Tarım Kanunu’nda yapılan değişikliğe bağlı olarak tarımsal üretimin planlanması ve sözleşmeli üretimle ilgili düzenlemeler geçtiğimiz ay Resmi Gazete’de yayımlanmıştı.

Her iki düzenlemeye yönelik alt yapı çalışmaları Vahit Kirişçi’nin döneminde başlanmıştı. İbrahim Yumaklı döneminde ise resmiyete büründü.

Her iki çalışmada da özü itibariyle iyi niyetle yolu çıkılmış olsa da uygulanma imkanı çok zor görünüyor. Daha önceki yazımda da bahsetmiştim öncelikle Tarım Bakanlığının elinde toprak ve suya dair dijital veriler bile bulunmuyor. Toprak ve suya dair elde bir veri olmadan tarımsal üretimi nasıl planlayabileceksiniz?

Hadi bunu da bir tarafa bıraktık, Bakanlıkta yöneticilerde mevcut yönetmeliğin uygulanabileceğine dair bir inanç yok. Yani tarımsal üretimin planlanmasına yönelik yönetmeliği uygulayacak ilgili birim müdürleri bile bu işe inanmıyorlar.

Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğüne vekâleten atanan Uğur Erdem’in zaten yakın çevresine ‘bu işi kucağımızda bulduk’ diye dert yandığına dair kulis bilgileri gelirken, bu uygulamanın asıl sorumlusu olan Tarım Reformu Genel Müdürlüğüne yine vekâleten atanan Osman Yıldız ise bu proje için tam patlamaya hazır bomba gibi, nerede patlayacağı belli değil!

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’yı da biraz dikkatli takip ederseniz, tarımsal üretimin planlanmasıyla ilgili açıklamalarında ayağı yere basan bir açıklama göremezsiniz.

Yumaklı, açıklamalarında; tarımsal üretimin planlanmasıyla orta ve uzun vadede Türkiye’nin sorun yaşadığı hangi tarımsal üründe, nasıl bir çözüm bulunacağı ve çiftçi ile tüketicinin bu işten nasıl kazançlı çıkacağına dair bir veri bile ortaya koyamazken, daha çok genel geçer ve ‘ürkek’ açıklamalarla durumu idare etmeye çalışıyor. 

Özet olarak tarımsal üretimin planlanmasıyla ilgili elimizde toprak ve suya dair sağlıklı bir veri olmadığı gibi ciddi bir liyakat sorunu ile de karşı karşıyayız.

İşin acı tarafı yönetmelik hazırlanırken geçmiş tecrübelerden bile hiç ders alınmamış. Bundan dolayı yüzde 6 eğimin altındaki yerlere meyve ağacı dikimine yönelik getirilen yasaklama Bakanlıkta tam bir krize dönmüş durumda.

Hatırlayanlar bilecektir, Tarım Bakanlığı geçmişte yüzde 6 eğimin altındaki fındık bahçelerinin sökülerek çiftçiyi alternatif ürünlere yönlendirilmesi için Dünya Bankası ile ortak bir proje ortaya konmuştu. Yanlış hatırlamıyorsam 2000’li yılların başında uygulamaya konulan bu proje kapsamında yönetmelik bile çıkarılmıştı. Yüzde 6 eğimin altındaki yerlerde fındık ağacı dikimi yasaklanırken, sökenlere de Dünya Bankasından karşılanan fondan dolar bazında destek verilecekti. Destek miktarı da öyle düşük rakamlar değildi. Yine yanlış hatırlamıyorsam dekara 250 dolar civarı destek verileceği açıklanmıştı. 

Ama gelin görün ki, 3-4 yıl uygulanan proje tam bir hayal kırıklığı ile sonuçlanmıştı. Dekara 250 dolar desteğe rağmen insanlar yüzde 6 eğimin altındaki yerlerde fındık bahçelerini sökmemiş ve düz zeminli arazileri fındık bahçeleri kurulmaya devam etmişti.

Görüleceği üzere Tarım Bakanlığının önünde böyle acı bir tecrübe varken, Eylül ayında Resmi Gazete’de yayımlanan tarımsal üretimin planlanması yönetmeliğinin 13’üncü maddesinin 3’üncü bendinde eğimi yüzde 6’nın altında olan arazilerde yeni meyve bahçesi tesisine izin verilmeyeceğine yönelik bir yasaklama getirildi. Bu yasağa rağmen eğimi yüzde 6’nın altında olan arazilere meyve bahçesi tesis edenlere ise Tarım Kanunu’nun 7’nci maddesine göre önce uyarılacak, sonra 5 yıl desteklerden men edilecek, çiftçi yine ısrar ederse bu sefer para cezası kesilecek.

Şimdi soralım, geçmişte dekara 250 dolar destek vererek uygulanamayan yönetmelik şimdi yeni kurulacak meyve bahçeleri için nasıl uygulanacak?

Geçmiş tecrübeler bunun mümkün olmayacağını gösteriyor. Zaten bu konu şimdiden Bakanlıkta krize dönüşmüş durumda. Gelen tepkiler üzerine (Burada da burnumuza pis kokular geliyor) Bakanlık, yüzde 6 eğimli arazilerle ilgili getirdiği yasaklamada geri adım atarak uygulama tarihini 1 Ocak 2024 tarihine erteledi.

Yani daha bismillah demeden yönetmelik delinmeye başladı.

Bu da malumun ilanı oldu!