Sektör temsilcileri de dâhil herkesin analiz ve durum değerlendirme kabiliyetini yitirdiği karanlık günler yaşıyoruz.

Daha önce ki yazılarımda da belirtim gibi sistemin genelini eleştirmeden doğru bir sonuca varamayız.

Kıyısından köşesinden azcık siyasal sistemin ekonomik eleştirisini yapmaktan çekinenlerden hiçbir zaman olmadım.

Çünkü sahip olduğumuz tüm varlıklara ve kazançlara yön veren ekonominin direksiyonunda siyasal bir anlayış oturmakta.

13 Temmuz 2018 tarihli ‘’Yeni Türkiye’de Tarım’’ başlıklı yazımda tarım ve orman bakanlığına Sayın Ekrem Pakdemirli’nin atanması ile ilgili bir yazı kaleme almıştım.

Yazımda, tarıma şirket gözüyle bakan bir anlayışın yön vereceğini, kârlılık esası ile sektörün değerlendirileceğini, fayda sağlayamayan çalışan ile şirketin yollarını ayıracağı gibi kazandırmayan alanlar da ithalat çözümü getirilerek çözüm sağlanacağını belirtmiştim.

Şirket gereğini harfiyen yapmaya devam ediyor.

İthalat ile her sorunu çözdüğü gibi!

Üreten içinde kararlar alınıyor elbette, mesela sektör temsileri olmadan Tarım Şurası düzenlenerek süslü süslü kelimelerle kararlar alınıyor.

Kısa orta uzun vadeli planlamalar yapılıyor.

Öyle ya her işimizi planlıdır bizim!

Mesela planlama demişken Eylül 2021’den önce açıklanan Orta Vadeli Programda açıklanan kur hedefimize isterseniz bir bakalım. 

2021 yılı için dolar kuru tahmini: 8.80 TL

2022 yılı için: 9.27 TL

2023 yılı için:9.77 TL

2024 yılı için:10.27 TL

Plan nasıl tıkır tıkır işliyor ama !

Liyakatten bu denli uzak bir kadrolaşma süreci ile birlikte 19 yıllın sonunda geldiğimiz noktada Türk Lirası dolar karşısında %51 değer kaybetti. 

21 Şubat 2001: 1 dolar 1.200.000 TL- Sabit kur rejiminden dalgalı kura geçildi.

3 Ocak 2005: 1 dolar 1,34 TL – TL’den altı sıfır atıldı

4 Ağustos 2008: 1 dolar 1,15 TL – AB yolunda müzakerelere başlanma kararı alındı

9 Mart 2009: 1 dolar 1,80 TL – Küresel ekonomik kriz Türkiye’yi teğet geçmedi.

4 Kasım 2010: 1 dolar 1,39 TL – Ekonomi analisti Yiğit Bulut Dalar 1 TL olabilir dedi.

8 Şubat 2012: 1 dolar 1,74 TL – İhracatçılar Meclisi Başkanı Mehmet Büyükekşi, ihracatçının değerli TL nedeniyle rekabet gücünü kaybettiğini söyledi.

23 Ağustos 2013: 1 dolar 2 TL – Başbakan Erdoğan Gezi Parkı eylemleri ile ülkenin ekonomisinin hedef alındığını söyledi.

17 Aralık 2014: 1 dolar 2,37 TL – 17-25 Aralık süreci yaşandı.

20 Ağustos 2015: 1 dolar 3 TL – AKP meclis çoğunluğunu kaybetti, Cumhurbaşkanı Erdoğan tekrar erken seçim dedi.

5 Aralık 2016: 1 dolar 3,54 TL – ABD merkez bankası 2008 krizinde piyasalara sürülen doları geri çekmeye başladı.

13 Ağustos 2018: 1 dolar 6,89 TL – ABD’li Rahip Brunson krizi patlak verdi. 

9 Mayıs 2019: 1 dolar 6,24 TL – YSK’nın İstanbul seçimlerini iptal etmesi ile dolar yükselişe geçti.

6 Kasım 2020: 1 dolar 8,58 TL – Erdoğan faiz konusunda anlaşamadığı TCMB başkanını görevden alarak yerine Murat Uysalı getirdi.

