyi iş olan küçülmeye gidiyorlar. İşçi çıkartmaya küçülme dediğiniz zaman daha kapital oluyorsunuz ve olayı daha rahat hazmetmenizi sağlıyor sanırım.
İthal markalar ile olan haksız mücadeleye devlet el atmaz ise bu üretim maliyetleri ile yerli firmaların süreci yönetmeleri pek mümkün değil.
Böyle giderse milyonlarca insana dolaylı yönden iş imkanı sağlayan yerli traktör firmaları masaya oturup yıllar içinde nasıl etkisiz elaman olacaklarını izlemek zorunda kalacaklar. Hem enflasyon yükünü taşı hem de üretim kalemi olan (motor, hidrolik aksam vb.) ithal ürünlerde döviz kurundan kaynaklı yükü sırtlan, bunun üzerine bir de sübvansiyonlu krediye ulaşmadaki sorunlar yerli firmalar için sürdürülebilir değil.
Şimdi gelelim o meşhur veri merkezimiz TÜİK’e göre ilk on traktör markasının sektördeki yerine.

Türk traktör pazarı bana kalırsa hiçbir zaman 58 Bin, 62 Bin, 73 Bin, 78 Bin adetleri sürdürebilecek donanıma ve seviyeye ulaşmadı. Evet verilerde bu adetleri gördük ancak bu para piyasalarından kaynaklı etkiler ve obez büyümenin yarattığı sanal bir pazarın etkisiydi.
Şimdi traktör pazarı küçülmek suretiyle o eski yıllarda olduğu gibi 30-35 bandına tekrar eviriliyor!
Bu küçülmeyi ön göremeyen firmalar/ bayiler olsun bunun bedelini maalesef acı bir şekilde ödeyecek ya da ödetecekler.
Tablo da yaşananları kısacası açıklamaya çalıştım…
Ancak tüm bu yaşananlara rağmen Türkiye’nin genel tablosuna bakarsak bakanlarımızın analizlerini ve gelecek vadeden sözleri aklımızda kalsın diye sizlere tekrar hatırlatmayı uygun buluyorum.
Berat Albayrak: “Şubat, ocaktan çok daha iyi. Mart da şubat daha iyi. Nisan marttan zaten çok iyi olacak” 25 Şubat 2019
Süleyman Soylu: “Temmuz ayından itibaren ülkemin ekonomisi atağa kalkacak” 05 Haziran 2021
Bu güçlü analiz ve söylemlere göre hareket ederseniz şahlanmaya devam edeceğinizin garantisini verebilirim.
26 Eylül 2024 tarihinde Ekonomi ve Maliye bakanımız Sayın Mehmet Şimşek’in "2025 yılı 2024'ten daha iyi olacak. 2026'da 2025'ten çok daha iyi olacak." Sözü üzerine henüz bir söz söylenmedi ancak bir sözde ben eklemek istiyorum müsaadenizle;
Açın karnını yarmışlar kırk yeni sene çıkmış!