Tarım Kredi Kooperatifleri Yönetim Kurulu Başkanı Köksal Kacır, Tarım Kredi Gazetesi'nde yayınlanan röportajında Tarım Kredi'nin ülke tarımı ve çiftçi için taşıdığı öneme dikkat çekti. Kacır, röportajında dikkat çeken başlıklar şöyle...  

Bir üretici olarak tarımla ilgilenmeye ne zaman ve nasıl başladınız?

Biz köylü çocuğuyuz, köyde büyüdük. Rahmetli babamın çiftçi olması hasebiyle biz de babamın yanında hep tarımın içindeydik. Sonradan olma değil anadan doğma çiftçiyiz. Daha doğrusu çiftçiliğin içinde büyüdük, çiftçiliğin her halini gördük, hayvancılık da yaptık, ne bileyim pancarını da buğdayını da ektik. Çiftçiliğin her tarafında vardık.

Tarım Kredi Kooperatifleri ile nasıl tanıştınız?

Tarım Kredi Kooperatiflerine babam ortaktı. Babamla ben sürekli kooperatife giderdik. Gübremizi, ilacımızı, tohumumuzu alırdık. Babamın vefatının ardından ben ortak oldum. Alışverişlerimiz benim üzerinden devam etti. Tarım Krediyi yabancı görmedik, ailemizdi. Bizim Bilecik Bozüyük’te bir müdiremiz vardı. Hiçbir zaman bizi boş çevirmedi. Babam olsun olmasın ben alırım, babam gider imza atar. Böyle çalıştık biz. Tarım Kredi aileden biriydi. Yabancı değildik Tarım Kredi ailesine.

Kooperatifçilik ve ülke tarımının gelişimi adına kooperatifçiliğin önemi sizce nedir?

Tarım Kredi Kooperatifleri Yönetim Kurulu Başkanı olduktan sonra bir kere daha gördüm ki Tarım Kredi Kooperatifleri olmadan Türkiye’de çiftçilik düşünülemez. Bugün Türkiye’de küçük çiftçinin tek başına tarımsal faaliyeti sürdürebilmesi mümkün değil. Başkan olduktan sonra birçok bölgemizde 500’ün üzerinde kooperatifi ziyaret ettim. Tarım Krediyi alın bir kenara koyun, Türkiye’de çiftçilik biter. Bunu alanda gördüm. Bu anlamda kooperatifçilik olmazsa olmazıdır Türkiye’nin. Üretim alanında özellikle son dönemde artan sözleşmeli üretim faaliyetleri için kooperatifçilik büyük önem arz ediyor. Bir şekilde üretiyoruz ama pazarlama konusunda sorunlar yaşıyoruz.

Çiftçi, zaman geliyor malını kaptırıyor, zaman geliyor malının parasını alamıyor. Çiftçinin garantili çalışacağı, ürettikten sonra malını verip parasını alacağı bir yer lazım. Onun da adresi Tarım Kredi Kooperatifleri. Küçük çiftçi mesela yazın ürettiğini toprağa attığında aslında onun üzerinden yemeye başlıyor. Sonuçta köyde küçük çiftçinin başka geliri yok. Ne yapıyor, gidiyor kooperatife, başlıyor gübresini, mazotunu, tohumunu almaya. Ödemesini bir sene sonra yapıyor. Bunu bu şekilde yapacak bir tüccar ya da esnaf yok.

Bugün bir üretici olarak tarımda karşılaşılan temel sorun olarak neyi görüyorsunuz ve neler yapılmalı?

Türkiye tarımında pazarlama konusunda büyük sıkıntı var. Bakın gidip kayısı üreteni de gördüm, diğer taraftan üzüm üreteni de gördüm, geldik bu tarafa buğday üreteni de gördüm. Eğer Tarım Kredi Kooperatifleri piyasada olmasın, ürün almasın… Mesela bir ilçemize gittik, vatandaş bölge müdürümüze yalvarıyor; “Gelin buradan bir kamyon buğday alın da hiç olmazsa piyasa yükselsin.” Bakın bir başka örnek vereyim.

Eskişehir Tarım Borsasına gittik. Borsa müdürü arkadaşımız bölge müdürümüze bizim kooperatif müdürümüzden sitemle bahsediyor. “Bölge müdürümüze sizin kooperatif müdürü buraya ne zaman gelse arpa fiyatları yükseliyor.” Bunları da yaşadık. Sonuç olarak Tarım Kredi Kooperatifleri sistemde mutlaka olmalı, hem sözleşmeli üretim hem de ürünün pazarlanmasında.

