“"Aydınların aydınlatamadığı halkı, soytarılar aldatır."  Cemil MERİÇ

En sonunda bu da oldu, memleketin aklı/ahlakı kıt trolleri (!) gıda enflasyonuna da el attılar.

Bu gıda enflasyonu tarımdan ayrı düşünülemeyeceği için Allah sonumuzu hayr etsin.

Tabi tarım-gıda konusunda etkin olabilecek konumda stratejisi, planlaması ve icraatı olan bir kurum, kuruluş ve yönetici olmayınca iş trollere (!) kaldı. 

Pandeminin ilk günlerinde Tarımdan Haber olarak yeni süreçlerle ilgili öngörülerimizi ve önerilerimizi defalarca dile getirdik.

Ne elimizin altında onlarca kurum, ne binlerce çalışan, ne de bilmem kaç GB’lık devletin kapsamlı bilgileri olmadan biz bunu yaparken, bu işten 1. derece sorumlu Tarım Bakanlığı’nın ne yaptığını ya da yapamadığını geldiğimiz noktada gördük/görüyoruz. 

Evet, memleket idaresinde ciddi sıkıntılar var ama bu dönemin Sağlık Bakanlığından sonra en önemli kurumu Tarım Bakanlığı’nda gerekli irade ve vizyon maalesef yok.

Önümüzde onlarca skandal, bir sürü beceriksizlik var. Tarımdan Haber bunlardan onlarcasını haberleştirdi.

Gelelim gıda enflasyonu meselesine; bu konu Tarım Bakanlığının tam bir beceriksizliği olarak ortaya çıkıyor.

Meselenin tanımlanma şekli bile yanlış, dürbünün tersinden meseleye bakarak asıl konuyu ıskalamak gibi tuhaf bir yaklaşım var.

Sanki market raflarına ürünler gökten zembille etiketlenmiş olarak iniyor.

Arkadaş her ürünün bir maliyeti ve hikayesi var.

Bu süreçler bilinmeden, hesaba katılmadan kestirmeden markette falanca ürün bilmem kaç lira olmuş diye ahkam kesmek hangi aklın ürünüdür?

Bugün marketlerde yüksek fiyatlı ürünlerle karşılaşmamızın temel sebepleri; 

BİRİNCİSİ; Devletin tarım-gıda meselesini arka pilana bırakması nedeniyle ilgili kurumlarının stratejik planlarının olmaması ve ışıklı salonlarda “körler sağırlar birbirini ağırlar” toplantılarının stratejik bir plan ve vizyon olduğunun sanılmasıdır.

Bu konuyla en ilgili en yetkili adamlar bile hala tarım-gıda konusunun stratejik bir milli güvenlik meselesi olduğunu ve bütün dünyada devlet geleneği olan ülkelerin konuya böyle baktıklarını kavramış değiller. 

İKİNCİSİ; Ülkemizde bütün dünyada olduğundan daha fazla üretim maliyetlerinin artması ve bu artışlar karşısında devletin verdiği desteklerin sınırlı ve yetersiz kalmasıdır.

Herkes rafta etiketi görünce gözünü çiftçiye dikiyor!

Sanki çiftçi tomar tomar parayı nereye koyacağını bilmiyor!

Yatın kalkın sabah akşam dua edin, bu zor koşullarda bu ülkede hala o ürünleri rafta görmenizi sağlayan, üreten çiftçiler var.

Maalesef Tarım Bakanlığı konuyu iyi anlatmadığı/anlatamadığı için soytarı troller (!) dahi kendince çiftçiyi/üreticiyi parçalamaya kalkıyor. 

ÜÇÜNCÜSÜ;  Az sayıda “Şam Şeytanı” ahlaksızın fırsatçılığı ve istismarıdır!

Bunların at oynatması Tarım Bakanlığı ile Ticaret Bakanlığının beceriksizliğidir.

Bu bakanlıklar sosyal medya mecralarında ergen tatmini peşinde koşmak yerine açık ve net bir şekilde bu cürmü işleyenleri sapla samanı karıştırmadan, piyasa gerçeklerini de gözeterek tesbit edip haklarında işlem yapmalıdır.

Ama burada da beceriksizlik/tutarsızlık öyle had safhada ki piyasada tescilli ve bu özelliğinden dolayı “doktor” lakabıyla bilinen bir tağsişçi hala ülkenin en önemli/en büyük tarımsal kuruluşunda gözlerinin önünde kritik bir görevde bulunuyor/tutuluyor!

