Geçtiğimiz yıl 781 milyon ton buğday üretildi. Sağlık kriteri açısından tahıl tüketimi önerilmese de ekmek arası gastronomi kültüründeki yükseliş tahıllara olan ilgiyi artıyor.

Dünyada 222 milyon hektarda buğday üretimi yapılıyor, Türkiye’de geçtiğimiz yıllarda düşen buğday ekim alanı yükselme trendinde. Su potansiyeli ve iklim değişikliği riskleriyle belirlenen fiyatlandırma politikası ile “ürün deseni yeniden dengeleniyor.”

Mısıra yapılan negatif ayrımcılığın temelinde özellikle de Konya gibi sulu tarımın yapıldığı yerlerde uzun vadede su güvenliği var. Meyve alanlarındaki artış “Üretimde Planlı Dönem” stratejisiyle azaltılacak, stratejik ürünlerin oranı artırılacak.

Dünya buğday ekonomisi her geçen gün büyüyor, 2021’de 127,7 milyar dolar olan dünya buğday pazarının 2027’de 169,1 milyar dolar olması öngörülüyor.

Çin, Hindistan, Rusya, ABD ve AB en büyük üreticiler. Rusya son yıllarda yatırımlarla önemli bir gelişim gösterdi. Gerek arazi büyüklüğü gerekse gübre hammaddesine sahip olması bakımından buğdayın geleceği Rusya’nın ellerinde. Artan güneşlenme süreleri sayesinde Rusya buğday üretimini istediği kadar artırabilir.

Geçtiğimiz yıl “bolluk yılı” olarak tanımlanıp dünyada en yüksek gıda enflasyonuna sahip bir ülke olarak bolluk yıllarından korktuğumu söyleyebilirim. Her şeye rağmen çiftçinin yüzünü, tüketicini sofrasını güldürecek her türden gelişme sevinilmeye değer.

TMO’DAN İLK BUĞDAY TAHMİNİ! 2024’da BOLLUK YILI

TMO’nun yayınladığı Kasım 2023 Fenolojik Değerlendirme raporuna göre yağışlarda; “normaline göre yüzde 88, 2022 Kasım ayına göre yüzde 100’den fazla artış” var. 2024 hububatta yeni bir “bolluk yılı” olacağa benziyor. Buğdayın yüzde 37’sinin üretildiği İç Anadolu’da yağış miktarı normale göre yüzde 59, buğdayın yüzde 15’nin yapıldığı Güneydoğu Anadolu’da yüzde 98, buğdayın yüzde 11’ini yapan Marmara’da yüzde 100’ün üstünde gerçekleşti.

TMO’ya göre 2023 güz ekiminde sertifikalı tohum kullanım oranı yüzde 30 arttı. Çiftçi geçtiğimiz yıllarda organomineral gübre veriminden memnun kalmadığı için kullanımı düştü. Mart sonu ve Nisan başında olumsuz bir iklim olayı yaşanmadığı sürece rekolte 21 milyon tonun üzerinde gerçekleşebilir.

Fiyatı konuşmak için erken olsa da muhtemelen  dünya piyasaları ile paralel bir rakam açıklanacak.  Zira seçim bitmiş olacak, stoklar zaten iyi, dünya piyasalarında beklenti güzel. Bu durumda 12 ile 14 TL bandında açıklanması muhtemel.

Türkiye’nin Buğday Stratejisi

Türkiye’nin buğday stratejisi yurt içi kullanım olan ortalama 19 milyon tonu üretmek devamında da ihracat için gerekli ortalama 10 milyon tonluk ihtiyacı karşılamak.

Tarımsal ürün deseni ülkelerin beslenme kültürü, su potansiyeli, verimlilik ve ihracat öncelikleri gibi kıstaslarla belirleniyor. Samanı bile ithal ediyoruz algısı her zaman doğru değil. Temel prensip kaynakları etkin kullanarak, çiftçi gelirlerini artırmak, halkın uygun fiyat ile beslenmesini sağlamak.

Yani “gıda güvenliği ve güvencesini sağlamak” bu anlamda bazı ürünleri ithal etmek dünyanın sonu değil, tarım bitti anlamına da gelmiyor. Yeter ki tarımın paydaşlarını ve tüketiciyi zor durumda bırakacak bir politika uygulanmasın.

Dere Tepe Ekelim Devri Bitti

Artık eskisi gibi dere tepe ekmek doğru değil. Ülkeler ekim alanlarını azaltıp biyoçeşitliliği zenginleştirmeye çalışıyor. Artık biliyoruz onarıcı tarım ile zengin biyoçeşitlilikle birlikte üretilen ürünler daha verimli ve besin değerleri daha yüksek. Çiftçiyi katma değerli ürün üretmeye, verimi artırmaya yönlendirmek gerekiyor.

