Cumhurbaşkanı eşi Emine Erdoğan’ın öncülüğünde “Türk Mutfağı Haftası” tüm yurtta milli bayram coşkusuyla kutlanıyor. Amaç ulvi, sonuçlar hayırlara vesile olur inşallah. Bu kapsamda Safranbolu’da düzenlenen etkinliklere katıldım. Hayli bilgi ve ilgi dolu etkinlikten kenevir ve safran hakkında yeni gerçekler ve heveslerle döndüm.

Baharat yollarıyla şekillenen dünya ticaret hayatı baharatların başlattığı savaşlar, kurduğu imparatorluklar ve yıktığı uygarlıklarla hala dünyaya ilham veriyor. İngiliz, Fransız, Portekiz filoları zengin baharat ganimetleri için birbiriyle savaştı. Meksika ABD arasında yapılan El Paso tuz savaşları benzer pek çok savaşın sebebi, ganimeti ve güç yollarının mimari baharatlar bitkiler.

TİCARETİN BAHARATI

Hollanda ve Portekiz arasındaki savaşın kaynağı zengin Hindistan baharatlarına sahip olmaktı. Dünyanın en yaygın kokusu kahve, petrolden sonra ticaretin gözdesi yapmak tamamen plan ve kararlılık işi. Memleketin her köşesi Cennet, her karışı bereketli demekle olmuyor. Dünyanın en pahalı baharatı safran yıllar süren ilgisizlikten bitme noktasına gelmişken Karabük İl Tarım Müdürlüğü tarafından yapılan projeler umut içeriyor.  

Sağlıkta, sanayide tekstilde pek çok endüstride kullanılabilen baharatların binlerce çeşidi var. En değerlisi çiğdem çiçeğinden elde edilen safran. Anadolu’da bir Hitit geleneği olan Çiğdem çiçeği festivali antik zamanlarda yazı haber verir, zenginlik getirirmiş. Kokusu, tadı ve rengi her bir özelliği gıda ve İlaç endüstrisinde geniş bir kullanım alanına sahip.

DÜNYANIN EN DEĞERLİSİ SAFRAN

Anadolu’yu koklamak, Anadolu’yu tatmak tarım ve gıdanın geleceğinde neler yapabileceğimizin ilk aşaması. Karabük Üniversitesi Koordinasyonu ve ildeki tüm kamu kurumlarının desteği ve katılımıyla yapılan Türk Mutfağı Haftası etkinliklerinde tarım ön plandaydı. Etkinliklerin Koordinatörü Öğretim Görevlisi Tolgahan Tabak tüm paydaşları aynı masada, aynı heyecanla toplamayı başarmış idealist bir hoca.  Karabük Valiliği İl Tarım Müdürlüğü ve paydaşları tarafından yürütülen safran projesi agro turizm faaliyetleriyle bölge kalkınmasına katkı sunmak amacıyla bölge tarımının umudu. İlçede her yerde safran ile yapılan yemekler, hikâyeler, kültür turizme de kırsal kalkınmaya da can veriyor.

Küresel safran pazarı 589 milyon dolar, yüzde 58’i yiyecek içecekte kalanı tıp ve kozmetikte kullanılıyor. Antioksidan açısından zengin olan safran aynı zamanda pek çok ilacın hammaddesi. Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de tat, koku, renk açısından standart oluşturmak oldukça güç. Toplumdaki sağlık bilinci sayesinde son yıllarda ABD’nin safran talebi oldukça artıyor. ABD İran arasındaki ticaret anlaşmazlıkları nedeniyle ABD’li çiftçiler safran üretimine başladı.

Dünya pazarının yüzde 60’ını Grade 1 olarak tanımlanan birinci sınıf safran oluşturuyor. Negin ve Sargol çeşidinin özellikleri; mükemmel renk ve tat verme güçleri. Kozmetikteki kullanım alanının yükselmesi, birinci sınıf safrana olan talebin her geçen gün artmasını sağlıyor. İran’da binlerce çeşitten oluşan bir safran soğanı gen bankası bulunuyor. Avrupa pazarında crocin gibi biyoaktif bileşikleri içeren safran tabletlerine ilgi giderek artıyor. Sağlık ve kozmetik kaynaklı talepler safran pazarının her yıl ortalama yüzde 7 büyümesini sağlıyor. Gelecek 10 yıl içinde büyüme oranının daha da yükseleceği öngörülmekte.