Çiftçinin büyük oyunculara karşı korunmasında Tarım Kredinin varlığı büyük önem arz ediyor. Tarım Kredi’nin olmadığı yerde  fiyatlar anında dibe vuruyor. Biz bunu yaşadık, Tarım Kredi varken ayçiçeğini 2 bin 450 liraya verirken, bir an olmayınca fiyatlar önce 2 bin 350’ye daha sonra 2 bin 250 liraya düştü. Tarım Kredi alıma başlayınca fiyatlar tekrar 2 bin 450’ye yükseldi. Yine bir başka örnek vermek isterim; bizim memlekette bu sene nohutta alıcı gelmedi, neredeyse bütün nohudu Tarım Kredi aldı. Eğer olmasa nohut çiftçinin elinde kalacaktı. Çiftçi o kadar masraf etmiş, üretmiş, Tarım Krediden başka alan yoktu.

Tabi ki sözleşmeli üretimden önce planlama yapılması lazım. Bu ülkenin neye ihtiyacı var? Bakın Türkiye geçen sene varlık içinde patates ve soğan yokluğu yaşadı. Geçen sene soğan 6-7 lirayı gördü bu sene 60-70 kuruş. Burada köklü bir değişiklik, bir planlama yapılması şart. Türkiye olarak planlı ve sözleşmeli üretime geçmemiz lazım. Ne kadar pirinç, ne kadar patates yenecekse buna göre üretimi planlamalıyız.

Sözleşmeli üretim modelinde bizim öngördüğümüz modelde bir üretici, bir tüketen, bir de garantör olarak devlet olmalı. Sözleşme yapıldığında örneğin buğday üretim sözleşmesi bu bir nevi değerli kağıt olacak. Bunun karşılığı olarak A bankasından alacağı krediyle çiftçi Tarım Krediden gübre ve mazotunu, tüm ihtiyaçlarını alacak. Bu ülkede bir faiz gerçeği var. Hasat dönemi geldiğinde sözleşmeli üretimin tarafı olarak Tarım Kredi olarak biz ödemeyi yapacağız.

Çiftçinin ödeyeceği faiz de bakın yeni açıklandı çiftçimize geçtiğimiz yıl içinde 22 katrilyon destek ödemesi yapılmış. İşte bu faiz yükünü de buradan alacağız. Böylece çiftçimiz sıfır faizle üretimini gerçekleştirmiş olacak. Ancak çiftçinin kafasında bir soru olmayacak. Denecek ki bu yıl buğdayın maliyeti 70 kuruş, bir kişinin geçinebilmesi için buğday bu sene 1 lira olmalı. Olay bu kadar basit. Buğdayı Ahmet de gelse 1 liraya, Tarım Kredi de gelse 1 liraya, sanayici de gelse 1 liraya alacak. Ama bugün böyle değil. Bugün bin 150 liralık buğdayı gelin bizden bir kamyon alın da bin 200 liraya, bin 250 liraya çıksın diyen çiftçi arkadaşlarımız var.

Gündelik yaşamınızda bir gününüz nasıl geçiyor? Günlük koşuşturma içinde ailenize zaman ayırabiliyor musunuz? Bir hobiniz ya da keyif aldığınız bir uğraşınız var mı?

01.06.1964 doğumluyum. İlkokulu köyde,ortaokulu Bozüyük’te, liseyi Bilecik’te okudum. Spor, özellikle futbol vazgeçilmezimdi. Bu arada hasta Galatasaraylıyım. Yensek de yenilsek de takım değişmiyor. Aileme zaman ayırma konusunda, çocuklarımın sadece büyüdüklerini gördüm. Çocuklarımı alıp şurada bir piknik yapayım ya da çocuklarımı alıp gezdireyim. Onları yapamadım. Ben Tarım Kredi ailesinin içine girdikten sonra gördüm ki Tarım Kredi çok büyük bir aile. Burada tüm arkadaşlarımız büyük özveriyle ve gayretle çalışıyor.

Ben neler gördüm, kooperatifçi arkadaşımız gece saat 12.00’de kayısı alıyor. “Sen gecenin bu saatinde ne yapıyorsun?” dedim “Ne yapayım başkanım, vatandaş getirmiş. Mecbur alacağız” Yine ben gecenin 12.00’sinde buğday, arpa alanı gördüm. Bir bakkalın bile olmadığı köyde Tarım Kredi var. O Tarım Kredide vatandaşın ihtiyacı olan yağımız var, unumuz var, pirincimiz var, nohudumuz-fasulyemiz var, mazotumuz, gübremiz var.

Bakın şunu bilmek lazım Tarım Kredi varken pek fark edilmiyor ama olmadığı ya da kapandığı yerlerde insanlar feryat ediyor. İnanın her hafta birisi yanımıza gelip “Başkanım bizim oraya Tarım Kredi’yi tekrar açamaz mıyız?” diyor. Biz bu kadar önemliyiz işte. Tarım Kredi’nin varlığı fark edilmiyor ama yokluğumuz çok kötü.