Tarımsal üretim yalnızca gıda güvenliği açısından değil, aynı zamanda ülke ekonomisinin dengesi bakımından da kritik öneme sahip. Ancak üretim yapabilmek için gereken finansman yükü, çiftçilerin omuzlarındaki en ağır sorumluluklardan biri olmaya devam ediyor. Son yıllarda artan tarımsal girdi fiyatları, faiz oranları ve enflasyon baskısı, çiftçinin borçlanma eğilimini de hızla artırıyor.

2024-2025 Tarımsal Borç Tablosu

Haziran 2025 itibarıyla çiftçilerin bankalara, finans kurumlarına ve piyasaya olan toplam borç yükü 1,39 trilyon TL’ye ulaştı.

Bankalara olan borçlar:

  • Nakdi borçlar: 1,185 trilyon TL
  • Gayri nakdi borçlar: 50,2 milyar TL
  • Toplam: 1,135 trilyon TL
  • Takipteki borçlar: 7,7 milyar TL

Finans kurumlarına olan borçlar: ~ 75 milyar TL

Piyasaya olan (bayilere, ayni borçlar vb.) borçlar: ~ 182 milyar TL

Böylece toplam tarımsal borç 1,391 trilyon TL seviyesine çıktı.

Bundan bir yıl önce, yani Haziran 2024’te bu rakam 930 milyar TL idi. Yıllık bazda tarımsal borç artışı %49,63 oldu.

Takipteki Borçlarda Çarpıcı Artış

Bankalara olan takipteki borçlar da çarpıcı bir artış gösterdi. 2024 Haziran ayında 2,6 milyar TL seviyesinde olan takipteki borç, bir yıl içinde 7,7 milyar TL’ye çıktı. Yani takipteki borçlar %192,4 oranında arttı; neredeyse üç katına ulaştı. Bu durum, çiftçinin borç ödeme kapasitesinde ciddi sorunlar olduğunun en somut göstergesi.

Kredi Yapısı: Kısa Vadeli Düşüş, Uzun Vadeli Yatırımların Çıkmazı

Analizler gösteriyor ki kısa vadeli işletme kredilerinin (girdi temini için kullanılan) payı son yıllarda tedrici olarak azalıyor. Buna karşılık uzun vadeli yatırım kredilerinde, özellikle makine ve ekipman finansmanında artış var. Ancak bu artış, beklenildiği gibi Sabit Sermaye Oluşumu ya da Net Sermaye Birikimi olarak geri dönmüyor. Yani borçlanma üretimde verimlilik artışına ya da kalıcı sermaye değerine dönüşemiyor.

Tarımsal Üretim Değeri (TÜD) Olmadan Sağlıklı Analiz Zor

Borçluluğun sağlıklı bir şekilde okunabilmesi için Tarımsal Üretim Değeri (TÜD) verisinin bilinmesi gerekiyor. Ancak TÜİK, 2021 yılından bu yana TÜD verisini paylaşmıyor. 2021’de yayımlanan veride de hayvansal üretim kategorisi eksikti.

Bugün elimizde yalnızca Tarımsal Katma Değer veya Tarımsal GSYİH verisi bulunuyor. Ancak bu veri tek başına yeterli değil. Çünkü doğru kredi analizi için üretim değerini bilmek şart. Eğer Tarımsal Katma Değer biliniyorsa TÜD de hesaplanabilir olmalı; fakat kamuya açıklanmadığı için analizler eksik kalıyor.

Bu nedenle tarımsal finansmanla ilgili yapılan değerlendirmeler, sağlam temele oturmakta zorlanıyor. Veriye erişim eksikliği, çiftçinin finansal yol haritasının da karanlıkta kalmasına yol açıyor.

Kritik Soru: Çiftçi Önünü Nasıl Görecek?

Son bir yılda toplam borçların %50 artması ve takipteki borçların üç katına çıkması, çiftçilerin önünü görmesini daha da güçleştiriyor. Çiftçi, bu koşullarda şu sorulara yanıt arıyor:

  • Borçların sürdürülebilir şekilde yönetimi nasıl olacak?
  • Takipteki borçların bu kadar artmasının temel nedeni nedir?
  • Çiftçi finansal danışmanlığı kimden alacak, bu rehberliği kim üstlenecek?

Sonuç

Borçlanmak tarımın doğasında var; ancak yönetilmediğinde çiftçiyi tarladan ve ahırdan koparacak bir yük haline gelebilir. Bugün en kritik mesele, borcun varlığından ziyade nasıl yönetileceği. Çiftçi finansmana erişirken, üretim değerine dayalı şeffaf ve sağlıklı bir analiz yapabilmeli.

Tarımsal borçlulukta artışın kaçınılmaz olduğu bir dönemde, asıl ihtiyaç duyulan şey, çiftçinin geleceğini görebileceği şeffaf veriler ve sürdürülebilir bir borç yönetim sistemidir. Aksi halde borç, üretimi desteklemek yerine üreticinin elini kolunu bağlayan bir yük olmaya devam edecek.