Tüketiciler, tarım sektörünün gelişmesi için sadece ürünleri tüketmekle kalmaz, aynı zamanda sektöre ilgi gösterir, bilgi sahibi olur ve faaliyetlere katılır. Tüketiciler, sektörün paydaşlarının gelir elde etmesi, istihdam yaratması, sürdürülebilir olması için gerekli finansmanı sağlayan nihai hedef ve yatırımcıdır.

Bu bilinçle hareket eden tüketiciler, hem sektörün sorunlarına ve ihtiyaçlarına duyarlı olur hem de sektörün daha da ilerlemesine destek olur.

Tüketiciler, tarladan-sofraya kadar olan süreçte tüm aktörleri etkileyebilen bir güçtür.

Dünyada her şey arz-talep dengesine göre belirlenir. Bu süreçte fırsatçı veya haksız kazanç elde etmeye çalışan aktörler, tüketicilerin taleplerini azaltmak veya değiştirmek suretiyle engellenebilir.

Bu da bize gösteriyor ki, bilinçli tüketiciler, tüm aktörlerin rollerini iyi oynamaları için denge unsuru olurlar. Tüketiciler, sektörün paydaşlarına gelir, istihdam ve sürdürülebilirlik sağlayan finansman kaynağı ve yatırımcı olmanın yanı sıra, karar vericiler üzerinde de etkisi olan bir güçtür. 

Tüketiciler, ülkemiz tarımının gelişmesi ve çiftçilerimizin varlığının sürmesi için yerli ve mevsimlik ürünleri tercih etmeli, gıda israfını önlemelidir. Yerli ürünlerin tüketilmesi, hem ülke ekonomisine hem çevreye hem de kendi sağlığına katkı sağlar.

Yerli ürünler, üreticilerin gelirini artırırken, dışa bağımlılığı azaltır ve karbon ayak izini düşürür. Gıda israfı ise, hem kaynakların boşa gitmesi hem de çevre kirliliği demektir. Gıda israfının önlenmesi, hem tasarruf etmeyi hem de gıda güvenliğini sağlar.

Yerli ve mevsimlik ürünler ise, hem sağlıklı hem de lezzetlidir. Yerli ve mevsimlik ürünlerin tüketilmesi, hem beslenme kalitesini yükseltir hem de biyolojik çeşitliliği korur.

Tüketiciler son olarak, tarım sektöründe çalışan çiftçilere saygı duymalı, emeklerini ve değerlerini takdir etmeli, iletişim kurmaya çalışmalıdır. Çiftçiler, toplumun temel taşı olan ve gıda ihtiyacını karşılayan önemli bir meslek grubudur.

Çiftçilerin saygınlaştırılması, hem çiftçilerin motivasyonunu artırır hem de tarım sektörünün cazibesini yükseltir. Çiftçilerle iletişim kurmak ise, hem tüketicilerin bilgi edinmesine hem de çiftçilerin taleplerini duyurmasına olanak tanır.

Tarım ürünleri tüketicileri; kamu-kurumlardaki memur ve bürokratlar, kuruluşlar, özel sektör, şehirli, köylü hatta çiftçinin kendisidir.  

Bu nedenle, tarımsal varlığımız ve tarımsal refahımız hepimizin ortak sorunudur. Gıda arzı güvenliği olmayan ve gıdaya güven duymayan bir toplum, mutlu olamaz ve geleceğe umutla bakamaz.

Bir toplumun gelişmesi ancak her yönden sağlıklı olmasına bağlıdır. Bu yüzden toplumumuzun her bir bireyi, bu konuda görev ve sorumluluk sahibi olmalıdır. Kimse başkasının bir şeyler yapmasını bekleyerek sorumluluktan kaçmamalı, kendi üzerine düşeni yapmalıdır. Dün için yapılacak artık bir şey yok, sosyal mecralarda sadece konuşmak yerine, bugün ve gelecek için hemen harekete geçmelidir.

Sonuç olarak, tüketiciler, tarım sektörünün gelişmesi için çok önemli bir rol oynamaktadır. Tüketiciler, hem sektörün finansmanını sağlayan hem de sektörün kalitesini ve sürdürülebilirliğini belirleyen bir güçtür. Tüketiciler, yerli ve mevsimlik ürünleri tercih ederek, gıda israfını önleyerek, çiftçilerle iletişim kurarak ve çiftçilerin emeklerini takdir ederek, tarım sektörüne katkıda bulunabilirler.

Tüketicilerin bu konuda bilinçli ve sorumlu davranmaları, hem kendilerinin hem de toplumun yararına olacaktır. Tarım sektörü, ülkemizin geleceği için stratejik bir öneme sahiptir. Bu yüzden, hepimiz tarım sektörünü desteklemeliyiz.

Unutmayalım ki, tarım sektörü gelişirse, ülke gelişir. Bir toplumun tarım sektörü mutluysa, umutluysa, o toplum mutludur.

Bu yazımız, tarım sektörümüzün gelişmesi ve güçlü olması için aktif rolleri olan tüm paydaşlara ulaşmayı amaçlayan yazı dizimizin dokuzuncu bölümüdür.

Bu yazı dizisi ile, tarım sektörünün bir Milli Güvenlik sorumluluğu olduğu bilinciyle, neler yapabileceğimizi, 25 yıllık mesleki tecrübemizle edindiğimiz vizyon ve misyon çerçevesinde değerlendirmeye çalıştık.

Amacımız, kimseyi zan altında bırakmak değil, sadece farkındalık yaratmaktır. Bu konuda görev ve sorumluluk sahibi olan kamu-kurum, kuruluşlar, özel sektör, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler, şehirli, köylü, çiftçi ve toplumumuzun her bir bireyine sesleniyoruz.

Dün için yapabileceğimiz bir şey yok ama bugün ve gelecek için hemen harekete geçmeliyiz.

Bundan sonraki yazılarımızda da sorunlara çözüm önerilerimizi, yapılması gereken ulusal projeleri sizlerle ve ilgili yetkililerle paylaşacağız. Tüm okurlarımıza, okuyup ta bizlere geri dönüş bildiren herkese teşekkür ederim.