Desteklemeler çiftçinin yatırım tercihinde en önemli kriterlerden.

Konya’da mısıra verilen fiyat yüzünden ekim alanı yüzde 25 düzeyinde azaldı, yerine şekerpancarı ve fasulyeye ekilecek. Güneydoğu Anadolu; buğday ekimini yüzde 30 artırırken, fiyatıyla hayal kırıklığı yaratan mısırdan yüzde 30 oranında vazgeçildi.

Küresel Olarak Durgunlaşacağız

Küresel büyüme hedefi 1.1, parasal sıkılaştırma politikaları, çatışma ve kuraklık kaynaklı kanal karmaşaları, El Nino etkisi, ihracat kısıtlamaları, artan biyoyakıt zorunlulukları gibi nedenlerle 2024 zorlu bir yıl olacak. Çin yavaşladı, ABD’nin Çin’e ihracatı yüzde 40 düştü, düşüş 2030’a kadar sürecek.

Fiyat Lobicileri İş Başı Yapacak

Ülkeler stok yapmaya devam edecek. Tarımsal emtialarda ithalatçılar fiyatı düşürmek, ihracatçılar da artırmak için tarım diplomasisi, lobicilik yapacak. Rekolteler, çatışmalar, borsalar, spekülasyonlar tarımsal emtiaların değerlerini manipüle edecek.

Yüksek gıda fiyatları, artan gıda milliyetçiliği çiftçileri daha fazla yağlı tohum ve tahıl üretmeye yöneltiyor. Covit ve Ukrayna – Rusya savaşı, gübre fiyatlarındaki artış iklim değişikliği etkileriyle son birkaç yıldır buğday, arpa, mısır, pirinç, soyada görülen fiyat artışı 2024’de kısmı durağanlık vadetse de El Nino’nun etkisi, kuraklığın mahsul verimine etkisi Mart sonuna kadar temkinli konuşmamızı gerektiriyor.

Avustralya Nisan- Mayıs’ta El Nino kuru hava etkisinde kalacak, buğday rekoltesi düşebilir. ABD bölgenin istikrarlı tarım tedarikçisi olma özelliğini kaybedebilir. Asya ve Çin Brezilya, Yeni Zelanda, Avustralya gibi Güney yarım küre ülkeleriyle ticaretini artırabilir, istediğini bulamaz ise ABD’ye geri döner.

2024’ta Endonezya ve Malezya’da palm yağı üretimi düşecek. El Nino etkisi azalırsa pirinç üretimi Hindistan’da artabilir, her şeye rağmen Hindistan stoklarını yükseltmek isteyip ihracat kısıtlaması getirebilir. Fiyatlar geçtiğimiz yıl yüzde 40 arttı, ülkelerin ortak paydası stoklarını artırmak, dışardan ürün toplamak. Sakla samanı gelir zamanı ne de olsa gıda en öldürücü silah.

Mısır

15 milyon tonluk bir stok fazlası var, Güney Amerika üretim öngörüleri yukarı doğru. Çin alımlarını artırabilir, bu yıl ABD’den iki katı buğday aldı. Fiyatlar güçlü seyredecek. Brezilya’da yağmur yüzünden ekim gecikti rekolte aşağı yönlü, Arjantin’deki Pampas bölgesinde yağan yağmurlar kalite üzerine olumlu etkisi var. Ürünlerin yüzde 95’i çok kaliteli, fiyatları rahatlatabilir.

Soya Fasulyesi

Mısır aksine soyada Brezilya’nın beklentisi iyi gitse de son haftalardaki kuraklık nedeniyle düşüş bekleniyor. Arjantin’deki rekolte artışı sayesinde 14 milyon tonluk stok artışı var, mahsulün yüzde 75’i çok kaliteli. Artış Arjantin dışında olsaydı fiyatlar düşerdi ama Arjantin üretim fazlasını soya ürünleri olarak ihraç ediyor. Soya Güney Amerika’da iyi bir yıl yaşayacak, fiyatlar dengede.

Şeker

İnişli çıkışlı bir yıl olacak, havalar iyi ama depolama sorunları var, çünkü havalar sıcak gidiyor, şeker kalitesi düşüyor. Hindistan şekeri etanole dönüştürecek haberi fiyatları bir süre yükseltse de sonra tekrar düştü. Üretimde 8 milyon tonluk artış bekleniyor. Türkiye’de ekim alanlarında artış var, fiyat düşük verildi su potansiyeli tartışılıyor.

