Cumhurbaşkanı Erdoğan, Tarım Orman Şurası’nda yaptığı konuşmada besilik hayvan ithalatını Kasım ayı itibariyle durduklarını, bu hassasiyetlerini 2020 yılında da sürdürmeye devam edeceklerini ve son 1.5 yıldır zorunlu olmadıkça et ithalatı yapılmadığını söyledi.

Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın canlı hayvan ve et ithalatına yönelik bu duyarlılığı önemli. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’a verilen bilgilerde bir eksiklik var.

Çünkü besilik hayvan ithalatı, ‘ithalata karşı duyarlılıktan’ dolayı değil ‘zorunluluktan’ dolayı durduruldu. 

Burada şunu diyebilirsiniz; duyarlılıktan veya zorunluluktan dolayı ne fark eder, sonuçta ithalat durdurulmadı mı? Bu karar ülke hayvancılığı ve yerli üretim açısından önemli değil mi? 

Elbette önemli ve inşallah bir daha açılmaz. Fakat yıllardır uygulanan yanlış politikalardan dolayı siz hayvancılık sektörünü ithalata bağımlı hale getirmişseniz, ithalatı da sadece zorunluluktan dolayı kısa bir süre durdurabilirsiniz, sonra yine gemi gemi yurt dışından hayvan getirmek zorunda kalırsınız. 

Hayvan ithalatının durdurulmasındaki zorunluluk nerden geliyor? 

Bilindiği üzere Türkiye, 2018 yılında besilik hayvan ve et ithalatında Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırdı! Hem de bu ithalat rekoru, yaşanan ekonomik krizden dolayı halkın et tüketiminin yüzde 30 düştüğü bir dönemde kırıldı! 

Normal şartlarda ihtiyacınız vardır, kendi üretiminiz bu ihtiyacınızı karşılamıyordur ve ithalat yaparsınız. Ancak 2018’de öyle olmadı.

Ülkenin ihtiyacı olmadığı halde canlı hayvan ve et ithalatı yapıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaşanan krizden dolayı elinde dövizi olanların bozdurması çağrısı yaptığı bir dönemde tam 2 milyar dolarlık besilik hayvan ve et ithalatı yapıldı!

Birkaç rakam verelim de besilik hayvan ve et ithalatında nasıl bir rekor kırıldığı daha iyi anlaşılsın.

Normal şartlarda Türkiye 500-600 bin baş besilik hayvan ithalatı yaparken, 2018 yılında tam 1 milyon 212 bin baş besilik hayvan ithal edildi.

Besilik hayvan ithalatı yetmemiş gibi 133 bin baş kasaplık yani doğrudan kesimlik hayvan ithal edildi.

Besilik ve kasaplık hayvan ithalatı yetmemiş gibi 240 bin baş da kesimlik koyun ithal edildi.

Besilik, kasaplık ve kesimlik koyun ithalatı yetmemiş gibi 56 bin ton da lop et ithal edildi! 

Görüleceği üzere besilik ve et ithalatında rekor kırmak için adeta bütün imkânlar zorlanmış! 

İşte bundan dolayı yetiştirici haftalarca hayvanını kestiremedi, Et ve Süt Kurumu’nun depoları da etle doldu, şimdi aylardır satacak ülke arıyor! 

Artık sektör tıkanma noktasına geldiği için Tarım ve Orman Bakanlığı da besilik ithalatını durdurmak zorunda kaldı. 

Normalde bu ithalata izin verenlerin Meclis’te yüce divanda yargılanması gerekirken, zorunluluktan dolayı ithalatın durdurulmasını bir başarı gibi ortaya koymaları çelişkinin de ötesinde bir samimiyetsizliktir. 

Yine Tarım ve Orman Bakanlığı, ithalata karşı duyarlılığını ortaya koymak için olsa gerek 2019 yılında kurbanlık hayvan ithalatının yapılmadığını açıkladı.

Ancak bu açıklama da doğru bir açıklama değil.

Çünkü Kızılay’a verilen özel izinden dolayı 2019 yılında yurtdışından 6 bin baş büyükbaş kurbanlık hayvan ithalatı yapıldı. Bu hayvanlar yurtdışında kesilerek, Türkiye’ye getirildi ve konserve yapılarak ihtiyaç sahiplerine dağıtıldı. 

Hayvancılık sektöründe ithalata nasıl bağımlı hale geldiğimizi görüyorsunuz değil mi?

Kendi besicimiz hayvanını satamazken, yardım kuruluşları bile sırf daha ucuz diye yurtdışından kurbanlık ithal eder hale geldi! 

Diğer yandan Tarım Kredi Kooperatiflerinin 500 market meselesi de çiftçiyi ve tüketiciyi korumanın ötesinde ‘Genel Müdürü’ parlatma işine döndü!

Sayın Cumhurbaşkanına bu bilgileri kim veriyorsa gerçekten durum çok vahim! 

Devlet, ‘zarar ediyor!’ gerekçesiyle her bakımdan stratejik olan şeker fabrikalarını satarken, şimdi Tarım Kredi eliyle marketçiliğe girmesi gerçekten düşündürücü! 

Bu konuyu da bir sonraki yazımızda daha detaylı işleyelim inşallah.