Bu yazımızı tarımın ve çiftinin TBMM’de ki sesi olan Niğde Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekili ve TBMM Tarım, Orman ve Köy İşleri Komisyon Üyesi Sayın Ömer Fethi Gürer ile gerçekleştirdik.

Son dönemlerde yoğun gündem bombardımanı ile yoğrulan ülkemizde tarımsal sıkıntıları en güçlü şekilde dillendiren ve sorunlara yönelik halkçı çözümleriyle köylünün güçlü sesi Sayın Gürer’in değerlendirmeleri çok önemli.

TBMM’de gerçek anlamda tarımın sorunları ele alınabiliyor mu?

Çiftçi kazanmadan üretmeye ne kadar devam edebilecek?

Ekolojik ve küresel iklim değişimlerine ülkemiz ne kadar hazır gibi birçok soruyu işin ehline yönelteceğim.

Ömer Bey öncelikle Tarımdan Habere tekrar hoş geldiniz diyorum.

Nasılınsınız Sayın Vekilim?

Çok teşekkür ederim. TBMM tatile girdi. Bizde tarla, ahır, ağıl gezip tarımın son halini gözlemliyoruz.

Tarım sektörünün Türkiye ekonomisi açısından nasıl değerlendiriyorsunuz?

Cumhuriyet ilk yıllarında Türkiye bir tarım ülkesi idi. Nüfusun yarısına kırsalda yaşıyordu. Kentlere göç oluşmamıştı. Mera ve tarımsal araziler ile ülkemizin tarımsal varlığı çok güçlü bir konumda ve çeşitlilikteydi. 1980’lere kadar sorunlar yaşansa da tarım öncelikli idi.80’ler sonra sanayi ve turizmin öncelik kazanması ile kırsaldan göç artarken tarımda tercihler değişti.1990’larda tarımsal KİT’lerde özelleştirmeler başladı. Tarım desteklemeleri değişti. Taban fiyat uygulaması kaldırıldı. Tarım geri plana itilmeye başlandı, son 23 yılda bu süreç hızlandırıldı. Pandemi ile nerede hata yaptım sorgulaması yapılır gibi oldu ise de enflasyonu düşürme politikasına tarım kurban edildi.

Sizce Tarımın bugünkü durumu Türkiye’de yeterince öncelikli bir konu mu? Mevcut hükümetin tarım politikalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye’de uygulanan tarım politikası, Türk çiftçisinden yana değil de ithalat ile daha çok yabancı çiftçiyi önceleyen bir anlayışı egemen kıldı.21 kalem stratejik üründe arz açığı varken hükümet üretimi desteklemekten yana olmak varken ithalattan yana oldular.

Yönetimsel sorunları olan tarım sektöründe, piyasayı tüccar belirlediği sürece ve kamucu bir kooperatifçilik anlayışı desteklenip geliştirilmediği sürece ithalatçı bir bakış açısıyla soruna çözüm değil yeni sorunlar eklenir.

Tarımsal destekler Avrupalı çiftçilerin üretim gücüyle rekabet eden Türk çiftçisi açısından ne kadar yetersiz, tarımsal destekler gerçek anlamda üreticiyle buluşabiliyor mu?

2006 yılında bu iktidarın çıkardığı Tarım Kanunun 21.maddesi, milli gelirin %1 çiftçiye verilir der. Ancak kanun çıktığından beri anayasanın bu açık hükmünün gereği yerine getirilmedi.

Çiftçiye,2025 yılı için verilmesi geren 615 milyar lira ancak verilen ise 135 milyar lira.

Tarımsal faaliyetler için çiftçi 3,5 milyar litre mazot kullanıyor çiftçiye ayrılan mazot desteği ise 20 milyar lira mazot ’tan alınan vergi ise bu desteğin en az üç katı. Madem çiftçiyi destekleyeceksiniz, mazot desteği yerine çiftçinin kullandığı mazottan vergiyi kaldırın.

Küçük çiftçilerin desteklenmesi anlamında önerileriniz nelerdir?

Küçük aile tipi işletmeler tarımın sürdürülebilirliği için çok önemlidir ancak farklı nedenlerle ve tercihlerle tarım da küçük aile tipi işletmeler daralmakta ya da kapanmaktadır. Bugün ayakta tutulması ve sürdürülebilirliği için desteklenmesi yaşamsal önem taşımaktadır

Sayın Ömer Fethi Gürer’in İklim Kanunu hakkında ki değerlendirmeleri.

Millete rağmen TBMM’de cumhur ittifakı milletvekillerinin reyleri ile geçen iklim yasası tam olarak neyi ifade ediyor, sizce bu antlaşma tarımın önüne dayatılan tarımsal bir Sevr anlaşmasımıydı?

İklim kanunu TBMM Genel kurulunda muhalefetimize rağmen geçti. Kanunun içinde iklim unutulmuş. Karbon kredisinin önceleyen ticari bir kanuna dönüşmüş. Bu kanunda iktidar konuya tam vakıf mı değil mi? İşine böyle mi geliyor? Sorgulanabilir.

İklim yasasında da, maden yasasında da amaç doğa ve insan değil, mutlu bir azınlığın çıkarlarına öncelik sağlanmıştır.