Gıda enflasyonunda sorunu markette çözmeye kalkarsanız çuvallarsınız ve geçen yıl tanzim satış modellemesi ile (sonuçlar gözden kaçırılmış olsa da) çuvallanmıştır.

Ve bu gıda enflasyonunu son noktada, o gün, o saatte çözemezsiniz/çözemeyeceksiniz.

Sorunu ancak aylar önceden üretim süreçlerini yöneterek çözebilirsiniz.

Ama biz üzülerek bunun başarılamadığını birçok kez gördük.

Örneğin; bu konuda ciddi katkı sağlayacak hatta sorunu tek başına çözebilecek ülkenin en köklü, en teşkilatlı ve bu alanda çok önemli işler yapabilecek ama maalesef bugünlerde altın madenciliği ve borsa spekülasyonculuğu ile gündeme gelen Tarım Kredi Kooperatifleri, çiftçinin başında sallanan demoklesin kılıcına  çevrilirken  devletin ilgili/yetkili birimleri kılını bile kıpırdatmamaktalar.  

Gıda enflasyonu büyük ölçüde yanlış ve eksik tarım politikalarının ortaya çıkardığı bir sonuçtur.

Hiçbir mesele sonuçlar üzerinden çözüme kavuşturulamaz.

Meselenin temeline inmek, ciddi tahlil ve planlamalar yaparak kararlı bir şekilde hızla harekete geçmek gerekmektedir. 

Ve bugün bakanlığından, çiftçi kuruluşlarına kadar çözüme paydaş olabilecek hiçbir yapı bunları becerecek anlayış ve donanıma sahip değildir ve yaşanan süreçler bunu teyit etmektedir. 

Ülkenin birçok meselesinde olduğu gibi bu konuda da maalesef konuya el atmak ve çözüm bulmak Sayın Cumhurbaşkanına kalmıştır. 

Sayın Cumhurbaşkanım; 

Dünyanın en büyük, en güzel yapılarını inşa etseniz de vatandaşın sofrasından bir kuru ekmek dilimi eksildiği gün bunların hiçbir kıymeti kalmaz/kalmayacaktır. Bu ülke yapılaşma konusunda çağ atladı ve artık yeni bir alanda (ve zorunlu bir şekilde), yani tarımsal kalkınmada çağ atlaması gerekiyor.

Yapılaşma konusundaki hassasiyet ve çabanızın yarısını tarımsal kalkınma konusunda göstermeniz ülkemizin kısa sürede dünyada önemli bir yere gelme potansiyelini harekete geçirecektir.

Sizin artık şantiyelerden çok tarlalarda, bağlarda, bahçelerde görünmeniz işadamlarından çok kasketli, eli nasırlı üreticilerle hemhal olmanız gerekiyor.

Siz, modern zamanların hurafeleri ile yanlış yönlendiren, (en iyisi) doğruyu söylemekten çekinen kuru gürültü yapan kalabalıklardan kendinizi ve ülkemizi kurtarmakla bu süreci başlatabilirsiniz. 

Aksi takdirde pandemi süreci (görünen o ki birkaç yıl etkisi sürecek) ile tarım-gıda alanında yaşanan sıkıntıları daha da derinleştirecek ve mevcut fiyat pahalılığı ile başlayan süreç bir süre sonra (en azından) bazı gıda maddelerine ulaşamamak gibi ciddi bir soruna dönüşecektir.

Bazı aklıevvellerin iddia ettiği gibi sıkıntı olduğunda bu koca 90 milyonluk ülke 3-5 gemi ile (diğer ülkeler hızla tarım ürünlerine ihracat kısıtlamaları getiriyorken) ithalat yapılarak doyurulamaz. 

Tarım-gıda konusu onlarca meseleden herhangi birisi değil, en önemlisidir.

Lütfen meseleye size gösterdikleri market raflarından değil, göstermedikleri tarladan, bahçeden bakın ve de lütfen geç kalmayın.

Bu alandaki politikalar/kadrolar böyle giderse; 50 kuruşluk bir dilim ekmeğin milyar dolarlık devasa yapılardan/yatırımlardan kıymetli olduğu günler halkımızın ve ülkemizin kapısına dayanacak.