Domates ihracatına yasak getirildi, sektörün kanayan yarası. Fiyatlar arttı mı hemen ihracata yasak koyalım, endüstriyi terbiye edelim. Yatırımlar atıl kalacak, ihracatta iyi olduğumuz pazarlar kaybedilecek, domates işleme fabrikalarına teknoloji yatırımları yapıldı borçları ne olacak. Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından konulan yasağı Ticaret Bakanlığı kaldıracak, hadi hayırlısı.

Asbest yüklü deprem enkazları “atık yönetimi” biliminden ari en yakın çukura gömülüyor. Tarımsal sulama sistemine, içe suyuna, tarım topraklarına asbest çoktan bulaştı. Asbestli toprakta bitki bile yetişmiyor, olsa da insan ve hayvan sağlığını tehdit ediyor.

Tahıl Koridorunda Devam Kararı

Karadeniz Tahıl Koridoru’nun tarafları Cenevre’de bir araya geldi antlaşma 60 gün daha uzatıldı. Rusya ayak direse de ithalatçı ülkelerin lobileri şimdilik sürecin kazananı oldu. Antlaşma haberi Şikago borsasında buğday fiyatlarının anında bir miktar düşmesine neden oldu.

Hayvancılıkta Dönüşü Olmayan Nokta

Geçtiğimiz haftalarda kepenk kapatacağını ifade eden kasaplar kısmen de olsa kazandı et fiyatları bir ayda yüzde 30 arttı. Fiyat artışları kesimi hızlandırdı, diğer taraftan piyasada damızlık sığır bulmak oldukça zorlaştı. Domates benzeri süreç et de uzun yıllardır konuyu işin içinden çıkılamaz bir hale getirdi, piyasanın regüle edilmesi artık çok zor.

Tarımın Çetin Cevizlerine Beton

Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Sert Kabuklu Meyveler Uygulama ve Araştırma alanı yeni şehir merkezi olarak seçildi. Deprem konutları için temel atılmaya başlandı. Sütçü İmam Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Sütyemez ceviz konusunda çok değerli bir isim. Yerli cevizlerden geliştirdiği kuraklığa dayanıklı çeşitlerle tüm dünyanın takip ettiği bir bilim insanı. Bir taraftan canıyla bir taraftan ceviz fidanlarını kurtarmakla uğraşıyor.

Şubat ayı ihracat rakamları açıklandı. 11 ilin depremden kaynaklı ihracata etkisi 1,5 milyar dolarlık düşüş. 2022 yılında 11 il toplamda 20,5 milyar dolar ile ihracatın yüzde 9,05’ini gerçekleştirmişti. Kahramanmaraş tekstilde, Hatay gıdada önemli bir aktör. Gaziantep sanayisi görece depremden en az etkilenen illerden. Maraş ve Hatay ihracatın yüzde 2,2’sini gerçekleştiriyor. 11 ilin ihracatında tekstil yüzde 24, gıda yüzde 21 her ikisinin hammaddesi tarımsal ürünlerden karşılanmakta.

Destek Yoksa Göç Var

Deprem bölgesinde üretim iradesi hala yardıma muhtaç, çiftçilerin tarımla bağı zaten pamuk ipliğine bağlıydı. Destek yapılmazsa göç daha da hızlanacak. Et ve Süt Kurumu tüm sütleri alacak denilse de hala birçok köylü sütü dışarı sağıyor, gelen giden yok.

Mega Kuraklık Orta Asya’dan Sonra Anadolu’yu da Kurutuyor

Tüm bunlar yetmezmiş gibi mega kuraklık Orta Asya’dan sonra Anadolu’yu da vurdu. Binlerce yıl sonra gene aynı yerden yıkılıyoruz. 16 Türk devletinin her birini çöküş öyküsünde kuraklık, iç karmaşa, kavgalar ve yoksunluk yatıyor. Atalarımızı “ders çıkardık aynı hataları yapmıyoruz” türünden erdemli davranışlarla onurlandıracağımıza, “kol hep aynı yerden kırılırmış” diyoruz.  Avrupa Çevre ajansından Trine Christiansen, “Türkiye, tam gaz kontrolsüz büyüme stratejilerini düşünmeli, aksi takdirde topraklarının büyük bölümü yakında yaşam için elverişsiz olacak” diyor, tüyler ürpertici. Biz çölleşirken Çin yaşam için elverişsiz denilen vadilerde tarım yaparak hayatı kutsuyor.

Her Doğum, Her Öğün Suyumuzdan Çalıyor.

Yale Üniversitesi’nden Paul Hockenos’a göre “iklim pişerken Türkiye susuz bir gelecekle karşı karşıya.” Kuraklık haritası en az deprem haritası kadar endişe verici, gıda güvencesi bahar gelmeden riske girdi bile. BM İklim Değişikliği Paneli’ne göre Türkiye topraklarının yüzde 60’ı çölleşmeye yatkın, yarısında deprem riski var. Sürdürülebilirlik uzmanı Karim Elgendy ”Türkiye’nin odak noktası ekonomik büyüme ve nüfus artışı. Hedefler büyük ölçekli bina inşaatlarını teşvik ediyor. Uyum önlemleri, iklim risklerinin çok altında” diyor.

