İklim Kanun taslağı tartışılmaya devam ederken aralarında Yıldız Tilbe gibi isimlerin de bulunduğu “iklim inkârcıları” sosyal medyada 1 milyon imza kampanyası başlattı. 

Onlar; “İklim değişikliğinin abartıldığı, Siyonist odakların küresel ısınma kisvesi altında ifsat projesi ile nüfusu azaltma, inançları yok etme” gibi amaçları olduğunu öne sürüyor.

Fatih Erbakan da “iklim değişikliği konusunun abartıldığını” ifade eden şüphecilerin başını çekiyor.

İKLİM KANUNU MECLİS’TE

Kanun taslağı 18 Ağustos’ta Ankara Sanayi Odası’nın sitesinde yayınlanmış bir süre sonra yanlışlıkla paylaşıldı açıklaması yapılarak kaldırılmıştı. Nedeni anlaşıldı, iklim kanunu yeşil dönüşüm, karbon ayak izini azaltıcı önlemlerden daha çok heyecanlandıran karbon ekonomisi odaklı olduğu için mevzu iş dünyasıyla paylaşılmış, uzmanlarıyla değil.

Taslakta daha çok 2026 yılında AB ticaret sistemine getirilecek sınırlı karbon vergisi ile ilgili Emisyon Ticaret Sistemindeki düzenlemeler var.

İklim Kanunu 2021 yılı Dünya Bankası Karbon Piyasalarına Hazırlık Ortaklığı projesi kapsamında düzenleniyor. Faaliyetlerinden kaynaklı sera gazı salınımı yapan şirketlere belirli kotalar veriliyor. Önceki taslaklarda Tarım ve Orman Bakanlığı’na verilen ekolojinin ve biyoçeşitliliğin korunması gibi görevler kanun taslağında yer almıyor. Kanun taslağı STK’lar ile paylaşılmadan sadece Sanayi odalarına gönderildi, düzenlemelerin iklim kanunundan çok sanayiciyi koruyan düzenlemelerden ibaret olduğu yönünde iddialarla tarafların tepkisini çekti.

Kanunda taraf olduğumuz Paris Antlaşmasında Ulusal Katkı Beyanı ile belirttiğimiz ne kadar karbon salacağımıza dair bir taahhüt  yok. Oysa daha G 20’de 2053’te karbon nötr olma hedefimizi yere göğe sığdıramamıştık.

KARBON TİCARETİ BAŞLASIN KURULSUN DÜZEN

Taslakta karbonu azaltmadan önce yapılacak “sektörel etki, risk analizleri stratejisi, iklim simülasyonları, yerel yönetimlerin iklim değişikliği eylem planı hazırlamaları, karbon ölçümleri, MEB ve YÖK eliyle eğitim kapasite geliştirme” gibi pek çok rapor ve çalışmanın hazırlatılması zorunluluğundan bahsediyor. Kurulsun karbon pazarı, şenlensin ticaret. Kolları erken sıvayanlar fındık tarlalarında karbon ölçümüne çoktan çıktı, hâlbuki ki henüz akredite bir karbon ölçüm kurumumuz bile yoktu.

KARBON ETS İÇİN LOBİLER İŞ BAŞINA

En dikkat çeken bölüm en sonunda herkesin heyecanla beklediği “Emisyon Ticaret Sisteminin” kurulacağı bölümünün taslakta yer alıyor olması. Yetkili aracı kurum olmaya talipler için karbon kara borsada, lobiciler yıllardır milyonluk çantalarıyla Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın kaldırımlarını aşındırdılar. Hazineye sıcak para hadi hayırlısı.

·       OSB’lerin yıllık enerjilerinin yüzde 10’unu yenilenebilir enerjiden karşılama zorunluluğu

·       ETS için pilot uygulama yapılması bu süreçte ilgili kanunda belirtilen yükümlülüklerin yerine getirilmemesi durumunda tesis edilen cezalarda yüzde 50 indirim uygulaması

·       3 yıl içinde ETS kapsamında sera gazı emisyon izni almak, kaydı olmayanlara 100 bin TL para cezası

·       ETS kapsamındaki tahsisatların teslim etme yükümlülüklerinin her yıl için en az yüzde 80’ini süresi içerisinde yatırmama durumu 2 yıl üst üste gerçekleşirse işletmenin sera gazı emisyon izninin iptal edilmesi

·       Kanunda belirtilen idari para cezaları bu cezaların verilmesini gerektiren fiillerin işlenmesinden itibaren üç yıl içinde irinci tekrarında bir kat, ikinci ve müteakip tekrarlarda iki kat artırılması

·       Sera gazı emisyonlarının izleme planını sunmayan işletmelere 200 TL para cezası

·       Müstakil bir uzman kurulunun oluşturulması

·       Konuyla ilgili bağımsız röportörlerin çeşitli zamanlarda Meclise rapor sunması

Gibi başlıklarda işlenen İklim Kanunu “alacaksın vereceksin ekonomiye can vereceksin” diyerek Türkiye Yüzyılı’na aranan taze kan, bütçe gibi duruyor.

