Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan tutun da siyasi parti genel başkanlarına, Bakan, milletvekili, bürokratlara, işçi, memur, emekliye kadar hepimiz ne oldu da et fiyatları bu kadar arttı diye bir birimize soruyoruz. Yöneten ve yönetilenler olarak et fiyatlarının neden bu kadar arttığının cevabını arıyoruz.

Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan, katıldığı bir televizyon kanalında; et fiyatlarındaki artışın nedenini tamamen spekülatif olduğunu belirterek, artan et fiyatlarına karşı mücadele ettiklerini söyledi. Farkındaysanız soruna yönelik temel bir gerekçe ortaya konulmuyor. Spekülatif tanımlamada bulunarak, sorumluluk hayali olarak birilerine atılıyor. 

Tarım Bakanı Vahit Kirişçi ise zaten daha sorunu bile anlayamadan yükselen et fiyatlarına yönelik ‘spekülatif’ tanımlamasında bulunarak, kendisini ve Bakanlık yönetimini 'sütten çıkmış ak kaşık' gibi bir kenara çekmişti!

Pekala spekülatif ne demek, sözlükteki anlamı nedir?

Spekülatif’in sözlükteki anlamı; ‘İleride doğabilecek fiyat dalgalanmalarından yararlanarak gelir sağlama’

Dikkat edin, kelimenin sözlükteki anlamında ‘ileriye yönelik’ bir öngörü var.

Yani elinizdeki, malın, ürünün fiyatını bu öngörüye göre şimdiden fiyatlıyorsunuz demektir. Ürünün bulunabilirliği ile ilgili ileriye yönelik olumsuz bir öngörünüz varsa, ürününüzü satmakta nazlanırsınız, olumlu bir öngörünüz varsa hemen elinizden çıkarmanın planını yaparsınız. 

Görüleceği üzere spekülatif harekette; aslında olmayan bir sorun, sorun haline getirilmiyor tam aksine piyasa açısından gelmekte olan o büyük tehlikenin önceden haberi veriliyor.

Her ne kadar suçu başkasına atmak için et fiyatlarında spekülatif hareket tanımlaması yapılsa da aslında kelimenin kendisi bile hayvancılıkta yaşanan sorunu ele veriyor.

Düşünün bir yıl önceden süt üreticisi kazanamadığı için anaç hayvanlar kesilmeye başlanmıştı.

İşte et fiyatlarında spekülatif hareketin temeli o zaman atılmıştı. 

Ama süt üreticisi üretimden çekilirken, bu durum Tarım Bakanının hiç umurunda olmamıştı.

Demek istediğim, et fiyatlarındaki artışın altında öyle ütopik gerekçeler aramaya hiç gerek yok. Ülkede kesimlik canlı hayvan kalmadı, sorun bu kadar basit!

Pekâlâ, üretici neden üretmiyor?

Hayvancılıkta verilen bunca desteğe rağmen neden üretim düştü?

Bunun da cevabı çok basit: Beceriksiz tarım politikaları, liyakatsiz yöneticiler ve talimatla çalışan bir Tarım Bakanlığı!

Kime ne kadar destek verirseniz verin, böyle bir ortamda sürdürülebilir bir üretimden bahsedemezsiniz.

Beceriksiz tarım politikasına ve liyakatsızlığa canlı bir örnek vereyim.

Bakanlık et fiyatlarını düşürmek için kasaplık hayvan ithalatından sonra besilik sığır ithalatını da özel sektöre açtı. Tam 500 bin baş besilik hayvan ithal edilecek.

Ancak dikkat edin bu ithalat sadece Güney Amerika’ya açıldı. Avrupa’ya ise izin verilmedi.

Et fiyatlarındaki yangının söndürülmesi için öncelikli olarak Avrupa’ya izin verilmesi gerekiyordu.

Çünkü Avrupa’ya izin verilmiş olsaydı ithal besilik hayvanlar 1 hafta sonra ülkeye girmeye başlayacaktı. İthalat sadece Güney Amerika ile sınırlı tutulduğu için ithal besilik hayvanlar en erken 45-50 gün sonra ülkeye girecek. İşte bundan dolayı besilik sığır ithalatı kararı karkas et fiyatlarındaki ateşi düşürmeye hiçbir etkisi olmadı.

İşin içinde başka bir hesap var mı bilemiyoruz ama et fiyatlarını düşürmek için yapılan bir hamlede asıl kart niye çekilmedi ciddi bir soru işareti oluşturuyor. 

Çünkü; Güney Amerika’dan yapılacak 500 bin başlık besilik sığır ithalatında akıllara sadece iki firma geliyor!

Onun için Tarım Bakanı Kirişçi’nin besilik sığır ithalatında Avrupa’ya neden izin verilmediğinin gerekçesini sektöre ve kamuoyuna açıklaması gerekiyor.

Yoksa sektörde herkes bir birine şu soruyu soruyor; 'Besilik sığır ithalatında sadece 2 firmanın çıkar ve menfaati için mi Güney Amerika’ya izin verildi?’

Evet, sektörü takip eden bir gazeteci olarak biz de bu sorunun cevabını merak ediyoruz.

Bakalım Tarım Bakanlığı ortaya bir gerekçe koyabilecek mi?