Biraz eskilerden… İlmek ilmek dokunan heyecanımızdan…

Bundan 8 yıl önce Metro Toptancı Market’te çalışırken sevgili Nilhan Aras’tan duydum ilk defa Coğrafi İşaretler (Cİ) ile ilgili bazı cümleleri, hasbelkader bir sohbette. Tam da anlayamamıştık aslında…

Hatta ilk kez Sayın Prof. Dr. Yavuz Tekelioğlu hocamızdan bahsetti bana. Cevapsız sorular geçti sohbetimizde Nilhan’la ve akabinde çok sıcak bir temmuz günü sevgili Yavuz Hocamızla Kuşadası’nda bir araya gelmek üzere bitirdik sohbetimizi telefonda. Yavuz Hoca ile Kuşadası’nda bir restoranda 2-3 saat sohbet ettik, sabrını zorlayacak bir sürü sorular sorduk. Konu ne kadar güzel, ne kadar ulvi ve değerliydi; bir o kadar da heyecan yarattı içimizde.

Aslında yıllardır gıda satın alımı yaparak piyasalarda birebir çalışanlar olarak bu değerlerin tek tek yok olduğunu, her gelen senenin bir önceki seneyi arattığını, bu ürünlerin hak ettiği değeri bulmasında sorunlar olduğunu birebir görebiliyorduk günlük iş hayatımızda…

Sohbetimiz sırasında kıymetli Yavuz Hocamız bir perakende kurumunun bu konudaki ilgisinin ne kadar değerli olduğunu vurgulamıştı. Bizler de zamanla bu işi elimizden geldiğince, vaktimiz yettiğince sarıp sarmalamaya ve zamanla YÜCİTA ekibi ile birlikte güç birliği oluşturarak Cİ’yi olması gereken yere taşımaya gayret ettik hep.

Aslında Cİ konusu; bundan 7 yıl önce kurulan Yöresel Ürünler ve Coğrafi İşaretler Türkiye Araştırma Ağı’nın (YÜCİTA) güçlü şemsiyesi altında yıllarca ilmek ilmek dokundu, tohumları Türkiye’nin dört bir tarafına serpildi. Yıllarca yeşerecek diye sabırla beklendi…

YÜCİTA’nın kökenleri, 1995 Barcelona Zirvesi sonrası Akdeniz Üniversitesi bünyesinde faaliyete geçen “Akdeniz Ülkeleri Ekonomik Araştırmalar Merkezi”ne dayanıyor.“3.Uluslararası Antalya Coğrafi İşaretler Semineri” bitiminde 15 Ekim 2012 tarihinde, Prof. Dr. Yavuz Tekelioğlu ile Prof. Dr. Selim Çağatay tarafından kuruldu ve kısa bir süre önce de 7. yaşını kutladı.

7 yılda neler oldu neler…

Tarihçesini çalışma arkadaşlarım çok net hatırlayacaklar. Ne seminerler, ne çalıştaylar, ne toplantılar, zirveler geçti…

Renkli açılışlardan sonra Cİ konusunu ya sadece YÜCİTA üyelerinden oluşan topluluklara yada boş salonlara anlattık defalarca. Ama Türkiye’nin dört bir tarafına il il, ilmek ilmek dokundu emekler hiç motivasyonunu kaybetmeden ve Türkiye’nin Cİ bebeği binbir emekle büyütüldü YÜCİTA’nın değerli ellerinde.

Aşama aşama gözümüzün önünden geçti bugünlere nasıl geldiğimiz. Ülkemizde 1995 yılında başlayan Cİ tarihi, 2015-2016 yıllarında büyük bir sıçrama yaşamıştı fakat bilhassa Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın patent ödülleri töreninde konunun önemini vurgulayan ve hepimize bu konuda sorumluluk veren konuşmasıyla ivme kazandı.

Yüreği daima vatan sevgisi ile çarpan kıymetli hocamız, Cİ’nin babası Prof. Dr. Yavuz Tekelioğlu hep bizi diri tuttu heyecanımız kaybolmasın diye ve yıllar geçti… Ben şimdi bir kamu kuruluşunda, TİGEM’deyim. Artık masanın diğer tarafından da bu konuya emek vermek için uğraşacağım. Daha çok iş var önümde yapılacak…

Son zamanlarda Cİ konusuna temel teşkil edecek çalışmalardan birisi de Tarım ve Orman Bakanlığının çatısı altında yürütülen “Ata Tohumu Projesi” idi. Sayın Emine Erdoğan Hanımefendi’nin himayelerinde sürdürülen bu proje, ilk olarak İzmir’de “Yerel Tohum Buluşmaları” ile başlamış, 2017’de Samsun ve 2018’de de Şanlıurfa buluşmaları ile devam etmişti.

