BM’ye göre iklim değişikliği ile mücadelenin yıllık maliyeti 300 milyar dolar, harcanan 22 milyar dolar. Suriyeli göçmenlerin geriye dönmek istememesi, Afrika’nın içinde bulunduğu durum, Afganistan ve Pakistanlı çobanların yaşadıkları her biri kırılgan ülkelerden gelişmiş ülkelere başlayacak göç dalgasının başlangıcı. Doğu Anadolu ve İç Anadolu bölgeleri ciddi kuraklık tehdidi altında, yarının potansiyel iklim göçerleri kuşkusuz buradan. Zamansız yağmurlar bereketten öte sorun getiriyor.

BİREYSEL SİLAHLANMADAN SONRA BİREYSEL GIDA STOKÇULUĞU

Son on bin yıl boyunca elverişli ve tahmin edilebilir iklim sayesinde yarattığımız modern dünyanın dinamikleri çökmek üzere. “Muhteşem Yüzyıl” diye tanımlayabileceğimiz 10 bin yıl bitti. Yeni havalar böyle öngörülemez, hırçın, zorlu.

Gelişmekte olan ülkeler halkın gıda güvencesini sağlayamadığı için “bireysel gıda stokçuluğu ve üreticiliği” artıyor. Kırsal kalkınmayı “şehirde tutunamayanları köye yollamak” olarak algılıyoruz. Geleneksel yöntemlerle gıda üretmeye devam edersek 2050 yılına kadar Hindistan’ın iki katı büyüklüğünde 598 milyon hektar alana ihtiyaç duyulacak. Gezegenin böyle bir üretimi kaldıracak altyapısı yok.

İklimle mücadele edebilmek için arabaları, uçakları, kıyafetleri temiz hale getirmek yetmiyor, tarlalarımızı, gıda fabrikalarımızı, zihnimizi temizlemek, değiştirmek gerekiyor.

“El Nino” aşırı yağış ve kuraklıklarla iklim ve tarımı derinden etkiliyor. Yaşananlar, 10 yıl içinde sürekli yaşayacağımız “geleceğin” küçük bir provası niteliğinde.

İKLİM KAYNAKLI ZARAR ARTIYOR

Dünya Bankası’nın İklim ve Afet Raporuna göre iklim kaynaklı zarar 1980’lerde yıllık 50 milyar dolar iken şimdi 200 milyar dolar. Tarım ve doğal afet sigortalarının kapsamı zararları tazmin etmeye yetmeyecek düzeye gelmek üzere. Fransa’nın en önemli ihracat kalemlerinden şarapçılık risk altında. California’daki sigorta şirketleri yeni ev, kat mülkiyeti ve ticari sigortaların satışını durdurdu.

Dünya gıda için 1,1 trilyon dolar harcıyor, sağlık harcamalarıyla beraber rakam 2,1 trilyon doları geçiyor. Tarıma devlet desteği, sigorta maliyetleri giderek artıyor. Modern tıp “yediklerimizin ilaç, yiyemediklerimizin olası hastalıklarımız” olduğunu vurguluyor.

El Nino, Peru’da erkek çocuğu anlamına geliyor. Yüzyıllar boyunca Noel’de deniz suyunda meydana gelen sıcaklıklar ve sonrasındaki ani hava değişimleri hafızalara not edilerek güncel öngörüler çıkarılıyor.  El Nino nedeniyle Afrika, Meksika, Güney Avrupa, Güney Pasifik, Asya ve Orta Amerika’daki ön dört ülkenin aşırı hava koşulları kaynaklı artan risklerden fazla etkileneceği ortaya konuldu.

Son sanayi devrimiyle beraber refah beklentisi artan küresel ekonomi hedefleri; “iklime uyum, açlık kaynaklı göç ve savaşları önleme” olarak revize ediyor. Ekonomik büyüme maalesef yoksul ülkeleri kucaklamaktan çok uzakta.