SAFRAN İÇİN ROBOT

Innovation Matters safranın geleceğine o kadar inanıyor ki emek yoğun safran yetiştiriciliği için robot geliştirdi. Oscar adlı robot çiçekleri topluyor, safran fonksiyonel içecek pazarının gözdesi olma yolunda emin adımlarla çiçek açıyor. İspanyol biyoteknoloji şirketi Natac, kilo vermede etkili ileçlar geliştiriyor. Onlara göre safran pazarı önümüzdeki üç yıl içinde 8 kat artış olacak. Dünya safran pazarına Esfedan, Safran Küresel şirketleri hâkim.

Türkiye’de 2 tondan fazla safran kullanılıyor bir bölümü kaçak yollarla Türkiye’ye giriyor. Yurt içinde sadece 150 kg üretiliyor. En büyük üretici İsmail Yılmaz haliyle pazarı da fiyatı da o belirliyor. 1 kg safranın maliyeti yaklaşık 30 bin TL, çiftçinin satış fiyatı ortalama 50 bin lira olmasına rağmen perakende fiyatı 120 bin liraya kadar yükseliyor. Dünya piyasalarında fiyat  50 bin lira düzeyinde olunca yerli safran çoğu zaman pahalıya gelebiliyor. Üretmektense ithal etmek daha avantajlı olabiliyor. Tüm bunlara rağmen Türkiye’deki anavatanı Safranbolu olan Türk safranının özelliği hiçbir yerde yok.

LAVANTA KOKULU SAFRAN BAHÇESİ

Safran yetiştiriciliği oldukça zahmetli, Karabük İl Tarım ve Orman Müdürü Çetin Ayvalık’a göre son yıllardaki başka bir sorun “safrana ilgi artması nedeniyle safran soğanı satışının artması, safran miktarının azalması.” Coğrafi işareti alınan Safranbolu safranının üretimini artırmak, standardını düzenlemek amacıyla Batı Karadeniz Kalkınma Ajansı SOGEP Desteği ile hayata geçirilen “Lavanta kokulu safran bahçesi projesi “ kırsal kalkınmanın motivasyonu olmuş durumda.

Safranbolu TSO bünyesinde SAFRANOVA ismiyle bir de şirket kurmuşlar. Agroturizm de yapmak amacıyla planlanan 55 dekarlık alanda orman manzarası, kuş sesleri, lavanta bahçeleriyle birlikte eşsiz güzellikte. Safranbolu Kaymakamı Arda Yazıcı, Belediye Başkanı Elif Köse ve ilin diğer mülki amirleri ortak noktaları tarım ile kırsal kalkınma.

MÜCİZEVİ KENEVİR

Gezegene dost biyoteknolojinin ilgisini çeken başka bir bitki de kenevir. Kenevir Yetiştiriciliği ve Kontrolü Yönetmeliğine göre 19 ilde belirli miktarda üretilmesine izin veriliyor. Çeşitli sebeplerden kontrolü oldukça zor ve cezalar çok yüksek. Kenevir pazarı 52 milyar doları yakalamak üzere. 2027 yılında pazarın 92 milyar ABD doları olması öngörülüyor. Dünya gözünü bu pazara dikmişken Türkiye gene bürokrasiye takılıyor.

Tüm dünya son günlerde kenevir bitkisinin iklim değişikliğine çözüm olabileceğini tartışıyor. Kenevir üretimi ve maddelerinin kullanımı pek çok ülkede yasak. Malta geçtiğimiz yıllarda hammaddesi kenevir olan bazı ürünlerin kullanımını serbest bıraktı.

