Değerli okurlarım.

Gecenin geç saatlerine kadar telefonumuz susmuyor. Çiftçilerimizin, hayvancılarımızın, köylülerimizin paralarını, haklarını yiyen veya çarçur edenlere karşı verdiğimiz mücadele, yapmış olduğumuz programların kimsesizlerin kimsesi olması, bizlere ayrı bir sorumluluk yüklüyor.

Çiftçilerimizin sırtından geçinen bu asalaklarla mücadele etmek, benim çiftçiye verdiğim namus ve şeref sözüdür. Bu nedenlerden dolayı herkes bana çok kolay ulaşabilmekte, dertlerini anlatabilmektedir.

Yazık benim Çiftçime

Yazık benim Köylüme

Yazık benim Hayvancıma

YAZIKLAR OLSUN BU İNSANLARI SÖMÜRENLERE,

YAZIKLAR OLSUN BU ZULMÜ YAPANLARA,

YAZIKLAR OLSUN BU YAŞANANLARA GÖZ YUMANLARA

Kanal 42 ekranlarında yayınlanan Tarım Masasına bağlanan bir hayvancımız, öyle şeyler anlattı ki konunun uzmanları bile şaşırdılar. 1941 yılında çıkarılan bir kanunla, çiftçilerin mallarını ve ekili tarlalarını korumak için kaymakamlık bünyesinde çiftçi malları koruma birimlerinin kurulması sağlanmış. Devlet tarafından her hangi bir kaynak verilmeyerek, çiftçilerin dekar başı, hayvancılarından da hayvanlarının sayısına göre para ödemeleri kararlaştırılmış.

Yani, her zaman olduğu gibi, söz konusu çiftçi ile ilgili bir oluşum olunca, kaynağı çiftçilerimiz, hayvancımızın olması kaçınılmaz bir yol. Yurdun büyük bir bölümünde bu uygulama olmasına rağmen, çiftçilerimiz ve hayvancılarımız bu durumdan memnun değiller, şikayetçiler. Kanunla kurulan bu Çiftçi malları koruma dairesi Kayseri'nin Develi ilçesinde de kurulmuş, kurulmuş ama bırakın çiftçi mallarını korumayı, çiftçiye ve özellikle hayvancılarımıza adeta zulüm yapmaya başlamışlar.

Esas gayesinin çiftçilerimizin mallarını korumak olmasına rağmen, sistem siyasi rant elde etmek için bekçi istihdamına dönmüş. İstihdam edilen bekçilerin maaşlarını ödemek içinde kanunsuz işler yapılmaya başlanmış.

Peki, neler yapılmış Develi'de. Anlatalım efendim. Bölgede 15 binden fazla küçükbaş hayvan varlığı var. Bu hayvanları meralarda ve hasat yapılan tarlalarda otlatan vatandaşlarımızdan, bunun karşılığında para istenmiş, vermeyenler darp edilmiş veya ellerinden hayvanları zorla gasp edilmiş. Bu bir iddia değil resimlerle belgeli. İcra ve haciz yolu ile değil resmen gasp edilmiş.

Uygulama öyle noktalara gelmiş ki; hayvancılarımıza açık senet imzalatmaya başlamışlar. İmzalamayanlara, çeşitli engelleme metotları ile hayvanlarını otlatmalarına izin vermemişler, dolayısı ile imzalamak zorunda kalmışlar. Senetlerde vade tarihi yok, ödenecek tutar bölümü boş yani ne yazarsan o. Bu süreçte para vermeyenlere “Burada hayvanları otlatamazsın, bu karavanı buradan kaldır" gibi yaptırımlar uygulayarak bunaltarak, Jandarma marifeti ile tutanak tutturuyorlar.

Bekçiler, gasp ettikleri hayvanları satıp, paraya çeviriyorlar. Gasp ettikleri ve sattıkları bu hayvanların parasını ne yaptınız? Ortada ne bir belge var, ne de bir evrak. Sat cebe at. Allah bereket versin. Develi'de Çiftçi malları koruma dairesinin hizmet binası da ne tesadüftür ki birkaç sefer yanmış, yani evraklar, kayıtlar yanmış, kül olmuş…

Önceki dönem başkanının 750 bin lira gibi bir zimmetten yargılandığı düşünülürse yanması gayet normal. Bu durum defalarca Belediye Başkanına, Kaymakama, Valiye yazılı olarak bildirilmesine rağmen bir sonuç elde edememişler. Yetkililerden birisi, iddiaya göre şikayete gelen hayvancılarımızı bin bir rica ile kabul etmiş, onlar gittikten sonra odasını dezenfekte ettirmiş.

