İnsanların hızlıca tarım ve hayvancılığa döndürecek politikaların uygulanması gerektiğini belirten İlhan, “Fakat bugün samanın kilosunun 2 buçuk lira olduğu, yemin torbasının 170 lira olduğu, arpanın tonunun 3 bin 500 liraya dayandığı bir memlekette etin fiyatının üreticinin elinden 40 liraya çıkması, et üreticisinin batması anlamına gelir. Ne yazık ki bugün hayvan yetiştiren insanlarımız zarar etmektedir. Bunlar da hayvancılıktan kopuyor. Çünkü girdi maliyetleri artıyor. Biz bugün mazotun litresini 9 liraya alıyorsak, yemi 180 liraya alıyorsak hayvana bakamayız” ifadelerini kullandı.

CİDDİ BİR ÇELİŞKİ VAR

Van tarım ve hayvancılığına değinen İlhan, “Yani yem bitkileri üzerine yonca, korunga, mısır, arpa gibi bu tarz bitkileri yetiştirip kaba yemi buradan temin etmemiz gerekiyor. Bunları kendimiz yetiştirmemiz gerekir ki, hayvancılıktan sağlıklı para kazanabilelim. Antep fıstığının fiyatı 100 lira 150 lira olduğu memlekette etin fiyatı 50 lira oluyorsa burada çok ciddi bir sıkıntı var demektir. Markette süt fiyatının 8-9 lira olduğunu görüyoruz ama üreticinin 2 liraya süt satamadığını da biliyoruz. Ciddi bir çelişki var, bu anlamda devletin dengeyi sağlaması için bu işin içinde olması gerektiğine inanıyoruz. Tarımsal üretime desteğin artırılması gerektiğine, ciddi şekilde süspansiyon edilmesi gerektiğine inanıyoruz” şeklinde konuştu.

ÜRETİMLE AYAKTA KALABİLİRİZ

“Biz ancak üretimle ayakta kalabiliriz” diyen İlhan, şunları kaydetti; “Üretemediğimiz müddetçe fakirleşiriz. Van, iklim olarak Türkiye’de tarım ve hayvancılığa müsait iklime sahip illerin başında geliyor. Bölgemizde de yeniden tarım ve hayvancılığın ayağa kalkması için Van ön ayak olabilecek bir ildir. Bu konuda devletin mutlak suretle üreticiye destek sağlaması gerekiyor. Ancak bu şekilde başarılı olabiliriz.”