Geçtiğimiz hafta patates üreticilerinin Nevşehir'de yaptıkları basın açıklamasında platform başkanı, Tarım Kredi'nin bazı firmalardan 18 liraya aldığı patatesi, TMO'nun yine aynı firmalara 9 liraya geri satarak bu firmaların zengin edildiğini söylemişti.
Ancak işin aslı öyle değilmiş…
Bu iddiadan daha derin bir skandal yaşanmış ve olayın üstü de öylece örtülmüş.
Bilindiği üzere geçtiğimiz yıl yerel seçimler öncesinde Tarım Kredi Kooperatifleri, “fiyatlar artmasın, muhalefete malzeme çıkmasın” diyerek piyasadan 50 bin ton soğan ve 100 bin ton patates alımı yapmıştı. Bu patates ve soğanlar da TMO üzerinden kamu zararı yazılarak marketlere satılmıştı.
Tarım Kredi, tüccardan 9 liradan aldığı soğanı TMO'ya 11,51 TL'den, 18 TL'den aldığı patatesi de 20,51 TL',den satmıştı. TMO'da 11,51 TL'den aldığı soğanı marketlere önce 8 liradan, sonra 6 liradan, 20,51 TL'den aldığı patatesi de 10 TL'den verdi.
Ancak ne gariptir tüccardan alınan 150 bin ton patates ve soğan 31 Mart'a kadar satılamadı neredeyse yarısı elde kaldı. Elde kalan yaklaşık 75 bin ton soğan ve patateste alıcı firmalara düşük fiyattan geri satılmıştı.
Bugüne kadar bu geri satışı, firmalara kıyak gibi yorumlamıştık ancak işin içinde başka bir vurgunun, öngörüsüzlüğün iş bilmezliğin, kamuyu bilerek, göz göre göre zarara uğratmanın üstünü örtme hikayesi varmış!
Firmalar, elde kalan ve bir çoğu depoda çürüyen 75 bin ton patates ve soğanı gönül rızası ile değil Tarım Kredi Kooperatiflerindeki yöneticilerin tehdidiyle geri almışlar.
Eğer elde kalan bu ürünler firmalara bir şekilde iade edilmezse özellikle Tarım Kredi Kooperatiflerinin finansçı genel müdürünün, satılamayan 75 bin ton patates ve soğanın altında kalacağını bildiği için açıkça firmalar 'teminat mektupları' ile tehdit edilerek geri iade edilmiş!
Geri iade edilmiş derken, alınan fiyattan geri iade edildiğini de düşünmeyin. 18 TL'ye alınan patates 10.5 TL'den. 9 TL'den alınan soğan da 6,5 TL'den iade edildi.
Anlayacağınız patates ve soğan operasyonunda o dönem TMO'nun 2 milyar lira kamu zararı yaptığı hesap edilirken, bu zararın yarısı Hüseyin Aydın'ın öngörüsüzlüğünden dolayı vatandaşa satılamadığı için firmalara tehditle iade edilen patates ve soğandan geliyor.
Şimdi diyebilirsiniz, burada ne öngörüsüzlük olmuş diye... Ama arkadaş, Tarım Kredi Kooperatifleri bu ülkenin en büyük çiftçi kuruluşu. Ülkede ne kadar patates ve soğan üretildiğini, seçim öncesi arzda bir sıkıntı yaşanıp yaşanmayacağını, yaşanacaksa bunun hangi ölçekte olacağını en iyi bu kurumu yönetenlerin bilmesi gerekmez mi?
Hadi onu da geçelim... Tarım Bakanlığı’na sorulsa, üretim miktarlarına göre patates ve soğanda arz sorununun ne boyutta olacağı öğrenilir, buna göre piyasadan alım yapılır. En azından hazine bu kadar zarara uğratılmazdı. Ama anlaşılan o ki, Tarım Bakanlığı’ndan dahi hiçbir görüş alınmamış. Kurumlar arasındaki keyfiyet, iş bilmezlik ve enaniyetin kamuya nasıl bir fatura çıkardığını görüyorsunuz, değil mi?
Hepsini bir tarafa bırakalım, Tarım Kredi Kooperatiflerinin 2 bini aşkın marketi var. Madem hazineye bir zarar yazılacak, 75 bin ton patates ve soğan bu marketler aracılığıyla halka düşük fiyattan satılabilirdi. Ama öyle bir yönetim acziyeti var ki; elinizde binlerce market bulunmasına rağmen, 75 bin ton ürünü firmaları 'teminat mektubu' tehdidiyle iade ediyorsunuz!
Yani anlayacağınız ne çiftçi kazandı, ne tüketici… Ancak hazineden 2 milyar lira kaynak çıktı.
Bu arada firmalara tehdit edilerek iade edilen 75 bin ton patates ve soğan da doğrudan geri verilmiyor. Bunun yerine, aynı firmalara paravan şirketler kurdurtuluyor ve ürünler bu şirket üzerinden iade ediliyor. Burada ki amaç ise, 18 liradan alınan patatesin, aynı firmalara 10 liradan verildiğinin hesabı sorulmamasın diye…
Yani ürünü geri alan firma aynı olsa da, kağıt üzerinde başka bir alıcıymış gibi gösterilmiş. Çünkü biliyorlar ki, bu işlerle ilgili bir soruşturma açılırsa, bu kadar büyük bir öngörüsüzlüğün ve hazineye yüklenen zararın hesabını hiçbir yönetici veremez. Üstelik bu paravan şirketlere, ürünler market fiyatının sadece 50 kuruş üstünden satılmış. O da yine olası bir soruşturmada, ‘market fiyatının üstünde sattık’ diyebilmek için uydurulacak bir savunma planı.
Sonuç olarak işin en trajik yanı ise tüm bu süreç, Cumhurbaşkanı’nın ismi kullanılarak yürütüldüğü için, TMO ve Tarım Kredi ayağında yaşanan öngörüsüzlük ve iş bilmezliğin hazineye açtığı devasa zararın hesabı kimseye sorulamıyor. Oysa bu hataların bedelini hepimiz, 85 milyon vatandaş olarak, vergilerimizle, zamlarla ödüyoruz. Kamu kaynakları böyle hoyratça harcanırken, sorumlular hiçbir hesap vermeden görevlerine devam ediyor.