DÜNYAYI YEDİK DOYMADIK

Bilim insanlarının yaptığı çalışmaya göre insan türünü yediklerinin direk ve dolaylı etkileri sera gazı emisyonlarının  yüzde 30’u. Yedikçe gezegenin sonunu getiriyoruz. 2050 yılına kadar sera gazı emisyonları yarıya düşürülmeli, çözümü tarımsal faaliyetleri azaltmak.

TARIM SİGORTASI İKLİMDEN KORKUYOR

ABD, İspanya, Meksika gibi ülkelerde kuraklık kaynaklı tarım arazilerinin değerinde 20 yıl içinde yüzde 75 düşüş öngörülüyor.  Avrupa’da 2018’de yaşanan kuraklık ve sellere yönelik sigorta ödemeleri aylar sürdü. Sigorta sektörü yenilikçi sigorta çeşitlerini yaratmaya çalışırken verime dayalı alternatifler, çiftçilerin akıllı sistemlere yatırım yapmasını tetikleyecek türden.

Tarım ve beslenme kültürü kökten değişmediği sürece iklim felaketiyle mücadele etmek mümkün değil. Yeni bir araştırmaya göre 2030 Kuzey Kutbunda yüzen deniz buzunun tamamı erimiş olacak. Arktik yaz beklenenden daha önce gelirken, California’daki sigorta şirketleri yeni ev, kat mülkiyeti ve ticari sigortaların satışını durdurdu.

Dünya Bankası tarım ekonomisti Tobias Baedeker’e göre “tarımda kırılgan 51 ülke için harcanan 118 milyar dolar, tarımda verim artırıcı teknolojilere harcansa iklimle gerçekten mücadele edilebilir.

ZENGİNLER YOKSUL ÜLKELERE YARDIM ETMEK ZORUNDA

Ortak evimiz gezegeni kurtarmak için zenginler yoksul ülkelere yardım etmek zorunda. Sahra altı Afrika ülkelerini yaşadığı kurak bir yaz, büyüme oranlarında yüzde 1’lik bir düşüş getiriyor. IMF’e göre iklimle uyum için tarımsal desteklerin oranı GSYİH’nın yüzde 2’sini geçecek.

Daha yoksullarda bu oran yüzde 20’ye kadar çıkabilir. Yoksullar önlem almak, sigorta yaptırmak ve yatırım yapmak için fazla yoksunlar. Ortak yuvamızın bekası için onlar adına bunu yapmak zenginlere düşüyor. Sorumlu olsun ya da olmasınlar, yoksul ülkelerde iklim kaynaklı yaşanacak her toplumsal kırılma, zenginlerin sürdürülebilir yaşam standartlarını etkileyeceğe benziyor. En bilineni yoksullardan zenginlere göç dalgası. Zenginlerin konfor alanları ve yaşam standartlarını riske atmamak için yoksulların iklim direncine yatırım yapmak vicdandan öte bir zorunluluk. 

İklimle mücadelenin baş aktörü sürdürülebilir tarım sistemleri. Gıda değer sisteminde maliyetleri azaltmanın en iyi yollarından biri soğuk zincir. Gıda güvenliğine uygun şekilde gıdaları hazırlamak, muhafaza etmek ve nihai tüketiciyle buluşturmak, şimdi de iklimle mücadele de yardımcı olmaya aday.

GIDALARI DONDURMADA BÜYÜK BULUŞ

Yiyecekleri katı buza çevirerek dondurma sayesinde 1 milyon arabaya eşit karbon emisyonunu azaltabilir, gıdaları dondurmak enerji gerektirir ve karbon emisyonuna neden olur. Bilim insanları soğuk zincirin kullandığı 6,5 milyar kilovat saati ortadan kaldıracak yeni bir yol üzerinde çalışıyor. Yılda 4,59 milyar kg’lık bir karbon emisyonunun azaltılması bir milyon arabanın trafikten çekilmesi anlamına geliyor. ABD Tarım Bakanlığı tarafından yürütülen çalışmaya göre soğuk zincirdeki mevcut altyapı ve ekipman ile yeni yöntemle gıdalar dondurulabilir. Üstelik gıda kalitesini artırırken, raf ömrü de uzatabilir.