Kakao

El Nino’dan en çok etkilenenlerden, fiyatlar artıyor, talep artan hızla yükseliyor. 10 yıla tamamen lüks olacak, Batı Afrika üretim miktarı bu yılın fiyatını belirleyecek. Kakao’da fındık gibi fiyatını üretenlerin belirleyemediği ürünlerden. Fiyat artışı tüketim üzerinde baskı yaratsa da tüketiciler daha fazla fiyat vermeye razı geliyorlar.

Batı Afrika’daki olumsuz hava koşulları, hastalıklar nedeniyle New York borsasında 1979 fiyatlarına ulaşıldı, 4 bin doları gördü. Bir yılda yüzde 80 artış oldu. Geçtiğimiz yıl Türkiye’nin ithalatı yüzde 25,4 artarak 106,9 bin ton oldu. 273 milyon dolarlık ithalat, katma değere dönüşecek binlerce kilo kako tozu.

Geçtiğimiz haftalarda fiyat düştü, yağışlı sezon sorun. Fildişi ekim ayında yüzde 34 daha az 870 bin ton kakao ihraç etti, orta mahsul satışlarını durdurdu. İleri mahsul için de durdurma kararı alırsa fiyatlar çok yükselir. ABD limanları kakao stokları 4.139,765 ton ile son yılların en yükseği.

Gana’da üretim azalıyor, ağustosta bazı çiftlikler ürün veremeyebilir. 44 bin ton kakao ihracatı gelecek sezona ertelendi. Gübre azlığı, kara bakla hastalığı, verimi azaltıyor 683 bin ton bekleniyor. Oysa tahmin 850 bin ton idi. Kakao belirsizliği Mart ayında belirginleşecek, spekülasyonlar fiyatı etkiliyor. 100 milyar dolarlık kakao pazarında fiyatları üretenler değil ticaretini yapan AB ülkeleri belirliyor.

Üretenlerin hakkı 2 milyar dolar.  Kakao üreticisi çiftliklerin alık kazancı 150 dolar düzeyinde, Fildişi’nin GSYİH’sının yüzde 15’i kakao üretiminden. İşçi problemleri, iklim değişikliği üretim düşerken talep artıyor. Fiyat baskısına rağmen çikolata talebi giderek artıyor; Hindistan’da yüzde80, Çin’de yüzde75, Brezilya’da yüzde23 artış yaşandı. Fildişi ve Gana kakaodan düşük gelir elde edince kauçuk, yer fıstığı, tatlı patates gibi katma değerli ürünler üretmeye başladılar.

Buğday

Küresel stok kaybı 10 milyon ton, fiyatlarda şu an itibariyle bir artış beklenmiyor. Çin, AB ve Türkiye hariç tüm ülkelerde stoklar düştü. AB Rusya ve Ukrayna buğdayını stokladı.

Ukrayna ve Rusya buğdayı gerek kalite bakımından gerekse lojistik anlamda dünya buğday fiyatlarının belirleyicisi. 2023’teki 91,5 milyon tonluk üretimin bu yıl 89,8 milyon tona gerileyeceğini öngören Rus uzmanlara kıyasla GRO Intelligence “Tarım İçin İklim Riski” belirlemelerine göre mahsul sağlığının önemli kriteri olan NDVI 20 yılın en yüksek seviyesinde, toprak nemi yeterli. Geçtiğimiz yıl 29,8 milyon hektar alanda yapılan ekim bu yıl 29,5 milyon hektara gerilerken veriminde düşeceği bekleniyor. Gro Intelligence’niin yapay zeka temelli rekolte tahminine göre Rus buğdayı 4 yıl sonra yükselişe geçecek.

ABD’de erken sezon koşulları umut veriyor, mart, nisan hava tahminleri olumlu, sert kırmızı kış buğdayında artış bekleniyor.  2023 yılına göre yüzde 6 düşüşle 34,4 milyon hektar alanda ekim yapıldı. 2019 ve 2016’da El Nino yıllarında La Nino yıllarına göre verim yüksekti bu yıl da beklentiler olumlu. ABD’nin bölgenin güçlü tedarikçisi olma özelliği kaybedilebilir, ihracatı düşebilir.

Çin’in buğday tahmini; geçen yıllara göre daha iyi olsa da, geçtiğimiz yıl sezon sonu seller kayıpların yaşanmasına ve kalite kaybına neden olmuştu. Bu Çin’in küresel pazarlardan buğday ihracatı isteği küresel fiyatlarda kısmen de olsa yukarı yönlü bir etki yaratacak.

Arjantin ve Brezilya kanadında da buğday için olumlu bir beklenti olmasına rağmen yağmurlar Brezilya buğdayında düşüş olmasına neden olacak. Avustralya 2023’ü El Nino etkisiyle yüzde 37 düşüşle kapatırken 2024’den beklentiler görece olumlu.

