Yeni Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’nın isabetli bir atama olup olmadığına yönelik birçok soru geliyor. Sadece çiftçilerden değil, çiftçilikle alakası olmayan kesimlerden de bu yönde sorular gelince açık söyleyeyim şaşırdım. Bunda tabi bizim yaklaşık 7 yıldır Gübretaş Genel Müdürlüğünden buyana sayın İbrahim Yumaklı’yı takip etmemizin etkisi vardır ancak bu ilgi şunu gösteriyor ki, çiftçilikle alakası olmayan tüketici kesim diye tabir ettiğimiz geniş halk kitlesi de artık tarımdaki gelişmelere duyarsız kalmıyor.

Üretimle alakası olmayan geniş halk kesiminin de tarıma karşı duyarlılığının artmasını önemsiyorum. Bu sevindirici bir durum ancak ülkeyi yönetenler açısından durumu değerlendirecek olursak yapılan yeni görevlendirme bir kez daha gösterdi ki eskisinden değişen bir şey yok. Böylesine önemli bir stratejik sektör yine deneme yanılma yöntemi ile yönetilmeye devam edilecek.

Sayın Yumaklı, kişilik olarak dört dörtlük olabilir ancak Tarım ve Orman Bakanlığı gibi içine Tarım Kredi Kooperatiflerini de kattığımızda Türkiye’nin en ücra köşesine kadar uzanan devasa örgütlü bir yapıyı yönetmek, yönlendirmek öyle dışarıdan atanan kurum tecrübesi olmayan hele hele bir ekibi olmayan bir kişinin öyle altından kolay kalkabileceği bir durum değil.

Bunu en iyi Bekir Pakdemirli döneminde görmüştük. Bir örnek vereyim ki, ne demek istediğimiz daha iyi anlaşılsın.

Pakdemirli, Türkcell’den getirdiği ekibe Tarım Bakanlığındaki bütün genel müdür ve daire başkanlarına mülakat yaptırmak istemişti. ‘Kepek ekin’,Paramız var ki ithalat yapıyoruz’ gibi çiftçi tarafında kırılan potları bir tarafa bırakıyorum, yıllardır görev yapmış birçok atama kararıyla göreve getirilmiş genel müdür düzeyindeki bürokratların, Bakanlığın ruhundan bihaber, kurumla hiçbir alakası olmayan Türkcell’den getirilen bir ekibe sözlü mülakata aldırılmak istenmesi bir cinayet olmasına rağmen, ‘çok zeki’ ve ‘öngörüsü yüksek’ diye tarif edilen Bekir Pakdemirli bunu görememişti.

Onun için yönetim kabiliyetiniz ne kadar iyi olursa olsun tarımda eğer bir başarı isteniyorsa Bakan olacak kişinin Bakanlığın teşkilat yapısını, ruhunu bilmesi, çiftçinin, toprağın, hayvanın, bitkinin yaşam döngüsünü de içinde hissetmesi gerekiyor.

Şimdi bu noktadan baktığımızda, işletme mezunu olan İbrahim Yumaklı, 2016 yılında Girişimci İşadamları Vakfı Başkanı, iş adamı Mehmet Koç’un siyasi gücünü kullanarak Gübretaş’a Genel Müdür yapılmıştı. İyi hatırlıyorum o dönem ki Tarım Bakanı Faruk Çelik, Yumaklı’nın Gübretaş’a genel müdür olarak atanmasına gönlü razı olmamıştı ancak Mehmet Koç’un siyasi gücünün de önüne geçememişti. Hatta Yumaklı ilk planda asaleten değil vekâleten genel müdür yapılmıştı.

Ancak Faruk Çelik’in beklenmedik bir anda görevden alınması, dönemin Tarım Kredi Genel Müdürü Ayhan Karayama’nın da koltuğunun sallantıya girmesiyle birlikte Mehmet Koç’un siyasi gücünden yararlanmak için Yumaklı bu sefer Gübretaş’a asaleten genel müdür yapılmıştı.

Gübretaş’ı, İran’daki yatırımı olan RAZİ ile birlikte düşündüğümüzde tam bir kapalı kutu. Aslında çiftçinin öz sermayesi olan Gübretaş, hiçbir zaman çiftçiye hizmet etmemiştir. Eğer bunun aksini iddia edecek bir babayiğit varsa çıksın karşımıza!

2008 yılında Türkiye’nin en büyük dış yatırımı olarak lanse edilen ve çiftçinin gübre girdisinin ucuzlayacağı gerekçesiyle Gübretaş’ın konsorsiyumu ile alınan RAZİ de maalesef çiftçiye değil bu ağı kontrol eden bir avuç gübre tekeline hizmet etmiştir.

Sayın Yumaklı, bu yapının içinde tam 6 yıl Genel Müdürlük yaptı. Yumaklı’nın Gübretaş genel müdürlüğü döneminde gübrede çiftçinin aleyhine işleyen sistem ve fahiş fiyatlarla ilgili defalarca haber yapmıştık.

