Sürdürülebilir tarımın geleceği, kamu kurum ve kuruluşlarının işbirliği ve koordinasyonuna bağlıdır.

Sürdürülebilir tarım, ülkemizin geleceği için hayati bir öneme sahiptir.

Bu alanda başarı elde etmek için Tarım ve Orman Bakanlığı’nın çabası tek başına yeterli değildir.

Tarımsal üretimden tüketime kadar olan süreçte, eğitimden sanayiye, ticaretten yapılaşmaya, çevreden lojistiğe, istihdamdan pazarlamaya, tüketiciye kadar birçok konuda görevli olan tüm kamu kurum ve kuruluşlarının da ortak bir vizyon ve misyon ile hareket etmesi gerekmektedir.

Bu kurum ve kuruluşlar arasında işbirliği ve koordinasyon sağlanmalı, ortak hedefler belirlenmeli, sorumluluklar paylaşılmalı ve alınan kararlar uygulanmalıdır.

Ayrıca, sürdürülebilir tarımın toplumsal faydaları anlatılmalı, tüketiciler bilinçlendirilmeli ve talep artırılmalıdır.

Sürdürülebilir tarım, toprak, su, çevre, doğal kaynaklarımızı ve biyolojik çeşitliliğimizi koruyarak tarımsal üretimi artırmayı ve gıda arzı güvenliğini sağlamayı amaçlayan bir yaklaşımdır.

Bu yaklaşımın hayata geçirilmesi için hem mevcut hem de gelecek nesil çiftçilerimize eğitim verilmelidir. Eğitim programında üretim teknikleri, hasat yöntemleri, gıda güvenliği standartları, depolama koşulları, paketleme işlemleri, pazarlama stratejileri, tarımsal örgütlenme modelleri, teşvik ve destekleme sistemleri gibi konular ele alınmalıdır.

Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın 2017 yılında açıkladığı Milli Tarım Projesi bu konuda atılmış önemli bir adımdır.

Bu proje kapsamında sürdürülebilir tarımın geliştirilmesi için gerekli politikalar belirlenmiş ve uygulamaya konulmuştur. Ancak bu projenin başarıya ulaşması için sadece Tarım ve Orman Bakanlığı’nın değil diğer ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının da aktif rol alması şarttır.

TARIMDA BAŞARISIZLIK SADECE TARIM VE ORMAN BAKNLIĞI’NA AİT DEĞİLDİR

Tarladan sofraya uzanan zincirdeki tüm paydaşların uyumlu, sorumlu, hatasız ve zamanında çalışması sürdürülebilirlik ve gıda arzı güvenliği için anahtardır. Bu başarıyı sadece Tarım ve Orman Bakanlığı’mızın sağlayabileceğini düşünmek yanlıştır.

Bakanlığımız ne kadar çabalarsa çabalasın, eğer yalnız kalıyorsa başarı şansı azalır.

Bu zincirde bakanlığımızın yanında diğer bakanlıklar, kurumlar, kuruluşlar, sivil toplum örgütleri, üniversiteler, yerel yönetimler, özel sektör temsilcileri gibi birçok aktör vardır ve hepsi de kendi görev ve sorumluluklarını yerine getirmelidir.

Tarım alanındaki başarımızın toplum tarafından görülmesi, ekonomik olarak hissedilmesi için zaman, eğitim, emek, gayret, istikrar, liyakat ve sabır şarttır. Çünkü tarımsal faaliyetlerin hepsi doğaya, mevsime ve takvime bağlıdır.

Tarımsal faaliyetlerde bir hata yaparsak, bunun bedelini yıllarca öderiz. Tarla bitkilerinde 2 yıl, meyvecilikte 8 yıl, hayvancılıkta 20 yıl kaybedebiliriz.

Bu çağda bu kadar zaman kaybına tahammülümüz yoktur.

Bu topraklarda on bin yıldır tarım yapılıyor olmasına rağmen hala bu kadar basit hatalar yapmamız da ayrıca düşündürücüdür.

Bu yazımızda tarımda başarının ancak bu zincirdeki tüm paydaşların rollerini hakkıyla yerine getirmesiyle mümkün olacağını vurguladık. Bundan sonraki yazılarımızda bu zincirdeki paydaşlara daha yakından bakacak, toplumumuzun bilmediği veya görmediği bu aktörleri tanıtmaya çalışacak ve farkındalığınızı artırmaya gayret edeceğiz.