Buğday fiyatlarının ne zaman açıklanacağı merak konusu. Seçim öncesi açıklanmayan fiyatlar, seçmenin nabzını tutmaya yönelik olarak açıklanmaya çalışılsa da buğday fiyatları bu yıl her zamankinden çok daha kritik. Zira uygun fiyattan tüketiciyle buluşan günlük 50 milyon ekmeğin kaderi açıklanacak buğday fiyatlarında.

Buğday fiyatlarının ne kadar olacağı yıllık yaklaşık 5 milyon tonluk uygun fiyatlı buğdaya uygulanacak regülasyonu da etkileyecek.

12 TL olarak açıklanması durumunda Hazine tarafından karşılanan uygun fiyatlı buğday karşılığı görev zararı rekor kıracak. Geçtiğimiz yıl 7,50 Tl olan buğday fiyatı uncuya 4,55 liradan verilmişti. TMO tarafından 21 ayda uncuya verilen uygun fiyattan 10 milyon 500 bin ton buğdayın karşılığı milyarlarca lira zarar.

Buğday fiyatlarının açıklanmama nedeni ekmeğe gelecek zammı geciktirmek.

Fırıncıya 360 TL’den verilen uygun fiyatlı un fiyatında ne kadar artış olacak? Zira ekmek maliyetinin yaklaşık yüzde 35’i undan kaynaklı. Undaki her kuruş değişim ekmek fiyatını etkiliyor. O yüzden buğday fiyatları mümkün olduğunca geç açıklanmaya çalışılıyor.

Tarım ve Orman Bakanı geçtiğimiz günlerde “buğdayların henüz hasat edilmediğini fiyatların bu nedenle açıklanmadığını” ifade etse de Mardin ve Adana’da ilk buğday hasatları çoktan yapıldı.

FIRINCININ ENERJİSİ KALMADI

Fırıncılar sadece un maliyetlerindeki artışla değil aynı zamanda enerji maliyetlerindeki artışla da mücadele ediyor. Buğdaya zam geldiğinde gözler ekmek fiyatlarına çevriliyor, hâlbuki fırıncı girdi maliyetlerine gelen zamlarla “ekmeği her gün farklı bir maliyetle üretmek zorunda kalıyor.”

360 TL’den satın alınan un ile yapılan ekmeğin maliyeti 1 yıl önce 4.50 TL iken yıl boyu sanayide kullanılan elektriğe yüzde 399 ve doğalgaza gelen  yüzde 100’den fazla zamlarla hala aynı fiyattan satılıyor. “Asgari ücret artışları kaynaklı artan personel maliyetleri, diğer giderlerdeki artışlar” derken fırıncılık mesleği bitme noktasına gelmiş durumda.

Seçimlerden sonra ekmeğe zamlar yolda 200 gram ekmeğin fiyatı 8 TL olabilir.

EKMEK ZAMMINI ENGELLEYECEK GÖREVLENDİRME ZARARI

2022 ekmeklik buğdayın kilogram fiyatı TMO’ya teslimatta 7.50 TL olarak açıklandı. Ekmek fiyatları artmasın diye un fabrikalarına tonu 4,455 TL’den uygun fiyatlı buğday verilmeye başlandı.

Uygun fiyatlı buğdaydan üretilen 50 kilogramlık unlar fırıncıya önce 260 sonra 325 ve son olarak da 360 liradan verildi. Fırıncılar da uygun fiyatlı undan yaptıkları 200 gramlık ekmeği  5 TL’den satmayı taahhüt etti. 1 Eylül 2022 tarihinden itibaren “fiili tüketimlerinin yüzde 60’ını geçmeyecek oranda ve piyasaya makul fiyatla ekmeklik un vereceğini taahhüt eden” un fabrikalarına uygun fiyatlı buğday verilerek ekmeğin zamlanması engellendi. Buraya kadar her şey normal görünüyor, sosyal devlet olma anlayışının karşılığı normal bir uygulama.

Bu arada uygun fiyatlı buğday ile uygun fiyatlı un üretim üretmeme konusunda sahtekârlık yapan işletmelere iki yıl süre ile buğday satışı yasağı cezası ile de süreç Ticaret Bakanlığı tarafından kontrol edilmeye çalışıldı. Taahhütlü un programı başladığından beri Ticaret Bakanlığı tarafından ceza alan bir un fabrikası var mı bilmiyoruz.