Hindistan ABD’den buğday ihracatını iki katına çıkarmıştı. Mart ayında başlayacak buğday hasadı zayıf muson yağmurları etkisiyle muhtemelen düşecek. 6 yıl sonra ihracat kısıtlaması yanında ilk defa buğday ihracatı yapabilir.

Avustralya’da geçen yıl olduğu gibi bu yıl da buğdayda düşüş beklentisi var.

Fransa, Almanya, İspanya’da yaşanan yoğun yağmurlar ve ardından gelen sel felaketleri, karın olmayışı buğdayda don riskini gündeme getiriyor.

İklim değişikliğinden görece az etkilenen Rusya ve Ukrayna küresel buğday pazarının odak noktası olmaya devam ediyor.

Gro’ya oranla Commerzbank 2024 buğday arzının kötüleşeceğini öngörüyor.

265 milyon tonluk buğday stoğunun yarısı Çin’de. Öngörüler haziran ayı itibariyle hasat sezonuna 2 aylık stokla girileceği yönünde. Eğer beklentilerde aşağı yönlü düşüş olursa risk ortaya çıkar. Dünya buğday tüketimi artma eğiliminde. 2023’te  8 milyon ton artarak 796,64 milyon ton buğday yedik. Buğdayda, 2 yılın en düşük fiyatları yeni yılda da düşüşle devam ediyor.

Uluslararası Tahıl Konseyi; aralarında Kanada, Avustralya, Arjantin ve birçok ülkeye ilişkin buğday tahminini bir milyon artırarak 788, 6 milyon ton olarak güncelledi, her gün değişiyor. Hala geçen yıldan 15 milyon ton daha az. Chicago buğday vadeli işlemleri 234,95 dolar seviyelerinde, Çin satışları ve Brezilya beklentilerindeki düşüş fiyatları kısmen baskı altına aldı.

Kanallarda Kaos

2024 tarım ürünleri rekolteleri açıklanmaya dursun bir tarafta da gübre, pestisit ve diğer tarımsal girdilerin fiyatları takip ediliyor. En büyük girdilerden olan lojistik maliyetleri iklim değişikliği, çatışmalar ve savaş kaynaklı yükseliyor.

Husi saldırıları nedeniyle Suveyş Kanalındaki geçişler yüzde 40 düştü. Gemiler Güney Afrika’ya yönlendiriliyor. Kuraklık nedeniyle Panama kanalındaki ticarette yüzde 30 düşüş var. Bering Boğazı daha çok konuşulacak. Yolların değişmesi zaman kaybının yanında enerji maliyetiyle fiyatları artırıyor. Diğer taraftan kuzeye kayan tarımsal üretim yeni ticaret ve güç yollarının önünü açıyor. Gelecek kuzeyde gibi duruyor.

Tedarik zincirleri, gıda fiyatları iklim değişikliği riskleri altında bozuluyor, uzun vadede işçilik problemleri sonun başlangıcında olduğumuzu gösteriyor. Navlun fiyatlarındaki artış, nakliye konteynırındaki kıtlık tarımın geleceğine dair önemli ipuçları. Tarımın geleceğinde laboratuvarlarda üretilen patent, yenilik, sera altı ve katma değerli gıdalar gözüküyor. Biz nerede olacağız en büyük sorun bu.

Tarım Ekosistemimiz Ne Kadar Dayanıklı

2024’ün anahtar kelimesi dayanıklılık; tohumdan sofraya gıda tedarik zinciri ne kadar dayanıklı, şehirlerin gıda kırılganlığını yükseltmek üzere ne tür önlemler alıyoruz.

Öngörülemezlik diğer önemli bir kavram, gıda sistemimiz her türden tahmin edilmezliği ne kadar tolere edebilecek durumda.  Ülke tarımı jeopolitik etkilerden, ticari gerilimlerden, küresel olaylardan korunabiliyor mu?

ABD ve Çin arasındaki ticaret mücadelesinin neresindeyiz bu gerginlikten fırsat yaratabiliyor muyuz?

Operasyonel kıvraklığı yüksek olanlar, yenilikçi ve esnek yapısı olanlar kazanacak daha konforlu bir yıl geçirecek.

Tarımda güzel havadis vermek irade, disiplin, çalışma gerektiriyor. Dileriz Türk tarımı 2024’de mukavemetini artırır, operasyonel kıvraklığındaki avantajını dünya piyasalarında etkin rol oynayabilmek için kullanır, tarım aklına muhakeme yeteneği kazandırır.

Rekolte ve fiyat tahminleri tarımın tüm paydaşlarına hayırlı olsun daha çok konuşacağız.