Tarımda standart veri oluşturmak hiç kolay değil. Yıldan yıla, bölgeden bölgeye hatta tarladan tarlaya değişebiliyor. Toprak bakım ürünlerinin kullanımı, gübre miktarı ve kullanım şekli,  toprağın yapısı, yağmur zamanı, tohum seçimi verimi etkileyecek onlarca unsur var.

Hal böyle olunca buğday ve diğer ürün fiyatları sürekli tartışma konusu. Bizler çeşitli yasal kurumlardan, çeşitli bölgelerden çiftçiden gelen fiyatları temel alıp çeşitli analizler yapıyoruz. “Buğday eken çiftçi, çay üreten köylü” başlıklı yazımda buğday fiyatları yanında temelde çay çiftçisinin çok fazla sesini dile getiremediğinden bahsederken, daha çok buğdayın fiyatları dikkat çekti.

Yorumlar Türk tarımının veri yetersizliği ve dağınıklığından kaynaklı ortalamalara dikkat çekiyor, herkes kendince haklı. Buğday fiyatının bugün iyi görünmesi yarın iyi olacağı anlamına gelmiyor. Açıklanan fiyatlar bir taraftan enflasyon etkisiyle değer kaybederken, diğer taraftan dünya piyasalarından da oldukça etkileniyor. 

TÜRKİYE MALİYET ORTALAMASI OLUR MU?

Türkiye’nin 7 bölgesinde buğday üretiliyor. Her bölgenin farklı maliyetleri üzerine kurumlar da farklı maliyetler çıkarabiliyor. Yazıda geçen rakamlar Frankfurt School of Management’ın “Türkiye Tarımsal Görünüm Saha Araştırması” yapan ekibinden alınmıştır. 

Rakamlar tarla fiyatıdır. Türkiye kuru buğday ortalaması 210 kg’dan hesaplanmıştır. Sulu ortalaması 490 kg olarak alınmıştır. Türkiye’de buğdayın ortalama % 25’i sulu, + 75’i kuru tarım ile üretilmekte.

Ortalama hesaplanan fiyat maalesef birçok çiftçi için doğru bir fiyat aralığı oluşturmuyor. Toprağın yapısı, gübre miktarı, diğer bakım faaliyetleri hiç kuşkusuz verimi etkiliyor. Verim elbette her çiftçiye göre değişmekte. İlgili fiyatlar, banka kredisi kullanmadan ve tarlaya kira ödemeden tamamen kendi kaynakları ile yapılan üretimin tarla içi buğday maliyetidir. Fiyatlar günden güne bile değişebilmekte. 

Doç. Dr. Hasan Ekiz Hocam İç Anadolu’da tarım yapıyor, ondan aldığım veriler kısmen benzer. Suluda 600 kg ortalaması 5 lira, 500 kg ortalaması 6.4 kuruş. Kuruda 300 kg maliyeti 3 lira olarak hesaplanıyor. Mardinli çiftçi Timur Ağaoğlu’ndan, Trakya’dan, Polatlı’dan aldığım rakamlar benzer. 

Verim artıkça girdi maliyetleri azalıyor. Kuruda girdiler çok fazla değişmiyor. Kuruda verim; nadas ekim nöbeti nedeniyle iki yılda bir verimin daha iyi olmasını sağlıyor.

Tarlası kira olan, tohum veya gübre için kredi kullananların maliyeti elbette farklı olacaktır. Diğer bir konu olan buğdayı TMO’ya verip vermemek te yorumlarda bahsedildiği üzere bazen tercih bazen de koşulların elverişli olmaması nedeniyle mümkün olamayabiliyor. Bu anlamda lisanslı depolarla ilgili çalışma koşulları mutlaka gözden geçirilmeli, kolaylaştırılmalı. 
TMO’ya verilmesi durumunda açıklanan fiyatlar; hem TMO’ya buğday akışı sağlamak hem de fiyatların yüksek algılanması için yapılan bir strateji gibi duruyor. 

ÇİFTÇİNİN GELİR STANDARDI VE GARANTİSİ YOK 

Ortalamaya göre ürüne fiyat belirlemek yerine, gelir garantili destekleri planlamak, üretimin geleceği için daha sağlıklı ve motive edici olacaktır. Şöyle düşünün siz bir şirkette çalışıyorsunuz. Şirketin az kazandığı aylarda maaşınız azalmaz. Siz her zaman aynı maaşı alırsınız oysa çiftçinin gelirlerinin standardı yok. Çiftçiden kaynaklanmayan maliyetler yüzünden çiftçiye bedel ödetmek doğru değil. İklim krizi kaynaklı problemler, girdi maliyetlerindeki düzensiz artış çiftçiden çok ülkenin topyekûn sorumluluğu, maliyetini çiftçiye ödetmek tarımın geleceğini baltalar.

KARADENİZ TAHIL KORİDORU AÇILMAZSA BUĞDAY FİYATI ARTAR

Açıklanan fiyatların geçerliliği, Rusya ve Ukrayna buğdayının Karadeniz tahıl koridoruyla ihraç edilebilmesine bağlı. Ukrayna Rusya buğdayı yoksa fiyatlar 8 lirayı da  geçecektir, o zaman açıklanan fiyatın hiçbir önemi kalmayacaktır. Zira şimdiden rekolte düşmeye başladı bile.

REKOLTEDE TEHLİKE SİNYALLERİ 

Buğday hasadı başladı, sertifikalı tohum ve gübre miktarındaki azalış ve bahar ayında yağan karlarla ilgili kar altında bekleyen verim tehlikesine dikkat çekmiştik. Ulusal Hububat Konseyi rekolteyi 20 milyon 500 bin ton olarak açıkladı. Nisan yağmurlarının azlığı nedeniyle tahminini güncelledi 20 milyon ton dedi. TÜİK’te 19 milyon 500 bin ton açıklamasını yaptı. Geçen yılın rekoltesi de hala belirsiz. Tüik’e göre 17,6 milyon ton, Amerika Tarım Bakanlığı’na göre 16 milyon ton. Üreticiler ise 15 milyonun altında diyor. Bu yıl da tarladan hiç içi açıcı haberler gelmiyor bu yılın rekoltesi de muhtemel 17 milyon tonu ancak görecek.

ÇİFTÇİYİ GÜÇLENDİRİN

Geçen yıl bu aylarda her ağızdan ekilmedik bir karış toprak kalmasın türünde açıklamalar geliyordu. Arka planında konu hakkında hiçbir çalışma yapılmadı. Tek umudumuz bu yıl yağan yağışlara kalmıştı, o da takip eden kuraklarla önemini yitirdi. Bu anlamda tarımla ilgili kısa vadeli popülist çözümler yerine uzun vadeli çiftçiyi güçlendirecek, toprağa bağlayacak çözümler üretmek lazım, neden yapmıyoruz. Su bitti bitecek, çiftçi göçtü göçecek hala ortada gerçek bir çözüm yok. 

BİZ NEDEN 25 MİLYON BUĞDAY ÜRETİM HEDEFİ KOYMUYORUZ

Rusya 10 yılda buğday üretimini 80 milyonun üzerine çıkardı. Biz neden 25 milyon buğday hedefi koyup plan yapmıyoruz. Rusya’nın elinin bu kadar sağlam olmasının nedeni üretim gücü. Rusya buğdaydaki gücünü; üretici ile yaptığı işbirliği ve gelir garantili çalışmalarıyla başardı. Çiftçiyi karşısına değil yanına aldı. Şimdi son 10 yılda tarıma yaptığı yatırımların karşılığını alıyor.