Üreticiler adına İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e teşekkür eden Emre Ersoy, Ankara’da büyükbaş hayvancılık yaptığını belirterek, ülke hayvancılığının can çekiştiğini kaydetti. Üreticilerin son 4 yıldır bir kuruş kazanamadığını ifade eden Ersoy, çarpıcı rakamlar paylaştı. 2015 yılında 1 ton ete 31 ton yem alınabildiğini ancak şimdi 1 ton ete ancak 16 ton yem alınabildiğini dile getiren Ersoy, mevcut durumda üreticinin hayvan başına 2700 lira zarar ettiğini vurguladı. Bu şartlar altında üretimin sürdürülmesinin mümkün olmadığının altını çizen Ersoy, karkas kesim fiyatlarının acilen 40 liraya çıkarılarak, üreticinin Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Borçlarının da iki yıl ertelenerek, yeni kredi imkanı sağlanması gerektiğini söyledi. 

BESİCİLER GEMİLERİ SÜREKLİ TAKİP EDİYOR ÇÜNKÜ NE KADAR İTHAL HAYVAN GELDİĞİNİ BİLMEK ZORUNDAYIZ

Besici Ersoy, üreticilerin üç sorunu bulunduğunu belirterek, bunları ithalat, yem fiyatları ve karkas kesim fiyatları olarak sıraladı. Yurtdışından Türkiye limanlarına gelen gemileri sürekli takip ettiklerini dile getiren Ersoy, "Düşünün bir üretici gemileri niye takip eder? Çünkü ne kadar hayvan ithal edildiğini takip etmek zorundayız" eleştirisinde bulundu. 1 kilo etin maliyetinin 38 lira olduğunu ancak karkas kesim fiyatının 31 lira olduğuna dikkat çeken Ersoy, "Sizce bu işletmenin sürdürülebilirliği var mı? dedi. Şensoy, yaşanılan sıkıntılardan dolayı çiftliklerin de yüzde 60'nın boş olduğunu, kendisinin 250 başlık çiftliği bulunmasına rağmen çiftliğinde 100 hayvan kaldığını kaydetti.  

MERAL AKŞENER: BU ŞARTLARDA ET VE SÜT ÜRETİCİLERİ NE YAPSIN?

İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener de yaptığı konuşmada, “Hiçbir siyasi unvanı olmayan üreticilerimizin, durumunu ve taleplerini dinledik. Şimdi iktidara soruyorum; Bu şartlarda et ve süt üreticileri ne yapsın?” dedi. 

Akşener, şunları kaydetti: “Biz söyleyince kızıyorlar. Biz söyleyince, havaya bakıp ıslık çalıyorlar. Kulaklarını tıkasalar da, gerçeklerden kaçmaya çalışsalar da, milletin sesini o sağır kulaklara, er ya da geç duyuracağız. Hiçbir siyasi unvanı olmayan üreticilerimizin, durumunu ve taleplerini dinledik. Şimdi iktidara soruyorum; Bu şartlarda et ve süt üreticileri ne yapsın?

TÜRKİYE SON 10 YILDA CANLI HAYVAN VE ET İTHALATINA 10 MİLYAR DOLAR ÖDEDİ 

Türkiye son 10 yılda, canlı hayvan ve kırmızı et ithalatına, 10 milyar dolar ödedi. Geçen yıl, 7 Kasım 2019’da, Sayın Erdoğan, zorunlu olmadıkça, et ithalatı yapılmayacağını söylese de, 
o zamandan bu zamana, et ithalatına, 1 milyar dolar ödedik. Döviz arttıkça maliyet artıyor. Maliyet arttıkça, süt üreticileri pes edip, hayvanlarını kesiyor. Ve bu döngü, Türkiye’yi daha fazla ithalata bağımlı hale getiriyor.