Hatta Şubat 2021’de kaleme aldığımız yazımızda Gübretaş’ın ithal ettiği gübre fiyatı ile çiftçiye satılan fiyat arasındaki uçurumu rakamları ile ortaya koymuştuk. Gübredeki fahiş fiyatı ortaya koyan rakamlarımız Gübretaş tarafından yalanlanmamış ancak bizim bu yazımıza iki farklı avukat üzerinden tehditkâr bir dille ihtarname gönderilerek, yazımızın derhal yayından kaldırılması istenmiş, kaldırılmaması durumunda yöneticilerin kişilik hakları ihlal edildiği gerekçesiyle her türlü yasal yola başvurulacağı belirtilmişti.

Biz yazdıklarımızın arkasında durduk ve bu tehdide boyun eğmemiştik. Yazıyı yayından kaldırmadık ancak Gübretaş, yalan olduğunu iddia ettiği haberle ilgili hiçbir yasal yola başvuramamıştı.

Yine Ocak 2020’de yaptığımız ‘Pahalı gübre hiçbir denetime tabi tutulmuyor’ başlıklı haberimiz de hem Gübretaş hem de Tarım Kredi yönetimini aşırı derecede rahatsız etmiş, bu rahatsızlığı dile getiren ‘Gübremiz ucuz bile diyemediler’ başlıklı yazımızla ilgili de hukuksuz bir kararla erişim yasağı aldırılarak, bizi savcılığa şikâyet etmişlerdi. İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı da yapılan suç duyurusunu, ‘Basın halkın gözcülüğü ya da bekçisi görevini yapabilir’ diyerek reddetmiş, Gübretaş ve Tarım Kredi yönetimine hukuk dersi vermişti.

Zaten Rekabet Kurumu'nun 2021 yılının Ağustos ayında aralarında Gübretaş'ın da bulunduğu 7 gübre firmasına yönelik kartelleşme soruşturması başlatması da bizim gündeme getirdiğimiz konular hakkında ne kadar haklı olduğumuzu göstermişti. 

Şimdi bunları niye anlattım.

Bizim, çiftçinin en önemli girdisi olan gübrenin çiftçiye pahalı satılmasıyla ilgili güçlü iddialar ve bu sistemi sorgulayan haberlerimize dönemin Gübretaş Genel Müdürü İbrahim Yumaklı tarafından hiçbir şekilde kamuoyuna sağlıklı bir açıklama yapılmamış, ama biz tehditkâr ihtarnameler, hukuksuz erişim engeli kararları ve maksatlı suç duyuruları ile susturulmaya çalışılmıştık.

Geçen yıl Tarım Kredi Kooperatiflerine Hüseyin Aydın’ın atanmasıyla birlikte Gübretaş’ta huzuru kaçan Yumaklı, Vahit Kirişçi’nin Tarım Bakanı yapılmasıyla birlikte kendisini Bakan Yardımcılığında buldu. İddialara göre Bilal Erdoğan’ın siyasi gücünü de kullanarak şimdi de Tarım Bakanı yapıldı.

Gelinen noktada Yumaklı’nın Bakan olarak yaptığı ilk açıklamada ucuz gübre vurgusu yapması, gübre ve mazotta dışa bağımlılığı azaltmak için tarihi adımlar atacaklarını söylemesi, geçmişte yaptığımız haberleri göz önüne alınca bana hiç samimi gelmedi.

Eğer bu samimi bir açıklama ise keşke sayın Yumaklı, bu samimiyetini Gübretaş Genel Müdürlüğü döneminde de gösterip, Gübretaş’taki rant ağını ortaya koymaya çalıştığımız haberlerimize ‘hasmane bir tavırla’ yaklaşmak yerine bu haberleri elini kuvvetlendiren bir delil olarak kullanıp, konuyu sağlıklı bir şekilde sayın Cumhurbaşkanına aktarmış olsaydı, bugün Gübretaş belki bir avuç gübre tekeline değil çiftçiye hizmet eden bir kurum haline gelecekti.  

İşte o zaman biz de Yumaklı’nın Bakan olarak atanmasına bugün yürekten sevinebilirdik.

Burada şunu da belirteyim, kendisinin Bakan Yardımcılığı döneminde tarım bürokrasisine iyi bir intiba bıraktığını da biliyorum. Hiç ummadığım kişiler bile Yumaklı hakkında, kendilerini şaşırttığını, iyi niyetli, dürüst ve çalışkan bir yönetici olarak bahsediyorlar. Bakanlık bürokrasisinin kendisini kabullenmesi Bakanlığı döneminde yapacağı çalışmaları kolaylaştıracaktır.

Ancak geçen süre içinde Bakan olabilmek için ‘herkese mavi boncuk mu’ dağıttı yoksa gerçekten samimi bir şekilde ülke tarımı adına bir derdi ve gayesi var da onun bir tezahürü mü, bunu da yapacağı atamalar, kuracağı ekip ve icraatları ile görmüş olacağız.

Allah, şimdiden çiftçi ve millet adına yapacağı çalışmalarda kendisine muvaffakiyetler versin.