Kenevir bitkisi inşaat sanayii, tıp, kozmetik, kağıt, endüstrisi gibi pek çok alanda kullanılıyor. 25.000’e yakın kullanım alanı var. Uzmanlara göre kenevirin yasallaştırılması pazardaki illegalliği ortadan kaldırabilir, kara parayı sisteme dahil edebilir.

KENEVİR GEZEGENİ KURTARABİLİR

Tüm bunlar dışında kenevir gezegeni kurtarabilir desem. Tekstil, beton, otomotiv onlarca endüstride kullanım alanı olan mucizevi bir bitki. Hatta Kuran’da bile geçiyor. Üstelik hızlıca büyürken zararlıları uzaklaştırıyor, süper bir karbon emici, toprağı, gezegeni onarıcı bir bitki. Petrol ve petrokimyanın kullanıldığı her alanda alternatif bir ürün.

İŞ DÜNYASINDAN KENEVİRE ÖZGÜRLÜK TALEBİ

İyi bir yalıtım malzemesi olan kenevir Osmanlı’nın denizlerdeki başarısının da kaynağı. LCW’nin ortaklarından Safranbolulu iş insanı Şefik Dizdar kendilerinin de bir dönem üreticiliğini yaptıkları kenevir hakkında önemli açıklamalarda bulunarak “kenevirle ilgili bir an önce düzenleme yapılması gerektiğine” dikkat çekti. Osmanlı İmparatorluğu’nun  en önemli Kaptan –ı Deryası Barbaros Hayrettin Paşa’nın 16. Yüzyılda Akdeniz’i bir iç deniz haline getirmesinin ardında kenevir ile yapılan güçlü kumaşlarla imal edilen yelkenler var.

ENDÜSTRİYEL KENEVİR ZARARLI DEĞİL

Sümer tabletlerinde buğday, keten, arpa ve kenevir bitkisinden bahsedilir. ABD 1937’de Marihuana Vergi Yasası uyarınca yasakladığı kenevir üretimini 2018 Çiftlik Yasası ile yasallaştırdı. Aragon Senatörü Mitch McConnell’in senatoya sunduğu yasa teklifi 11 Aralık 2018’de kabul edildi. Çiftçiler endüstriyel ölçekte kenevir yetiştirebiliyorlar. Amaç gezegene dost bitki türleriyle iklim değişikliği ile mücadele etmek. Kenevirden yapılan kumaşlar antibakteriyel, DNA’ları nano teknolojiyle yarışacak yapılarla dolu. Prof. Dr. Selim Aytaç’a göre endüstriyel kenevir esrar içermiyor.

KARBON EMİCİ KENEVİR

Karbon emici kenevir gerçekten de gezegeni kurtarabilir ve Abdurrahman Dilipak’ın söylediği gibi yoksulluğu giderebilir mi? Bazı araştırmacılara göre kenevir insanlığın geleceği, bazılarına göreyse kenevir övücü açıklamaların arkasında kenevir lobicilerinin iletişim stratejisi var. Zengin selülöz içermesi ve  biyoyakıt kaynağı olarak yenilenebilir enerji kaynaklarını tamamlayabilir. Bazı uzmanlara göreyse söğüt ağacı ondan daha sürdürülebilir, daha dost.

KENEVİRDEN KOT

Avustralya merkezli Zeoform ve İtalya’daki Kanesis şirketleri kenevirden biyoplastik üretiyor. BMV kapı panellerinde kenevir kullanıyor. Dünyada en çok giyilen kotlar Amerika’da ilk olarak dayanıklı kenevir liflerinden askerler için üretildi. Bath Üniversitesi inşaat mühendisliği bölümü Profesörlerinden Pete Walker’e göre “kenevir yenilenebilir / bir kaynak, dört ayda yetiştirdiğin kenevirle binlerce ton karbon saklayabiliyorsun, gerçek bir oksijen deposu.

