Biraz önce bir haber okudum.

Tarım ve Orman Bakanlığının “il müdürleri ile online toplantısı” 

Şekil ve pozlar o biçim, içerik ise boş!

Bildiğimiz parti toplantısında söylenen ezberler gibi, basmakalıp, konuyla ilgisi olmayan kişilerin de ayaküstü söyleyecekleri bildiğimiz cümle kalıpları.

Önemli, dikkat edin, planlayın, söyleyin, takip edin, falan filan…

Bu nedir kardeşim dalga mı geçiyorsunuz yoksa ülke ve dünya gündeminden haberiniz mi yok! 

Küresel bir felaket yaşanıyor.

Konunun öncelikli olarak sağlık üzerinden konuşulması sizi sorumluluktan, endişeden, planlamadan, harekete geçmekten uzak mı tutuyor?

Kavrayışınız bu kadar mı? 

İllaki sorunlar kapıya dayanacak, millet perişan olacak ondan sonra mı harekete geçeceksiniz?

Acilen harekete geçmesi gereken Tarım ve Orman Bakanlığına, Sayın Sağlık Bakanımız bir heyet göndersin ve onları aydınlatsın.

Konunun hem koruyucu hekimlik açısından, hem tedavi hizmetleri açısından beslenme/gıda ile ilgisini anlattırsın. 

Devlet güvenliği ile ilgili makamlarda, bu olağanüstü dönemlerde tarımsal üretim ve gıda konusunun stratejik önemi, yaşanabilecek sıkıntıların ne boyutta olacağını öyle ki; bu alanda yaşanabilecek bir krizde insanların hastalıklarını bile unutacakları konusunda bakanlığı bilgilendirsin. 

Hatta bu süreçte, yeri geldiğinde Tarım ve Orman Bakanlığının Sağlık Bakanlığından çok daha önemli bir konuma haiz olduğu hususu Tarım ve Orman Bakanlığına basa basa anlatılmalı.

***

Sayın Tarım ve Orman Bakanlığı yetkilileri; bu salgın bütün dünyada birçok alışkanlığı/uygulamayı değiştirecek.

En çok da sizin vaziyet (!) ettiğiniz tarım ve gıda alanında bu olacak.

Fazlasıyla entegre olmuş dünyada hem üretim, hem muhafaza hem de ürün hareketleri çok ama çok değişecek.

Belki haberiniz yoktur, bir açın bakın bakalım haber sitelerini o gelişmiş, modern ülkeler bir üçüncü ülkeye giden tıbbi malzemelere nasıl el koyuyorlar, nasıl başka ülkelerin mallarını gasp ediyorlar.

Hiç şüpheniz olmasın, bu kriz biraz daha uzarsa dünyada tarımsal ürünlerin satış ve hareketleri büyük ölçüde kısıtlanacak/yasaklanacak.

Üretenler çok daha fazla kazanç elde edecekler, üretemeyenler ise kaynaklarını tamamen tarımsal ürünlere ayıracaklar.

Bu bir büyük ihtimal ve tehlike olmakla beraber aynı zamanda sizin için de muhteşem sihirli çözümünüz  “ya boş ver, ithal ederiz, olur biter” kolaycılığınızın sonu olacak.

Acil tedbirler almalısınız, almak zorundasınız, bazı konularda hala vakit varken gereğini yapmazsanız bu halk ve tarih sizi asla affetmeyecektir.

***

1. Husus: Mart ayındayız önümüz Nisan, çok geç kalınmış sayılmaz. Memleketin bir metrekare toprağını boş bırakmayın ekin, ektirin. Öyle masa başlarında ona yazalım, o olmadı bir de buna yazalımla yaza çize bu işi hayatta halledemezsiniz, gerekirse kuralları çiğneyerek bu tedbiri almak zorundasınız. 

TİGEM gerek kendisi, gerek taşeron firmalar (eş dost, akraba, partili değil işin uzmanı kişi ve kuruluşlar) aracılığıyla tarıma uygun bütün büyük hazine arazilerine ekim yapmalıdır.

