Türkiye Ziraatçılar Derneği Genel Başkanı Hüseyin Demirtaş, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada şunları kaydetti: "Tarım sektörü tüm dünyada her geçen gün daha büyük önem kazanıyor. Bunun nedeni, giderek artan dünya nüfusunu beslemenin tek yolunun tarım sektörünü güçlendirmekten geçiyor olması. Yapılan tahminlere göre 2050 yılında dünya nüfusu on milyona yaklaşacak. Bu süre içinde tarım toprakları giderek azalacak. "Sınai tarım"ın gelişmesi ve küresel ısınma nedeniyle tarım topraklarının kalitesi giderek bozulacak. Bu durum nedeniyle  gıda ve tarımın taşıdığı önem daha da artacak.  

Bu nedenlerle günümüzde dünyanın en güçlü devletleri tarım sektörüne daha fazla yatırım yapıyor ve küresel ölçekte tarıma elverişli topraklar giderek büyük uluslarüstü şirketlerin elinde toplanıyor.

TÜRKİYE TARIMSAL AVANTAJLARINI KULLANAMIYOR, ÇİFTÇİ MUTSUZ VE TARIMDAN UZAKLAŞIYOR

Bir ülkede uygulanan tarım politikalarının doğru olup olmadığının en önemli göstergesi doğurduğu sonuçlardır. Uygulanan tarım politikaları sonucunda üretim gelişiyor, çiftçiler gerekli destekleri alıyor, tarımsal işletmeler güçleniyor ve sağlanan gelişme sürdürülebilir bir nitelik taşıyorsa o ülkede doğru politikalar uygulanıyor demektir.

Bu açıdan içinde bulunduğumuz duruma kısaca bir göz attığımızda şu tabloyla karşılaşıyoruz:

-Tarım alanları da son 18 senede yüzde 12,3 düştü. Sebze bahçeleri alanı ise aynı dönemde yüzde yaklaşık 15 küçüldü.

-Temel tarım ürünlerinde üretim düzeyleri düşerken ithalat artıyor. Geçen yıl 9.5 milyon ton buğday ithal edildi. Üretim düşüklüğü ve bunun yarattığı pahalılık ithalat yoluyla giderilmeye çalışılıyor; ancak TL'nin değer kaybı nedeniyle ithal ürünler de pahalıya geldiği için "sıfır gümrüklü ithalat" normal bir uygulamaya dönüşmüş bulunuyor.

- Tarımsal desteklemeler Tarım Yasası'nın öngördüğü asgari miktarın neredeyse yarısına denk geliyor.

- Üretim planlaması yapılamadığı için aynı ürün bir yıl ithal edilirken, ertesi yıl aşırı üretim nedeniyle satılamadan elde kalıyor. Çiftçi üretse de üretmese de kaybediyor.

-Çiftçi borçları 137 milyar TL'ye ulaştı. 2 milyondan fazla üretici borçlarını ödemekte zorlanıyor.

-Çiftçi örgütsüz ve pazarlama gücünden yoksun, o nedenle çiftçinin elinden çıkan ürün market raflarına geldiğinde yüzde 300'e varan farklarla satılıyor.

- Girdi fiyatları ithalata bağımlılık nedeniyle genel enflasyonun çok üzerinde artarken ürün fiyatları genel enflasyonun altında seyrediyor.

- Bu nedenlerden ötürü, Çiftçi Kayıt Sistemine (ÇKS) göre Türkiye’de çiftçi sayısı son 12 yılda yüzde 48 azalmış, 4 milyon çiftçiden 2 milyona yakını çiftçilikten uzaklaşmış bulunuyor.

KORONAVİRÜS TARIM SEKTÖRÜNÜ DE VURDU

Bu genel sorunların yanına bir yılı aşan bir süredir devam etmekte olan koronavirüs salgınının getirdiği sorunlar da eklendi. Ekonomi sektöründeki daralma ve kapanmaya yönelik önlemler nedeniyle yaşanan sorunlar nedeniyle çiftçiler borçlarını ödemekte sorunlar yaşıyor. Salgına karşı yapılan ekonomik destek paketlerinden çiftçiye destek çıkmıyor. Son yıllarda tarım sektörünü ayakta tutan sebze ve meyve üreticileri pazardaki daralma nedeniyle ürünlerini satmakta zorlanıyor. İhracat ve turizmdeki daralma devam ederse bu alanda da üretim gerilemesi yaşanabilir. Dünya Çiftçiler Günü'nü işte bu koşullar altında "kutluyoruz"