Vay yavrum vayyy!

Yukarıya tükürsen bıyık, aşağıya tükürsen sakal, ne yapacaklarını şaşırmışlar, para vermeseler kavga, gürültü ve hayvanları aç kalacak, para verseler bekçiler, her paraya ihtiyaçları olduğunda, soluğu yanlarında alacaklar. Ben Anadolu'yu dolaşan bir gazeteci olarak, ülkenin hiçbir yerinde bu kadar insanların çaresiz olduğu, baskı altında olduğu bir başka yer görmedim. Buna Güney Doğu'da dahil.

Devletin memurları halkına bu kadar duyarsız ve fütursuz olamaz. Linkten de izleyebileceğiniz (https://youtu.be/XKWQlx32z-U) programımızda değindiğimiz bu konuyu, bizzat kendim Bimer'e taşıdım. Bimer başvurumuzun hareketleri ilk başta baş döndürücü;

27.09.2016 13:40 tarihinde internet üzerinden başvuru alındı.

28.09.2016 15:05 tarihinde BİMER tarafından GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI tarafına sevk edildi.

28.09.2016 15:19 tarihinde GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI tarafından KAYSERİ VALİLİĞİ tarafına sevk edildi. (Başvuru gelir gelmez 14 dakika sonra Kayseri Valiliğine gönderilmiş. Güzel.!!!)

28.09.2016 15:28 tarihinde KAYSERİ VALİLİĞİ tarafından GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI tarafına sevk edildi. (Başvuru 9 dakika sonra Gida Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına cevaplanıp iade edilmiş.)

Toplam 23 dakika da olayın tahkikatı yapılmış, bakanlığa iade edilmiş.

Peki sonra ne oldu?

Bu baş döndürücü trafik orada tıkandı, müracaat tarihinden bugüne kadar tam 41 gün geçmesine rağmen şahsıma bir cevap verilmedi. Peki Bimer, müracaatlarında yasal cevap verme süresi ne kadardır?

Kurum ve kuruluşlar, başvuru üzerine istenen bilgi veya belgeye erişimi on beş iş günü içinde sağlarlar. Ancak istenen bilgi veya belgenin, başvurulan kurum ve kuruluş içindeki başka bir birimden sağlanması; başvuru ile ilgili olarak bir başka kurum ve kuruluşun görüşünün alınmasının gerekmesi veya başvuru içeriğinin birden fazla kurum ve kuruluşu ilgilendirmesi durumlarında bilgi veya belgeye erişim otuz iş günü içinde sağlanır. Bu durumda, sürenin uzatılması ve bunun gerekçesi başvuru sahibine on beş iş günlük sürenin bitiminden önce bildirilir. (BEHK Madde 11, Yönetmelik Madde 20)"

Şimdi soruyorum yetkililere!!!

Develi'de ve ülkemizin birçok noktasında yaşanan bu sıkıntıya bir çözüm buldunuz mu? Develi'de ki bu birim ve çalışanları için bir girişim de bulundunuz mu? Tam 41 gün geçmesine rağmen neden cevap vermiyorsunuz?

“Bilgi edinme hakkının kullanımı kapsamındaki başvurulara ilişkin uygulamalar, kurum ve kuruluş yöneticilerince mevzuat dâhilinde denetlenir. Kanunun ve Yönetmeliğin uygulanmasında ihmali, kusuru veya kastı bulunan memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında, işledikleri fiillerin genel hükümler çerçevesinde ceza kovuşturması gerektirmesi hususu saklı kalmak kaydıyla, tabi oldukları mevzuatta yer alan disiplin cezaları uygulanır. (BEHK Madde 29, Yönetmelik Madde 42) Buna göre bir bilgi vermede kusurlu memura 657 sayılı Kanunun 125'nci maddesi gereğince ihmal halinde uyarma, kusur halinde kınama, kasıt halinde ise aylıktan kesme cezası verilebilecektir."

BİMER'e yapılan başvurulara, cevap vermemenin de ciddi bir yaptırımı yokmuş.

Hal böyle olunca da yapılacak fazla bir şey yok.

Yazık benim Çiftçime

Yazık benim Köylüme

Yazık benim Hayvancıma

YAZIKLAR OLSUN BU İNSANLARI SÖMÜRENLERE,

YAZIKLAR OLSUN BU ZULÜMÜ YAPANLARA,

YAZIKLAR OLSUN BU YAŞANANLARA GÖZ YUMANLARA