Sütçü sığır işletmelerindeki infertilite (gebe kalmama) problemlerinin en önemli nedeni beslenme...

Sütçü sığır işletmelerinin sürdürülebilir üretiminin önündeki en büyük sorun infertilite (gebe kalmama) problemidir. İnfertiliteye neden olan birçok faktör bulunmaktadır. Ancak, bunların içerisinde en önemlisi özellikle sütçü sığır işletmelerinde beslenmedir.

Özellikle sağılır ineklerden döl verimini istenilen düzeyde almak için, sağılır ineklerin dengeli beslenmesi çok önemlidir.

Araştırmalarla ortaya konulan beslenme ve üreme arasındaki ilişkinin iyi anlaşılması sütçü işletmelerin üreme performansını iyileştirmesine önemli katkıda bulunacaktır. Bu bağlamda özellikle rasyonun sahip olduğu enerji ve proteinin optimum düzeyde sağlanması gerekmektedir.

Enerji: Negatif enerji dengesi (NED) = ineğin yemle aldığı net enerji – (yaşam payı + verim payı için gereksinim duyulan enerji) şeklinde formüle edilmektedir.

Doğum sonrası ineklerde, negatif enerji denge periyodunun uzunluğunun ve şiddetinin azaltılması erken laktasyon periyodundaki ineklerin döl verimi üzerinde çok büyük etkiye sahiptir. Kuru dönemin doğru yönetilmesi doğum sonrası NED periyodunun kısalmasına önemli katkıda bulunmaktadır. Doğuma yakın dönemde, rasyondaki enerji miktarının arttırılması ineğin ve büyüyen fötusun gereksinimlerini karşılamak için gereklidir.

Erkan laktasyon periyodundaki ineklerin enerji durumlarının gözlenmesinin en basit yolu vücut kondisyon skorunun (VKS) değerlendirilmesidir.

Çoğu araştırmacılar kuruya alınan ineklerin 3,50-3,75 arasındaki bir vücut kondisyon skoruna sahip olmaları gerektiğini tavsiye etmektedirler. Kuruya alınan ineklerin hiçbir şekilde VKS’lerinin düşmemesi ve laktasyonun ilk 60 gününde de kaybın maksimum 0,5 VKS olması gerektiğini ifade etmektedirler.

Yapılan bir çalışmada erken laktasyon periyodundaki ineklerde VKS kaybının ilk tohumlamadaki gebelik oranları üzerinde önemli etkiye sahip olduğu gösterilmiştir. 70 günlük gebelik muayenesinde doğum sonrası ilk iki hafta içerisinde VKS kaybı yaşayan ineklerde, ilk tohumlamada gebelik oranı %22,8, VKS’lerini koruyan ve kayıp yaşamayanlarda %36,0 ve VKS’lerini arttıranlarda %78,3 olarak tespit edilmiştir.

Bildirilen bu sonuçlar bir dahaki laktasyonda döl verimi başarısı açısından kuru dönemde ve doğum sonrasında iyi bir sürü yönetiminin ve beslenmenin önemini vurgulamaktadır. 

Protein: Doğum öncesi yakın dönemdeki ineklerin gereksinim duydukları günlük rumende parçalanır protein miktarı 1200 gr’dır. Enerjiden sonra, üremeyi etkileyen diğer önemli bir problemde laktasyondaki ineklerin rasyonlarında bulunan rumende parçalanır proteinin miktarıdır. Yüksek düzeylerdeki kan ve süt üre nitrojeni tohumlama periyodundaki ineklerin fertilitesi üzerinde doğrudan etkilidir. Rumende ne kadar çok amonyak üretilirse, inek vücudundan bu amonyağı atmak için o kadar çok enerji harcayacaktır.

Bu ekstradan enerji zaten negatif enerji dengesinde bulunan erken laktasyondaki ineğin enerji açığını daha da arttıracaktır.

Rumende parçalanır proteinlerin oldukça yüksek düzeylerde olduğu rasyonla beslenme durumlarında, fazladan ortaya çıkan amonyağı elimine etmek için gereken enerji miktarı  erken laktasyondaki ineklerin yaşam payı ve süt üretimi için gereksinim duydukları enerjinin %7-8 kadar olabilmektedir. Ayrıca, dolaşımda artan amonyak yumurtalıklardaki yumurtaların gelişimini, döllenmesini ve embriyonik gelişimi de olumsuz etkilemektedir.

Çoğunluğu silaj gibi fermente yem maddelerinden oluşan rasyonlar kuru otlara kıyasla çok daha fazla miktarda rumende parçalanır protein içerirler. Rasyon hazırlanırken, rasyonda kullanılan yem maddelerinin tümü çözünebilir ve rumende parçalanır protein düzeyleri bakımından analiz edilmelidir.

Böylece, rumende fazladan amonyağın üretilmeyeceği miktarda rumende parçalanır protein düzeyi sağlanabilir. 

Şayet döl veriminde bir sıkıntı gözleniyor ise kan ve süt üre nitrojen düzeylerini görmek için analiz yapılmalıdır. Elde edilen değerler normalin üzerinde ise, rasyondaki rumende parçalanır protein miktarının azaltılması ve rasyona bypas proteinlerin ilave edilmesi ile gebelik oranları iyileştirilmelidir. 

Maalesef ülkemizde anılan süreçlerin (kuru dönem ve doğum sonrası) iyi yönetilememesi ve hayvanların doğru beslenmemesi sonucunda iki buzağılama arasındaki süreç uzamakta, tekrarlayan tohumlamaların sayısı artmakta ve sonuç olarak ciddi ekonomik kayıplar yaşamaktayız.

Dolayısıyla, sütçü işletmelerin özellikle kuru dönem ve erken laktasyon sürecindeki ineklerin beslenmelerini doğru yönetmeleri, işletmenin döl veriminin de istenilen düzeyde olması bakımından son derece önemlidir.

Dölverimi problemi yaşayan işletmelerde beslenme öncelikle ele alınmalı ve hatalar varsa hızla düzeltilmelidir.

İnfertiliteye neden olan diğer hususlarda işletmelerde göz ardı edilmemelidir. Ancak, bu yazıda özellikle sütçü işletmelerde ilk sırada yer alan beslenme konusu irdelenmiştir.