Anayasaya aykırı olarak ÇED süreçlerinin esnetilmesiyle binlerce zeytin ağacı kesilerek maden alanlarının genişletileceği düzenlemeler yapıldı. TBMM’de ret oyu versekte, Cumhur ittifakı oyları ile kanun meclisten geçti. Çok kritik ve de çok tehlikeli durumlara sürüklenebilecek bir sürecin başındayız, çok kaygılıyım. O nedenle halkı doyuran tarım sektörü dünden daha çok önemsenmeli ve madene zeytin ağaçları kurban verilmemelidir.

Binlerce yıllık zeytin ağaçlarının talanını ve orman köylüsünün görmezden gelinmesini nasıl değerlendirmeliyiz?

Kadim ve kutsal zeytin ağaçları ona ön görülen muameleyi hak etmiyor. Farklı biçimlerde tüketime sunulabilen değerli bir gıda kaynağı yaratan zeytin ağaçlarını madenler için kesmek taşımak tam bir vicdansızlıktır. Kırsal alan ağacı ile börtü böceği ile tüm canlıların içinde yaşadığı bir ortamdır. Orman köylüsü önemli ölçüde ormandan, kırsaldan koptu. Ne yazık ki özelleştirmeler sonrası bir kısım köyler göç etmek zorunda kaldı.

Su yönetimi ve sulama altyapısı ile ilgili AKP’nin ve bakanlığın söylemleri neler, sizce çözüm nedir?

Su fakiri bir ülkeyiz, tarımsal sulamayı iktidar kötü yönetti. Modern bir sulama sistemi olan yağmurlama sistemlerine geçilmedi. Kaçak kuyu açmak yol oldu, vahşi sulamalar devam etti. Kapalı sulama sistemleri de gereği gibi yaygınlaştırılamadı.

Su ile ürün artışı doğruda, çözüm planlama ve su kaynaklarını verimli, doğru kullanmaktan geçiyor. Akdeniz ve Karadeniz’e akan suların yönünü tarımsal alanlara çevrilmesini sağlamak gerekiyor. Suyu temkinli kullanmak ve atık suyun geri kullanımı sağlayacak sistemler oluşturarak yer altı göletlerinin yapılması sağlanmalıdır.

Yanan Ciğerlerimiz, Orman Yangınları

Orman yangınları ile etkili mücadele edildiğini düşünüyormusunuz?

Ormanlarımız topyekûn siyaset üstü bir görüşle ele alınmalı. Orman yangını ile daha etkili mücadele için bilimsel tekniklerden sonuna kadar yararlanılmalıdır. İnsan kaynağımızı ve kullanılan tekniklerin modernizasyonunu sağlamamız şart.

İthalat Sorunu

İthal ürünlerle rekabet etmek zorunda kalan yerli üreticiler için çözüm sizce nedir? Türkiye, tarımda dışa bağımlıktan nasıl kurtulur?

Yurt dışından ürün temin etmek için, daha uygun fiyatla olduğu belirtilerek ithalat yapılıp iç piyasanın dengeleneceği söylenir. Bu gerçekte böyle olmadığı gibi, ithal lobileri bu işin kaymağını yerler.

Yerli üretimi artırmak ve girdi maliyetleri düşürmek için, üretim yapmasını sağlayacak desteklerin çiftçiye verilmesi gerekir. AKP iktidarı döneminde dışa bağımlılık bir getiri kapısına dönüştü. Arz açığı olan ürünlerin ekimi yaygınlaştırılacağına ithalatı kolaylaştırıldı. Kamucu bir anlayışla dışa bağımlılık biter.

Tarım politikalarının partiniz açısından öncelik sıralamasında ki yeri nedir? İktidar olduğunuzda sorunlara çözümleriniz hazır mı?

CHP programında ve seçim bildirgelerinde tarım için çözüm önerilerimiz yer alıyor tarım, olmazsa olmazının farkındayız. Çiftçinin refahı sağlanmadan sorunlar bitmez. Üretim öncesi, üretim süreci, üretim sonrası planlı biçimde ele alınmalıdır. Kooperatifçilik yeniden kapsamlı bir biçimde yapılandırılmalıdır. Tarımsal faaliyetlerde mazottan vergi alınmamalı, yem ile gübre sübvanse edilmelidir. Planlı sözleşmeli verimli ve ürün alım garantili kamucu bir sistem mutlaka oluşturulmalıdır. Kırsala dönen kadın ve gencin sigorta primi devlet karşılamalıdır. Verimli su politikalarına göre ekilecek ürünü şekillendireceğiz. Ziraat bankasını çiftçi kuruluşuna döndürüp katma değer yaratan, teknolojik yeniliklere açık toprağı ve suyu doğru yöneten politikalar izleyeceğiz.

Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekili ve TBMM Tarım, Orman ve Köy İşleri Komisyon Üyesi Sayın Ömer Fethi Gürer’e değerli katkıları için çok teşekkür ederim.

TBMM’de temsil edilen tüm siyasi partilerin milletvekilleriyle yapacağımız tarım röportajlarımız devam edecek.

Evet değerli okurlar katma değer yaratan tarımsal üretimden, emekten yana bir sürçe inşası için siyaset yapıcıların tercihleri temel belirliyi olmakta. Nasıl tarlamızda doğru tohumu, doğru gübreyi, doğru ilacı kullanıyorsak siyasetin verimliliğini de artırmak ve aldığı kararlara ortak olmakta bizlerin elinde.