Yok, beceremeyecekseniz ülkenin önemli/ciddi yatırımcılarına hızlıca bu hazine arazilerini kısa süreliğine de olsa tahsis edin/ettirin. 

Boş şahıs arazilerini, köylerde kasabalarda mukim çiftçilerimiz adına - gerekirse devlet gücüyle bedelsiz bir şekilde- kiralayın ve aktif üretim yapan çiftçilerimize verin ki çiftçilerimiz bu alanlarda üretim yapsınlar.

Hatta bu tip işlenmeyen şahıs arazileri ile ilgili fazladan çaba ile elde edilen ürünlere özel bir destek verin ki çiftçimiz gitsin, kendisi bulsun tarlayı, tapanı ve halletsin.

Planlama yaparken mutlaka tanıdığınız ve destek aldığınız birkaç gıda mühendisi, tarım ekonomisti vardır. Onlardan bu gibi dönemlerde toplumun beslenme alışkanlıklarında meydana gelen değişikliklerle, ülkemizin üretim tüketim rakamlarını, pazar hareketlerini alın ve kombine bir yaklaşımla üretim planlaması yapın.

Çiftçiye hiçbir ürünün elinde kalmayacağı, zayi olmayacağı konusunda güvence verin ve ürün değerlendirmede Sayın Cumhurbaşkanının direkt görev ve imkan vermesine rağmen bir market konusunda bile itişip/kakışan, doğru dürüst beceremeyen 'Türkiye’nin En Büyük Çiftçi Ailesi'  sloganıyla bilinen Tarım Kredi Kooperatiflerine görev verin, onları çalışmaya üretmeye zorlayın. 

Fazla üretim mi oldu, o zaman elinizin altında dünyanın en aktif, en becerikli müteşebbisleri olan ihracatçıları organize edin, destek verin (veya gölge etmeseniz de yeter) onlar zaten yüksek talep olduğundan tüketim fazlası her ürünü bütün dünyaya sizin haritada yerini bilmediğiniz yerlere kadar aslanlar gibi satsınlar. 

Korkmayın üretin/ürettirin!.. 

***

2. Husus: Allah aşkına, şu çiftçinin omuzundan borç yükünü alın ya da bu yükü hafifletin.

Girdi maliyetlerini düşürün, düşüremiyorsanız sübvanse edin.

Ama adam gibi çiftçilik yapanlara yapın, öyle kağıt/kürek işleriyle dalavere çevirenlere değil.

Çiftçi adına ortalıkta dolanan ama ne çiftçinin ne de memleketin faydasına bir şey üretmeyen (istisnalar hariç) 'çiftçi kuruluşlarını (!)' dirseğinizle bir kenara itin, onların kalabalığından kurtulun ve direkt çiftçi ile bağ kurun.

Sanırım il ve ilçelerde teşkilatınız hatta köylerde mühendisleriniz bile var ve bu konuda onlardan kağıt/kürek işleri dışında da istifade etmek hiç de kötü olmaz.

Eğer bugün çiftçimize destek olma maliyetini göze alamazsak, yurtdışından getireceğimiz ürünlerle çok daha fazla kaynağımız yurt dışına çıkacak.

Unutmayalım…

***

3. Husus: Son olarak, bu gürültü patırtı bitince Allah rızası için Tarım alanında kalıcı köklü politikalar oluşturun ve uygulayın.

Destek, Nasihat, Temenni Bakanlığı olmaktan öteye geçin. 

Son olarak; tarımsal üretimi etkileyecek yaygın bir afet yaşanmazsa, Tarım ve Orman Bakanlığı özel hiçbir şey yapmasa da, her zamanki rutin uygulamalarla süreci geçiştirse de memleketimizde ciddi/yaygın sıkıntılar yaşanmaz.

Öyle bazılarının yaptığı gibi toplumu endişeye sevk etmeye, ense karartmaya ve buradan kendi siyasi  hesaplarımızı görmeye lüzum yoktur.

Biz buradan olası birtakım menfi gelişmelere karşı önlem alınsın, küçük de olsa sıkıntılar yaşanmasın düşüncesiyle fikirlerimizi dile getiriyoruz.

Umudumuz, çabamız ve duamız memleketimizin selameti içindir…