YEM İTHALATINA ÖDENEN PARA HAYVAN İTHALATINDAN DAHA FAZLA 

Bu sistemin başında ise ekonomi gurusu Damat Bakan’la, Parlak zekasıyla göz dolduran Tarım Bakanı olunca, işler iyice içinden çıkılmaz hale geliyor. İşin daha da kötüsü, yem ithalatına ödediğimiz para, hayvan ithalatına ödediğimiz paradan çok daha fazla. 2019 yılında yem ithalatına 5 milyar dolara yakın para ödedik. Yani Türkiye’nin toplam tarım ürünleri ithalatının üçte birini, yem ithalatına ödedik. Sırf GDO’lu soya ithalatına ödediğimiz para 1 milyar dolar. 

AK PARTİNİN YEM POLİTİKASI VAR MI? 

Peki sizce Ak Parti’nin bir yem politikası var mı?  Elbette yok. Oysa ithalata ödenen bu para, daha en başından, yerli besiciye, üreticiye, verimliliğini arttırmak için verilseydi; Türkiye, hem kendi kendine yeten bir ülke olmaya devam ederdi, hem de yakın bölgenin kırmızı et ve canlı hayvan tedarikçisi olurdu. 

ÜRETİMİ DEĞİL İTHALATI DESTEKLEYEN RANT POLİTİKASI UYGULANIYOR

Peki başka ne yapıldı? Et ve Süt Kurumu’na, kırmızı et fiyatını düşürmek için milyarlarca lira harcatıldı. 100’den fazla mağaza açıldı. Et fiyatları ucuzladı mı? Hayır. Yerli üreticimiz sektörden çekilmek zorunda kaldı mı? Evet. Sonuç ne oldu? Üretimi değil ithalatı destekleyen bu rant politikasıyla, hayvancılık çöktü, para yandaşlara gitti. 

SÜT ÜRETİCİSİNİN DURUMU DAHA İÇLER ACISI 

Kayseri’den Urfa’ya, Trakya’dan Karadeniz’e, bütün bölgelerimizde, kırmızı et üreticileri, iflasın eşiğine geldi. Süt üreticilerinin durumu daha da içler acısı. Bugün üretici olarak, 1 kilo sütle, 1.3 kilo yem alamazsanız ayakta kalamazsınız. Biz iktidarda olsaydık, ilk iş, çiğ süt fiyatına desteği, en az 50 kuruş artırırdık. Ama maalesef sütün fiyatı için üreticinin fikri alınmıyor.

İTHALAT LOBİSİNİN KÖKÜNÜ KURUTACAĞIZ 

İYİ Parti iktidarında, acil eylem planımızın en önemli maddelerinden biri gıda üreticilerimiz olacak. Bürokratlarla, siyasetçilerle iç içe geçmiş, sektörü manipüle eden ithalat lobisinin kökünü kurutacağız. Küçük üreticilerin zor durumundan faydalanan fırsatçıları, tefecileri, piyasadan yok edeceğiz. 

ZİRAAT BANKASI’NI ÜRETİCİMİZİN HİZMETİNE SUNACAĞIZ 

Kuruluş amacı çiftçimize destek vermek olan Ziraat Bankası’nı, yandaş müteahhitlerin, konut stoklarını eritmek için kullanılan, bir arpalık olmaktan çıkarıp, üreticimizin hizmetine sunacağız.

BALLI KREDİLER SAĞLIKLI ETLER İÇİN KULLANDIRILACAK 

İYİ Parti iktidarında o ballı krediler, sağlıklı etler için, mis gibi sütler için kullanılacak. Üreticimiz, kredi alırken sadece toprağını değil, hayvanını da teminat olarak gösterebilecek. Üreticinin sorunlarını gidermekten uzaklaşan, tarımsal örgütleri, yeniden yapılandırıp, vergi ve prim destekleri sağlayacağız. Çiftçimize destekleri, mahsulden sonra değil, üretim döneminin başında yapacağız. Destekleme tutarlarını da önceden açıklayarak, çiftçimizin planlama yapmasını kolaylaştıracağız. Muş Ovası’ndan geçerken bomboş kalmış meraları görünce çok üzülmüştüm. Eskiden o meralarda, hayvan sürüleri olurdu…  Artık bomboş. İthal yem peşinde koşup, rantiyeyi daha da semirten politikalara son verip, meraları eski haline getireceğiz.”