TBMM yeniden normalleşme adımlarını hızlı atmak suretiyle yoğun bir mesaiye başladı. Gündeme dair düzenlemeler ve yasa teklifleri ardı arkası kesilmeden meclis komisyonlarına geliyor.

Çoklu baro, sosyal medyanın düzenlemeye bağlanması ve elbette tarım politikalarının belirlenmesi amacıyla 33 maddelik torba yasa teklifi gibi.

Yaşamın her alanını etkileyen bu düzenlemelerden tarımla ilgili yapılmak istenenleri biraz irdeleyelim.

33 maddelik torba yasa içerisinde yer alan konu başlıklarından basına yansıdığı kadarıyla ormanlar, tarım alanları, av hayvanları ve tütün konuları var.

Düzenlenmesi planlanan değişikliklere bir göz atalım.

Orman Alanları 

Ormanlık alanlarının belirlenmesi ve korunması başlığı altında “Ormanlık alanlar içerisine odun dışı ürünlerin mamul ya da yarı mamul olarak işlenmesi amacıyla tesis kurulmasına izin verilmesi” şeklinde bir bölüm var. 

Mevcut işletmelerin ormanlık alanlarda yapılaşmasının önünü açabilecek bu riskli başlık umarım amacından saptırılmak suretiyle yeni çevre felaketlerine yol açmaz.

Ayrıca, orman sınırları dışında olup yüz ölçümü 3 hektarı aşmayan sahipli arazilerde tabii olarak yetişen her nevi ağaç ve ağaçlıklarla örtülü yerler, alan büyüklüğüne bakılmaksızın orman alanı sayılmayacak.

Bu demek oluyor ki, 3 hektar (30 dönüm) sahipli orman sınırları dışında yer alan arazide doğal yollarla yetişmiş ağaç örtüsü olsa bile orman arazisi sayılmayacak. 

İmar barışı, 2B düzenlemesi gibi çokça yapılan düzenleme ile hala çözüme kavuşturulamamış yerler var ki, bu madde ile ormanların ‘’korunması’’ amaçlanıyormuş. Kaz dağlarında yaşanan çevre felaketleri gibi orman alanlarının tahribatının önüne geçilmesinin amaçlanmadığı ortada.

Bu bir niyet okuma falan değil, ağaç fidanı kampanyalarından ziyade çevre bilinci ile hareket eden doğanın korunmasını önceleyen yasaların ve onların savunucularının olması şart. Yoksa suiistimale açık bir düzenlemeyi denetleyemedikten sonra yeni tahribatlara yol açarsınız.

Tarımsal Amaçlı Arazi Kullanımı

Tarımsal amaçlı arazi kullanımına ilişkin düzenleme ile plan ve projelere aykırılık durumunda uygulanacak cezalar ve yükümlülükler yeniden düzenlenecek. Burada amaçlanan gerçekten tarım arazilerinin korunması mı?

Hobi bahçeleri statüsünün netleştirilerek kentlerde ki uygulamalara yasal ve anlamlı bir zemin hazırlamak şart. Kentlerde ki hobi bahçeciliğinin yaygınlaşması sevindirici gibi ancak kullanımı açısında birçok sorun ve problemler barındırıyor.

Tarım arazilerinin inşaat sektörüne peşkeş çekilerek satışının önü açılarak farklı bir sorun sarmalına olay dönüşebilir.

Örneğin Enerji Piyasası kanunu ile tarım alanlarının enerji şirketlerine açılması, Maden Yasası ile tarım alanlarının maden şirketlerine açılması, yine meraların enerji ve maden şirketlerinin talanına açılması ve benzeri pek çok uygulama mevcut sistemin tarımsal arazilere bakış açısı konusunda olumsuz örneklerle dolu bir fikir edinmemizi sağlıyor. Belki de binlerce dönüm tarım arazisi heba edilerek kanal İstanbul projesinin öncesindeki bir hazırlığın ilk evresi.

Yerli Tütüncülüğün Teşviki

Tütün kanununda yapılacak değişiklikle yerli tütün teşvikinin amaçlandığı bir diğer yasa maddesi. Tütün mamulü üretici şirketlerin yıl içerisinde yurtiçi piyasaya arz amacı ile ürettikleri ve ithal ettikleri toplam tütünün en az % 30'unun Türkiye'de üretilen tütün olması zorunlu olması ve Tarım Bakanlığının bunu %45'e kadar artırabilmesinin yolu açılıyor. Zaten yabancı sermayeli üretici %10’luk tütünü yerli üreticiden karşılıyor. 50 kg’dan fazla tütün bulunduran ise kaçakçılıktan yargılanıyor. Burada temel sorun 50 binin altına düşen tütün üreticisi 60-70 bin tonlara kadar gerileyen tütün üretimi. 

17 yıllık mevcut sistem ekene kazandırmadığı gibi yarım milyar dolardan fazla tütün ithalatı ile ülke ekonomisine faydadan çok zarar veren bir sektörün ortaya çıkmasına yol açtı. Burada da tütün ürünlerine yapılan zamlar ile tüketicinin alımdan her geçen gün uzaklaşmasıyla, tütün üreticinin düştüğü zorlukların katlanarak devam etmesinin önüne maalesef geçilemedi. Alım kotasını artırmaktan ziyade şeker fabrikaları gibi özelleştirme kurbanı olmuş TEKEL gibi yerli ve milli kurumların tekrar teşvik edilerek üretime kazandırılmasının önü açılmalı.

Av Turizminin Geliştirilmesi 

Teklif ile av alanlarının genişletilmek suretiyle av turizminin geliştirilmesi amaçlanıyor. Bu amaca yönelik uzun uzun bir yorum yazmaktan ziyade sosyal medya tepkileri üzerine kamuoyuna yansımış 2020 yılı bir haberin özeti ve fotoğrafını sizlerle paylaşmak istiyorum.

Adıyaman'da Doğa Koruma ve Milli Parklar Müdürlüğü'nün av turizmi kapsamında vurulmasına izin verdiği 11 yaşındaki dağ keçisinin, Amerikalı bir avcı tarafından vurulduğu bu resmi umarım hatırlamışsınızdır. Parası olanın ülkenin her türlü kaynağını sömürmesine artık vicdanım dayanmıyor.

Umarım bu torba yasalarda semerat holding, tarımda milli birlik ve tarım şurası gibi yapay çözümlerden uzak, plan ve projelerden biri olmaz.