 “UYGUN FİYATLI EKMEK DE” TARIMA YÜZDE 1 DESTEK KAPSAMINDA

Uygun fiyatlı ekmekle ilgili ortaya çıkan “görevlendirme zararının da” aslında; Tarım Kanunu 21. Maddesinde yazılı  “Tarımsal Destekleme Programlarının Finansmanı, bütçe kaynaklarından ve dış kaynaklardan sağlanır. Bütçeden ayrılacak kaynak, gayri safi milli hasılanın yüzde birinden az olamaz” ifadesindeki destekler kapsamında olduğu açıklaması desteklerin ivedi revize edilmesi gerekliliğini bir kez daha ortaya koyuyor.

Bütçe görüşmeleri sırasında konuyla ilgili farklı partilerin sorularına Cumhurbaşkanı yardımcısı Fuat Oktay; “tarım sektörüne yatırım ödenekleri, tarımsal kredi sübvansiyonları, müdahale alımları,  tarımsal ihracat destekleri için ayrılan tutarları da “çiftçiye verilen destekler kapsamında” açıklamıştı.

Geçtiğimiz günlerde konusu geçen gazeteci Hande Fırat’a verilen yatırım desteği de, uygun fiyatlı ekmek için görevlendirme zararı da “Tarım Kanunu 21. Maddesi uyarınca ayrılacak yüzde 1 oranının” içinde tutuluyor.

2023 bütçesinden tarıma 54 milyar kaynak ayrıldı. Oysa bütçeye göre 186 milyar lira ayrılmalıydı.

2006 yılında 7 milyar 245 milyon TL olan görevlendirme zararı, 2022’de 120 milyarı geçti. TMO’nun ekmeklik buğday, hayvan yemi alımlarından kaynaklı “görevlendirme zararı karşılığı bütçe” çiftçinin girdi maliyetlerini düşürmeye, teknoloji yatırımlarına ayrılsa durum değişir mi hiç düşündünüz mü?

YÖNETİLEMEYEN İŞLERE GÖREV ZARARI

Asgari ücrete gelen zamlar, kamu bankalarının çeşitli görevlendirme zararları, bedava kömür için Türkiye Kömür İşletmeleri için görev zararı, ucuz et /süt için Et ve Süt Kurumu’na ayrılan zarar ve ucuz ekmek için TMO kaynaklı 1 milyar 615 milyon TL zarar.

Nereye baksak sosyal devlet olma anlayışıyla uyumlu, bilimle uyumsuz zararlar. Modern dünyada zarar yerine akıllıca çözümler süreç yönetilemez mi? Yumurta kapıya dayanmadan girdi maliyetleri yönetilemez mi. “Buğday fiyatı yüksek, ekmeğe zam yapmamak için görevlendirme zararı formülü”  yerine keşke “perşembenin gelişi çarşambadan bellidir” diyerek yıllar önce önlem alsaydık.

Eli belinde tarım yerine, aklı başında planlamalar yapıp bilim ve teknolojiyle maliyetlerimizi düşüreceğimize/ katma değerli ürünler üreteceğimize palyatif çözümlerle hala günü kurtarmaya,  “ekmek zammını” önlemeye çalışıyoruz. Başımız daha da sıkıştığında fırıncıyı suçlayıp “bu fırıncılar hep böyle” deyip topu taça atıyoruz.

Zamanında karlı değil, doğru yönetilemiyor deyip “satıp savıp kapattığımız” onlarca KİT ve diğer işletmelere rağmen hala zarar ziyan, durum içler acısı.

ÇÖZÜM YOKSA GÖREV ZARARI

Belli ki köklü çözüm bulmada sınıfta kalmışız paralar hala sorunları halının altına süpürmeye, günü kurtarmaya ayrılıyor. Oysa basit bir hesapla “modern sulamaya destek versek/ verimli tohum geliştirsek / otonom traktörle fireyi azaltsak /gübre ve diğer girdilerde yerli üretimle fiyatları kontrol etsek / katma değerli un mamulleri yaparak buğdaya değer katsak”  verim yükselir, ürün fiyatları düşerdi. Başımızı elimizin arasına alıp “buğday fiyatlarını açıkladığımız gün uncunun / fırıncının yapacağı, ekmek zammından” korkmaz buğday fiyatlarını vakitlice açıklardık.

Velhasıl; çiftçiye de tüketiciye de balık vereceğimize balık tutmayı öğretsek, ekmeğin fiyatı ile uğraşacağımıza gelir artırıcı stratejiler çalışsak, satın alma paritemizi yükseltsek;

Hayat kolay

Ekmek ucuz olurdu.