TZOB verilerine göre, 1996 yılında 6 bin 790 hektar olan organik tarımsal üretim alanlarının, 2012 yılında geldiğinde 103,5 kat artışla 702 bin 909 hektara ulaştı.

Türkiye’de organik tarım alanlarının toplam işlenen tarım alanı ve uzun ömürlü bitkiler alanı içindeki payı, 2012 yılında yüzde 2,95 oldu. Başlangıçta 8 ürün çeşidi üretilirken, bugün bu rakam 200’ü aştı.

2004 yılında 10 olan organik hayvancılık yapan çiftçi sayısı, 2012 yılında 1587’ye çıktı. Organik arıcılıkta ise 2005 yılında 370 olan üretici sayısı 2012 yılında 750’ye ulaştı. Bu çiftçiler, 92 bin 142 adet kovandan 517 ton bal ürettildi.

Verilen destekler de üreticileri organik tarıma yönlendirdi, bu üretim dalının benimsenmesini ve organik tarımın gelişmesini sağladı. 2013 yılı için de organik meyve sebze üretimi yapan üreticilere dekar başına 70 lira, tarla bitkileri için dekar başına 10 lira, anaç sığır ve manda için hayvan başına 150 lira, buzağı için 50 lira, anaç koyun ve keçi için hayvan başına 10 lira, arılı kovan için kovan başına 5 lira, alabalık için kilogram başına 0,35 lira, çipura ve levrek için kilogram başına 0,45 lira ödeme yapılacağı kararlaştırıldı.

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) yaptığı açıklamada, organik tarımın son yıllarda çok hızlı bir şekilde geliştiğini bildirerek, “Dünyada, 1999-2011 yılları arasında organik pazar büyüklüğü dolar cinsinden yıllık ortalama yüzde 12,58 büyüdü. Dünyada, 1999 yılında 15,2 milyar dolar olan organik pazar büyüklüğü, 2011 yılına kadar 4 katından fazla artarak 62,9 milyar dolara çıktı” dedi.

Organik Tarım Araştırma Enstitüsü ile Uluslararası Organik Tarım Hareketleri Federasyonu (IFOAM) verilerine göre, 162 ülkede Türkiye’nin yarısı kadar bir alanda 1,8 milyon üreticinin organik tarım yaptığını, 37,2 milyon hektar olan organik tarımsal üretim alanlarına, arılık için sertifikalandırılan alanlar, doğadan toplama yapılan tarım dışı 32,5 milyon hektarlık organik alan da dahil edildiğinde, organik tarım alanları toplam 69,7 milyon hektara ulaştığını belirtti.

TZOB yaptığı açıklamada, dünyada, 1999 yılında 15,2 milyar dolar olan organik pazar büyüklüğünün, 2011 yılına kadar 4 katından fazla artarak 2011 yılında 62,9 milyar dolara çıktığını, bu pazarın 29 milyar dolarının ABD, 9,2 milyar dolarının Almanya, 5,2 milyar dolarının da Fransa’ya ait durumda olduğunu belirtti.

Konvansiyonel üretimde kimyasal mücadele yapılmasının, kimyevi gübrelerin bilinçsiz ve aşırı kullanılması sonucunda ekolojik dengede bozulmalar meydana geldiğini, çevre ve insan sağlığı üzerinde olumsuz etkiler ortaya çıkmaya başladığını vurgulanan açıklamada, şunlar kaydedildi:

“Konvansiyonel üretimde yaşanan bu gibi sorunlar nedeniyle özellikle gelir ve eğitim seviyesi yüksek olan gelişmiş ülkelerin, çevre, bitki, hayvan ve insan sağlığına zarar vermeyen bir üretim modeli arayışı neticesinde kimyasal maddelerin kullanılmadığı, kontrollü bir üretimi öngören organik tarımsal üretim faaliyeti ortaya çıktı. Bu üretim sisteminde her aşama kontrol altındadır. Elde edilen ürün de sertifikalandırılıyor.