Et ve kasaplık hayvan ithalatına yönelik firma ortaklıkları ve alımların belli şirketlerden yapılması iddiaları, günlerdir ülke gündemini meşgul ediyor.

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Bakanlığın bütçe görüşmesinde önceki gün yaptığı konuşmada hem ESK Genel Müdürü Mücahid Taylan’a sahip çıktı, hem de ithal et ve canlı hayvan alımlarına dair “kendimizden eminiz, kurumlarımız şeffaf, sayıştay denetimine tabi ve verilemeyecek bir hesabımız yok” dedi.

Ama işin aslı, konunun özünden koparılmaya çalışıldığı gerçeğini değiştirmiyor.

Sayın Bakan gerçekten samimiyse, o zaman kamu adına yurt dışından ithal edilen karkas et ve kasaplık hayvan alımları neden şeffaf bir şekilde yapılmıyor?

Madem verilemeyecek bir hesap yok ve kurumlar şeffafsa o zaman ESK’nın hem alım ihalelerini hem de ithal edilen etlerin ve canlı hayvanların kimlere, hangi şartlarda satıldığını web sayfasında yayınlaması gerekmez mi?

Kurumlar ancak böyle şeffaf olabilir ve şeffaf bir şekilde yönetilebilir.

Ancak işin garibi şu: Bakan şeffaf olduklarını söylüyor, ama ESK’nın kamu adına yaptığı ithalatların tamamı bugüne kadar kapalı devre yürütüldü.

Yurtdışından alımlar da, iç piyasada bu etlerin kimlere satıldığı da kamuoyu ile hiç paylaşılmadı.

Ancak bizim ulaşabildiğimiz bilgiler doğrultusunda yaptığımız haberler sayesinde kamuoyunun biraz haberi olmuştu.

Bugün ithal etle ilgili gündeme gelen birçok konu bizim aylar öncesinden yaptığımız haberlerin tekrarı nitelinde.

Hatırlayın: Yıl 2022… Kasım ayıydı. O dönemin Tarım Bakanı Vahit Kirişçi idi.

Kasaplık hayvan ithalatı ülke gündeminde bile yoktu.

Bakanlıktaki kaynaklarımızdan edindiğimiz bilgiler doğrultusunda, kasaplık hayvan ithalatına yönelik bir çalışma yapıldığının haberini yapmıştım.

O zaman bu haberden dolayı üreticinin ciddi bir tepkisiyle karşılaşmıştım.

Nereden çıktı bu ithalat diye…

Çünkü kasaplık hayvan ithalatı, ülke hayvancılığı için bir yıkımdı ve kimse Bakanlığın böyle bir karar alacağını düşünmüyordu.

Ama ne ESK ne de Tarım Bakanlığı bu haberimizi yalanlamamış ve 2 ay gibi kısa bir süre sonra dönemin Bakanı Vahit Kirişçi, et fiyatlarındaki artışı bahane ederek önce kasaplık hayvan ithalatına daha sonra da karkas et ithalatına izin vermişti.

2023 yılından bu yana da karkas et ve kasaplık hayvan ithalatı aralıksız devam ediyor.

Ancak yapılan ithalatların hiçbirinin; alım ihalesi, sözleşmeler, Türkiye’de hangi firma ve marketlere nasıl satıldığı gibi bilgiler hiçbir zaman şeffaf bir şekilde kamuoyu ile paylaşılmadı.

Geçmiş dönemde yaptığım haberlere bakıyorum da Köfteci Yusuf’ta domuz eti skandalında bile ithal etlerin payının yüksek olmasına rağmen ne gariptir o süreçte bile ithal etlerin sözleşmeleri ve alım detayları hiçbir şekilde tartışılmamış/tartıştırılmamıştı!

Hatta bu domuz eti skandalından sonra ESK’nın ithal et sözleşmelerinde önemli bir kriter olan Helal Akreditasyon Kurumundan belge alma şartının kaldırıldığını öğrenmiş ve bunu da kamuoyu ile paylaşmıştık. ESK, bu haberimizi yalanlayamamıştı.

Yine ESK’nın kasaplık et ithalatında kesilecek hayvanların etçi ırk şartı bulunmasına rağmen özellikle Polonya’dan ithal edilen etlerde bu sözleşme şartlarına uyulmayarak sütçü ırk hayvanların kesiminin yapıldığına dair güçlü bir iddiayı gündeme getirmemize rağmen ESK yine çıkıp kamuoyuna bir açıklama yapmamıştı.

Ukrayna’dan ithal edilen etleri hatırlayacaksınız. Bu etlerin bir kısmında hastalık çıkmış ve ESK imha etmek zorunda kalmıştı. Bu etlerle ilgili yapılan sözleşmeleri de biz kamuoyu ile önceden paylaşmıştık. ESK, etlerin daha ülke teslimi yapılmadan firma çıkışı hemen parasını peşin ödemişti.

En son geçtiğimiz ay yaptığımız haberde Macaristan’dan yüksek fiyattan et ithalat sözleşmesi ve yine etlerin firma çıkışı bütün sorumluluğun ESK’ya ait olacağına yönelik haberimiz de yalanlanmamıştı.

Şimdi Tarım Bakanı sayın Yumaklı’ya sormak gerekiyor. Madem kurumlar bu kadar şeffaf neden ithalat sürecinde gündeme gelen bu suistimallerin hesabı hiç sorulmadı?

Madem bütün işlemler denetleniyor, Polonya’dan ithal edilen etlerle ilgili ESK’nın sözleşmesine aykırı bir şekilde kesimi yapılan hayvanlarla ilgili bir denetim yapılarak sorumluları hakkında neden hiçbir işlem yapılmadı?

ESK’nın et alım sözleşmelerinde ana kriterlerden olan Helal Akreditasyon Kurumu’ndan belge alma zorunluğunu kim neden kaldırdı? Bununla ilgili neden bir inceleme yaptırılmadı?

Sonuç olarak sayın Yumaklı’nın söyledikleri ile yapılanların bir biriyle örtüşmediğine dair birçok konu sıralayabilirim.

Ama lafı uzatmaya gerek yok.

Şeffaf bir şekilde yönetilen kurumlarda, kamu adına yapılan bütün alımlar kamuoyuna duyurularak yapılır. Et hangi ülkeden, kimden alınıyor, sözleşme fiyatı nedir, ihaleye kimler katılmış, alınan etler kimlere hangi şartlarda verilmiş bu bilgilere şeffaf bir şekilde ulaşılabiliyorsa orada bir şeffaflıktan bahsedilebilir.

Pekala ithal ette böyle bir tablo var mı?

Maalesef!

O zaman sayın Yumaklı’nın ‘şeffaflık’ söylemlerinin de bir kıymet-i harbiyesi kalmıyor.

Şeffaflık söylemde değil uygulamada olması gerekiyor.