Nefes alan yapısı bir binanın sıcaklığını düzenleyerek enerji tasarrufu  sağlayabilir.” New York araştırma Merkezi Hudson Carbon’a göreyse “bir dönüm kenevir bitkisi yılda üç ton karbon tutabilir” ayrıca havadaki toksinleri içine çekip doğayı temizliyor.  Stockholm Çevre Enstitüsü’ne göre en yakın rakibi pamuğa göre büyüme mevsiminde yüzde 50 daha az suya ihtiyaç duyuyor.”

CUMHURBAŞKANINA RAĞMEN KENEVİR ÜRETİMİ  AZALIYOR

Geçtiğimiz yıllarda “bize dost görünen düşmanlar ülkemden kenevir üretimini aldı, ithal ediyoruz. Bu işi birinin başlatması lazım” diyerek kenevir üretiminin önünü açan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a rağmen kenevir üretiminde sorunlar bitmiyor, üretim hala yok denecek kadar az.  Kenevirin üretim üssü Kastamonu’daki Seka kağıt fabrikasının yok pahasına satılması hafızalarımızdan çıkmazken aynı dönemde üretimin binlerce kat düşmesi de manidar. 1949 yılında TMO’nun çuval ihtiyacını karşılamak üzere açılan Kendir Sanayii Müessesesi ’de 1953 yılında Hindistan’dan daha ucuza kendir ithalatı yapma bahanesiyle tarihe gömüldü.

Endüstriyel kenevir projeleri olumsuz sonuçlanıyor. Onlardan biri de Şefik Dizdar’ın projesi. Başarılı iş insanı Safranbolu için önemli bir tarımsal faaliyet olarak düşündüğü kenevirle ilgili sorunların giderilmesi gerektiğini ifade ediyor. İş dünyası kenevire özgürlük ve ilgi bekliyor.

Daha önce de İzmirli üretici Ulaş Oğrak tüm uğraşlarına rağmen çeşitli sorunlarla mücadele edemeyip ABD’den gelen teklifle üretimden vazgeçmek zorunda kalmıştı. Uzmanlara göre en büyük problem üretim alanının korunamaması yoksa çalınıyor ve üretici yasal sorunlarla uğraşmak zorunda kalıyor. Çözüm geniş üretim alanları ve kamu ile güvenlik konusunda daha sürdürülebilir iş birliktelikleri.

Tohumlar kara borsada, 19 Mayıs Üniversitesi içerisinde yer alan Kenevir Araştırmaları Merkezi’nde yerli çeşitler geliştirilmesine rağmen bilinmeyen bir el sanki kenevir üretimini zorlaştırıyor. İzinler, tarlanın çevresine yapılması gereken çit, kamera sistemi astarı yüzünden pahalıya gelen projeler. Yasaya göre aslında ekim alanları bölgeden sorumlu kolluk kuvvetleri tarafından gece yapılacak çeşitli kontrollerle korunmasını içerse de maalesef başarılı olunamıyor.

KENEVİRE YARDIM

Kenevirin büyüme ve gezegeni kurtarma stratejisi için Adalet, Tarım ve Orman, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı gibi tüm bakanlıkların ilgi ve desteğine ihtiyacı var.

ABD üretimini çoktan artırdı, İsrail kafaya koydu AR- Ge için Sağlık Bakanlığı ile ortak çalışmalar yürütüyor. Medikal kullanım için ürünler geliştiriyor, dünya lideri olmak üzere. Hollanda, Fransa tüm endüstrilere kenevirin mucizevi özelliklerini tanıtıp ortak projeler geliştiriyor. Çin pazarın yüzde 25’ini üreterek hala lider, Kuzey Kore ve Hollanda ilk üçte fiyatı belirliyor. Fransa kenevir tohumunun yüzde 90’ını üreterek tüm pazarı kontrol ediyor.

Türk Mutfağı Haftasında tarım olmadan gastronomi olamayacağını, tarım için de kırsal kalkınmaya, akla, bilime, katma değerli ürüne ihtiyaç olduğunu gördüm.

Safran ve kenevir gibi katma değerliler gezegeni kurtarırken yoksulluğu giderebilir. Gelin iş insanlarına, uzmanlara, Safranbolu’ya kulak verelim.