Keşke

“Deprem için neden önlem almadık” keşkelerinin yerini “kuraklık hayıflanmaları” almak üzere. Doğa Koruma Derneği bilimsel Danışmanı Dr. Erol Kesici, “Dünya Su Stresi Haritasına göre Türkiye 2040’ta su kıtlığı çekecek” diyor, sadece 15 yıl sonra su savaşları başlayacak. Türkiye içinde bulunduğu Akdeniz Havzası, antropojenik iklim değişikliğinin etkileri nedeniyle olağanüstü bir kuraklık durumu yaşamakta. Suyun yüzde 75’i tarımda kullanılıyor, kayıp oranı yüzde 50’den fazla, destekler acil sulama sistemlerine aktarılmalı.

Kuraklık Zararı

Kronik kuraklık nedeniyle, ekonomik faaliyetlerin yüzde 6’sını kapsayan tarımsal üretimde önümüzdeki 25 yılda önemli verim kayıpları beklenmekte. Avrupa Komisyonu Bilim Merkezi “Şubat 2023 Kuraklık” raporuna göre “Türkiye’de mahsul verimi tehdit altında, 2022’de olduğu gibi aşırı bir yaz yaşanabilir.” 2007 yılındaki kuraklık kaynaklı bitkisel üretimdeki düşüş yüzde 4,5 olurken arz kaybından ötürü fiyat artışı yüzde 6,5 düzeyindeydi. 2007’de kurulan Tarımsal Kuraklık Yönetim sistemi, “İzleme ve Erken Uyarı” için çeşitli girişimler başlatılmış olmasına rağmen sonuçlar iç açıcı değil.

Gecekondu Büyüme Stratejisi

Topraklarımızın yarısından çoğunda olağanüstü kuraklık yaşanıyor, Türkiye su sorununda en riskli ülkeler kategorisinde. Büyüme hedefi çeşitli riskler barındırıyor. Büyük büyük, havalı büyüme hedefleri koyuyoruz önünü ardını planlamadan. Sanayide, tarımda, çevrede altyapı çalışmaları yapmadan, suya dirençli bir model geliştirmeden “gecekondu büyüme stratejisi” belirliyoruz.  

Yeşil Rize Kuruyor

Tüsiad Tarım raporuna göre “en yüksek etki İstanbul, Bursa, Konya, Rize, Kayseri, Batı Karadeniz bölgesinde yaşanacak. İzmir, Trabzon, güney Doğu Anadolu bölgesinin bazı illeri görece daha az etkilenecek. 2030 -2039 yılları arası verim kayıpları yüzde 6-7 civarında iken 2040-2049 arasında yüzde 8-9 seviyesine ulaşacak. Önümüzdeki dönemi kapsayacak tarım politikaları sıcaklığın 2-3 derece artış senaryosuna göre yapılmalı. Söz konusu senaryoya iklim değişikliği kaynaklı fiyat artışları bazı ürün gruplarında yüzde 84’ü bulacağı öngörülmekte.”

İklim stresi olmayan zamanlarda bile kırdaki gelir azaltıcı sorunlar iklim felaketinden sonra kırsalın ciddi bir yoksulluk ve yoksunlukla baş başa kalacağını göstermekte. İstanbul Politikalar Merkezi’nden Barış Karapınar’a göre 2100 yılında sıcaklık 1950 yılına göre 7 derece daha yüksek olacak. Kötü senaryoya göre Akdeniz’in bazı bölümlerinde yaşam son bulacak.

Un Fabrikaları Fırınlar Yıkıldı

Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu (TUSAF) Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Tezcan ve sanayiciler deprem bölgesini ziyaret etti. Tezcan; Çukurova ve Güneydoğu Un Sanayicileri Derneklerine üye 75 sanayicimizin; 7 adet yıkılmış, 5 adet ağır hasarlı un fabrikası var” dedi. TUSAF üyelerinden Erhan Özmen, “böyle ağır bir tablo beklemiyorduk, fabrikaların hızlı tasfiye edilmesi lazım. Ancak fiziki altyapı şu an buna imkân tanımıyor, devlet desteği gerekiyor. İşletmelerin piyasadan alacakları var, muhatapların bir kısmı vefat etmiş, tüm fırınlar çökmüş” diyerek hasarın büyüklüğüne dikkat çekiyor.

Tarım Özeti Korkutuyor

Son günlerin tarım özeti endişe, korku, keşke yüklü. Kuraklığı, depremi, enkazı hiç birini yönetemedik Orta Asya’dan sonra Anadolu’dan da göçeceğiz gidecek yer var mı? Doğru stratejiyle, planla, önlemle, işbirliğiyle çözebileceğimiz depremi, kuraklığı, fiyatı, enflasyonu hala çözememişsek. Anadolu’yu kurutmuş, güvensiz, geleceksiz bir çöle dönüştürmüşsek, “atalarımızın kemikleri sızım sızım sızlıyor” bilesiniz.