Diğer taraftan yeşil dönüşüm desteklerinin kimlere gideceği, iklim yatırımı finansmanına devlet katkısı, teşvik ve risk algısının yönetilmesi, borçlanma maliyetlerini azaltmaya yönelik krediler, ulusal karbon kredilendirme sistemi, Karbon Piyasası Kurulu gibi pek çok başlık iştah kabartan türden gelişmelere gebe.

YOKSULLAR KARBON ÜRETİYOR ZENGİNLER AKIL

Gelişmiş ülkeler karbon salınımını düşürmek için ileri teknoloji fabrikalarda katma değerli ürünler üretiyor, fabrikaları gezegene dost. Gelişmekte olanların fabrikaları hala buram buram gaz kaçırıyor, ürettikleri zengin ülkelere gidiyor,  lojistiği cabası. Sonuç zengin ülkelerin karbon karnesi yıldızlı pekiyi, yoksullarınki külliyen zarar. İsveç’te karbon vergisi yüzünden marul üretilmiyor, biz üretip ihraç ediyoruz, ihracat rekoru kırdık diye hava atıyoruz. 

KARBON KARA BORSADA

Karbon borsasının mantığı, çok basit. Fabrikamım yıllık karbon salım hakkı 100, komşunun ki 300 birim. Yılsonunda ben sadece 50 birimi kullanmışım, komşum 300 birimi tüketmiş 50 birime daha ihtiyacı var, ben elimde kalan hakkımı ona satıyorum. Toplamda karbon salınımı azaltılıyor mu? Hayır, gün sonunda gezegene salınan karbon miktarı hala aynı, aracılar, stokçu kıvamında, kazanan sistem. Merdiven altı karbon tefecilerinin de çıkması an meselesi.

YOKSULLARIN KARBON AYAK İZİ BÜYÜK

İklim Kanunu tartışılırken karbon ayak izi her geçen gün büyüyen insan türü yok olmanın eşiğinde. Karda yürüyüp iz bırakmak istemeyenler karbona takılıyor, ayak izimiz büyüdükçe dünyanın renkleri, tatları, heyecanları kararıyor. Ayak izini söyle sana kim olduğunu söylerim desek te en büyük iz eski teknoloji yüzünden yoksullardan geliyor.

“İklim Kanunu Taslağı’nı” incelediğimizde; amacının karbonu düşürmekten çok yeni bir ticaret alanı yaratarak, sırada bekleyenlere “iklim değişikliği” kisvesi altında yeni bir ticaret alanı yaratmaktan öte maalesef bir vaadi olmadığını görüyoruz.

IPCC dünyanın 2050 yılına kadar minimum 2 derece ısınacağını öngörüyor. İnsan sağlığı, mahsul kaybı, sigorta maliyetlerindeki artış, kara deniz ekosistemindeki bozulmalar, salgın hastalıklar, değişen biyoçeşitlilik gibi çeşitli etkiler geleceğin temel sorunları. Elimiz kolumuz bağlı karanlık geleceği bekliyoruz, daha bu yıl sıcaklık kaynaklı ayçiçeği tarlaları baş bile vermedi. Son yılların en kurak yılını yaşayan Ege de zeytinde yüzde 40 verim kaybı yaşanmadı mı? İklim Kanunumuz yangını söndürür mü bekleyip göreceğiz.

GEZEGEN CAYIR CAYIR YANIYOR

Karbon emisyonlarının yüzde 9’unun sorumlusu çelik sektörüne karşın gündoğumu endüstrisi olarak sunulan güneş enerjisi gezegen için ışıldasa da The Economist’e göre sübvanse edilmeyen şirketler iflas ediyor. Gezegenin cayır cayır yandığı bir gelecek için “jeomühendislik” kolları sıvadı. Stratosferik aerosol enjeksiyonu olarak bilinen, ince yansıtıcı aersoller oluşturmak için üst atmosfere maddeler püskürterek jeomühendislik yapılıyor. Küçük parçacıklar güneş ışığını uzaya daha fazla yansıtarak dünyanın ısınmasını önlüyor.

Velhasıl; gelecek pek sorunlu, pek zorlu. Olanı bitene kulak vermek, teknolojiyi takip etmek, bize sunulan renkli dünyaların, kanunların arkasında hangi gizli hedefler olduğunu algılayabilmek için dünyadan, tarımdan haberdar olmak gerek.