Bu proje ile Atalarımızın yıllardır yetiştirdiği bu yadigâr ürünlerin tohumları, gelecek kuşaklara aktarılsın diye çiftçilerimiz ve halkımız tarafından devletin güvenli ellerine teslim edildi ve toprakla buluşmaları sağlandı.

Tarım ve Orman Bakanlığına teslim edilen ve sayısı 1000’i aşan bu tohumların yarısı Gen Bankasında koruma altına alındı, diğer yarısı ise Bakanlık bünyesinde yer alan kuruluşlarca kimyasal ve genetik analizlere tabi tutularak sınıflandırıldı. Bir yandan Bakanlık tarafından gerekli özellikleri taşıyan tohumların çoğaltılması ve tescilinin yapılması süreçleri eş zamanlı olarak sürdürüldü, bir yandan da fide haline getirilen tohumların bir kısmı Tarım Kredi Kooperatiflerinin sözleşmeli üreticileri tarafından tarlalarda son ürün haline getirildi ve bazı marketlerde tüketicilerle buluşturuldu.

Satışına başlanan ürünler arasında Kandıra’nın sivri biberinden Samsun’un köy salatalığına, Çorum’un 10 dilim kavunundan Ayaş’ın beyaz bodur domatesine kadar 11 çeşit ürün bulunuyor.

Bu kapsamda, Ata tohumlarından elde edilen ürünlerin ülkedeki tüm yaygın marketlerde yer alması ve tüketiciyle buluşması, kayıt altına alınarak tescillenen tohumların satışının da benzer bir şekilde yaygınlaştırılması amaçlanıyor. İnsan yaşamının sürdürülebilir temellere oturtulması, bu amaçla kalkınmada sürdürülebilir modellerin öne çıkması ve tarımda sürdürülebilir yaklaşımlara destek verilip bunların yaygınlaştırılması açısından Ata Tohumu Projesi’nin dokunduğu en önemli noktalardan birisinin kırsal kalkınma ve dolaylı olarak da kırsal turizm olması bekleniyor.

İşte tam da bu noktada; savunma sanayimi, gıda mı gelecekte insanlık için daha önemli olacak? Tabii ki gıda...

Düşünsenize; birçoğumuzun çocukluğundan hatırladığı tatlar, sağlıklı ürünler olarak sofralarımıza gelebilecek, bu zengin miras hak ettiği değeri bulacak. İşte “Ata Tohumu Projesi” ile Cİ konseptinin entegrasyonu bu noktada büyük anlam taşıyor aslında. Kapı kapı dolaşılarak halkımızın sandıklarından toplanan bu tohumların her biri birer potansiyel coğrafi işaret ürünü.

Cumhurbaşkanlığı himayesinde, ATO’nun ev sahipliğinde 19-21 Eylül 2019 tarihleri arasında düzenlenen ve Sayın Emine Erdoğan Hanımefendi’nin açılış konuşmasını yaptığı “2.Uluslararası Coğrafi İşaretli Ürünler Zirvesi”ne sevgili Hocam Yavuz Tekelioğlu ile katılmak ayrı bir onurdu.

Teması “Anadolu’dan Dünya’ya” olarak belirlenen bu zirvede çok önemli bilgiler paylaştık saygıdeğer hocamla. “Coğrafi İşaretlerde Türkiye Nasıl İlerlemeli” konu başlıklı oturumda, TSE Genel Sekreteri Aykut Kırbaş, İyi Yaşam ve Beslenme Uzmanı Dilara Koçak ile YÜCİTA üyeleri Berrin Bal Onur ve Neşe Biber ile birlikte yer aldık.

Cİ’nin sektöre kazandırılması, ülkemizdeki Cİ yönetimi, denetimi ve bilincin artırılması, Cİ yoluyla sürdürülebilir gıda sistemlerinin öneminden bahsettim. “Mirasımız Ata Tohumu” ile devlete emanet edilen tohumların vatandaşlarımızla buluşma sürecine değindim. Bu tohumların her birinin Cİ konusunda nasıl büyük bir potansiyel olduğunu ve önümüzdeki süreçte yapılacak çok önemli işler olduğunu dile getirdim…

Daha çok çalışmamız lazım sevgili YÜCİTA. Bu ülkedeki potansiyele yetişecek kadar çok çalışmak…

Sevgi ve saygılarımla.

NOT: TİGEM Genel Müdürü Ayşe Ayşin Işıkgece'nin YÜCİTA bülteninde yayınlanan yazısı