21 Ekim 2021: 1 dolar 9,47 TL – 20 ayda merkez bankası ismi 4.kez değişti. Eylül’de 100 Ekim ayında 200 baz puanlık faiz indirimi sonucu dolar 9.47 TL oldu.

18 Kasım 2021: 1 dolar 11,25 TL – TCMB politik faizi 100 baz puan indirdi.

23 Kasım 2021: 1 dolar 13,5 TL – Merkez Bankasından, dalgalı kur rejimi altında kur seviyesine ilişkin bir taahhüdümüz yoktur açıklaması yapıldı.

14 Aralık 2021: 1 dolar 14,3 TL – Gözler 16 Aralık’ta ki Merkez Bankası Kararında.

Dolar’ın Türk Lirası karşısında ki 20 yıllık serüveni aşağı yukarı böyle.

1 gecede TEOG’u kaldırarak, 8 Milli Eğitim Bakanı değiştiren ve çocuklarımıza her seferinde ayrı bir sistem sunan bu iktidar, 7 Tarım ve Orman Bakanlığı değişikliği ile de her seferinde farklı bir sistemi Türkiye tarımında uyguladı.

Ne kuraklığa bir çözüm var

Ne ithalata bir çözüm var

Ne de bozulan maliyet dengesinde çiftçinin korunmasına ilişkin bir çözüm var.

5 Hazine ve Maliye Bakanı ile 4 Merkez Bankası Başkanı değişti.

Ne oldu ne bittiyse Türkiye ekonomik olarak farklı bir modelin peşine düştü.

İnsan düşünmeden edemiyor acaba merkez bankasının rezervleri eksi 36 milyar dolar olduğu için mi böylesi bir karar alındı, diye.

Ekonomik eksen kayması, eksi rezervlerin yerine konması için alındıysa havalimanlarına, köprü ve yollara dolar garantili geçişiler neden verildi. Garantili geçişler neden TL çevrilmiyor.

Şimdi geldiğimiz noktada mazotu, gübreyi, tohumu, ilacı tartışıyoruz.

Sanki bu günlere geçen hafta gelmişiz gibi. 

Resmin büyüğünü görmeden sürecin sebep sonuçları ile ilgilenmesek hata yapmış oluruz.

Koca koca prof ünvanlı şahıslar TV ekranlarına çıkıp, canım üretmeden harcamanın acısını çekiyoruz, varken harcamak güzeldi şimdi mevcut duruma alışacaksınız diyor.

İnanın bu satırları sarf ettiklerinde sinirimden yerimde oturamıyorum.

Yav kardeşim yıllardır bas bas bağırıyoruz, üretimden kopardığınız, borçlanma ekonomisi ile dönüştürdüğünüz ekonomik tablo reel değil.

Deve 1 akçe iken, paramız olunca alırız oğlum diyen insanların çocuklarına krediler vererek borçlu bir nesil yarattınız. 

Dünyada gıda enflasyonu yükseliyor diyerek kendi kendine bakabilen bir ülkenin ithal cenneti haline getirilerek üretimden koparılmasının hesabını kim verecek?

Pandemi sürecinde bile halkına kredi vererek destek olduğunu sananların bugün, kendilerini izah edememelerini anlıyorum.

Halen Kanal İstanbul’u inadınıza yapacağız diyen var.

Kiminle ya da kimler ile  inatlaşılıyorsa artık.

Ülkenin dağ keçileri ihaleler ile peşkeş çekiliyor.

Ülkenin madenleri ve limanları satılmaya devam ediyor.

Sudan’da arazi kiralar gibi yakında ülkenin tarım arazileri önce kiraya sonra satışa çıkacak böyle giderse.

Ne yani buna isyan edenleri yabancı sermaye düşmanı mı ilan edeceksiniz.

Yok, kardeşim deniz bitti diyorsanız;

Kamu harcamalarını küçültecek, dolar ile garantili geçiş verilen ihaleleri hukuki bir kavram olan mücbir sebepler gösterilerek iptal edecek ve yeniden değerlendireceksiniz.

Bugün geldiğimiz noktada, ekmek davasında olan insanlar daha fazla fakirleşerek bunun bedelini ödüyorsa, hesapları gözden geçirmenin vakti gelmiştir.