Ankara’dan bir yasa geçti. Masalarda hazırlandı, genel kurulda onaylandı, “2053 net sıfır karbon” gibi kulağa hoş gelen hedeflerle kamuoyuna sunuldu. İklim Yasası.

Ama o yasa geçtiği sırada…

Konya’da bir çiftçi, çatlamış toprağın başında sulama borusuna yaslanıp gökyüzüne bakıyordu.

Aydın’da biri, tarlasını satıp şehirde kuryelik yapmayı düşünüyordu.

Şanlıurfa’da bir başkası, “bu yıl verim yarı yarıya düştü” diye içini çekiyordu.

Evet, yasa geçti. Ama toprak çoktan kırıldı.

İklim Değişti Ama Üretici Aynı Yerde Sayıyor

Bu yasa, kağıt üzerinde çok şey söylüyor:

Az suyla üret, doğal gübre kullan, karbonunu ölç, doğayı koru…

Güzel. Zaten yapılmalı. Kim itiraz edebilir?

Ama size bir şey sorayım:

Hangi çiftçi karbon ayak izi nedir biliyor?

Kim gübresini doğala çevirecek paraya sahip?

Kime danışacak, nereden destek alacak?

Köyde kimse bu yasadan haberdar değil, olanlar da “yine birileri bizim üstümüzden plan yapıyor” diyor. Çünkü üretici artık sadece ürünle değil, yasayla da baş etmeye çalışıyor.

Bakanlık Bu Filmin Başrolünde mi, Figüranı mı?

Tarım ve Orman Bakanlığı şimdi çok önemli bir kavşakta.

Ya bu yasayı çiftçiyi geleceğe taşıyan bir rehbere dönüştürecek…

Ya da zaten yorgun üreticinin sırtına bir yük daha yükleyecek.

İklim Yasası diyorsa ki:

Senin toprağın önemli,

Senin sulaman kıymetli,

Senin üretimin stratejik…

O hâlde Tarım Bakanlığı da demeli ki:

Bu dönüşümde seni yalnız bırakmam,

Sana karbon kredisi yaratırım,

Girdi maliyetini düşürürüm,

Seni denetlemem, seni desteklerim.

Yoksa bu yasa, büyük sermaye çiftliklerine yarar; köylüyü sistem dışına iter.

Tarım Sadece Sorun mu, Yoksa Çözüm mü?

Bakın, herkesin unuttuğu bir şey var.

Tarım, doğayı kirleten bir sektör değil sadece.

Tarım; toprağı işlerken karbonu tutan, ağaçla yaşayan, doğayı bilen bir sektördür.

İşte bu yüzden iklim kriziyle mücadelede çözümün ta kendisidir.

Yeter ki doğru destek verilsin.

Yeter ki kırsalda “sürdürülebilirlik” afişle değil, uygulamayla anlatılsın.

Bu Yasa Kağıtta mı Kalacak, Toprağa mı İşleyecek?

Şimdi hepimiz bir karar anındayız.

Bu yasa, sadece şehirde yazılmış bir metin mi olacak?

Yoksa tarlada, ahırda, merada hayat bulan bir gerçekliğe mi dönüşecek?

Eğer bu ülke tarımsız kalırsa, sadece aç kalmaz…

Köklerinden kopar.

Çiftçiyi iklimle baş başa bırakmak, sadece adaletsizlik değil, geleceği ipotek altına almaktır.

Bu yasa gerçekten işe yarasın istiyorsak, önce sahaya bakmamız gerek.

Orada toprağın çığlığı var.

Duyana.