Renevwable and Sustainable Energy Reviews dergisinde yayınlanan çalışmaya göre  izorik dondurma adı verilen teknik  gıdaları su gibi bir sıvıyla dolu sert plastik veya metalden yapılmış kapalı, sert bir kapta saklanıyor. Yenilikçi yöntem ile dondurulacak yiyecekler katı buza dönüştürülmüyor, sadece yüzde 10’u donuyor ve kabın içindeki basınç buzun sürekli olarak genişlemesini engelliyor.

ÖNGÖRÜLEMEYEN DÜNYA

Antroposen etkiler nedeniyle gezegende hiçbir şey öngörülemiyor.

KÜÇÜK ÇİFTLİKLERİN YARISI YOK OLACAK

Kırsal kalkınmanın temeline oturtulan küçük aile çiftliklerinin geleceği teknoloji ve yapısal düzenlemelere bağlı. Tarım teknolojileri büyük ölçekli çiftliklerde aile çiftliklerine oranla daha yüksek oranda kullanılıyor. İklim sorunları, girdi maliyetleri, arazi küçüklüğü, kırdan kente göç gibi nedenlerden ötürü aile çiftçiliği yapmak imkânsızlaşıyor. Katma değerli ürün üretemeyen küçük çiftliklerin gelir düzeyi asgari ücrete paralel. Kırsal alandaki sosyal olanakların eksikliği, çiftçiliğin fiziksel zorlukları benzer gelir getiren diğer işlere karşı aile çiftçiliği kan kaybediyor.

Zia Mehrabi’nin Nature Sustainability’de yayınlanan raporuna göre önümüzdeki 50 yılda çiftlik sayısı yarıya düşecek, arazi genişliği büyüyecek. Çiftlik sayısı 616 milyondan 272 milyona düşecek. Biyoçeşitliliğin azalmasına neden olacağı düşünülen süreç, bir taraftan kaynakların daha etkin kullanımı, teknoloji entegrasyonunu sağlayabilir. Büyük arazilerde teknolojiyle mukavemeti yüksek konvansiyonel tarım yapmak, geride daha büyük araziler bırakabilir bu da öngörülenin aksine daha zengin biyoçeşitlilik yaratılabilir, gezegeni iyileştirebilir.

BREZİLYA BİYOGÜBREYLE 10 MİLYAR DOLAR TASARRUF ETTİ

Brezilya 36 milyon tün ürettiği soya fasulyelerini toprak mikroplarıyla aşılayarak gübre maliyetlerinde milyarlarca dolar tasarruf ve milyonlarca ton karbon salınımını önledi. Frontiers in Microbiology’da yayınlanan bir makaleye göre soya fasulyesi tarlalarında kullanılan sentetik gübrenin biyogübreyle değiştirilmesi ile yıllık 430 milyon tona eşdeğer sera gazı emisyonu azaltıldı.

Biyogübrelerin içindeki canlı diazotrofik bakteriler topraktaki nitrojeni bir enzim kullanarak bitkiler tarafından doğrudan emilebilen amonyağa dönüştürüyor. Bir hektarın kimyasal gübre maliyeti 190 dolarken biyogübre maliyeti sadece 10 dolar. Brezilya sentetik gübreden biyogübreye geçerek yaklaşık 10 milyar dolar tasarruf sağladı.

MANTARLA TOPRAĞI ONARMAK

Microbiome Support şirketi bitkilerin kullanması için toprakta doğal olarak bulunan fosforu parçalamak için mantarları kullanmaya yönelik yeni bir araştırmayı finanse ediyor. Benzer çalışmalar tarımın en büyüğü buğday, arpa, pirinç gibi temel tarım ürünlerinde de biyogübre kullanımını teşvik ediyor.

Bilimsel çalışmalar, araştırmalar, toplumsal farkındalık ve beslenme kültüründe köklü paradigma değişimleri her biri geleneksel tarımı restore ederek, gezegeni ve türümüzü kurtarmak için.