Gazete Duvar'dan Osman Çaklı'nın haberine göre, Ulusal Süt Konseyi'nin 29 Kasım'da çiğ süt fiyatına yaptığı yüzde 47 oranındaki artış, çiftçinin cebine girmedi. TL'nin döviz karşısında değer kaybetmesiyle ekonomide yaşanan dalgalanma, çiftçi gelirlerinde eksi bakiyeye neden oldu. Üretici örgütleri, Ulusal Süt Konseyi'ni yeniden toplantıya çağırarak, fiyatlarda revize talep ediyor.

29 Kasım'da yapılan zam ile çiğ süt fiyatı 4,70 TL'ye çıkarıldı. Fakat aynı gün yem firmalarının da zam yapması, süt yem paritesinin düşmesine neden oldu. Dövizin dalgalı seyri, yem ve süt fiyatlarına zam yapılma ihtimalini yakın gelecekte güçlendiriyor. Aydın'da süt üreticisi olan Emin Tay, Ulusal Süt Konseyi'nin açıkladığı bir litre süt fiyatı olan 4,70 TL'nin çiftçiye yansıtılmadığını söylerken; başka bir üretici Onur Kocabaş, çiftçinin zararına çalıştığını anlatıyor.

SÜT PARİTESİ ASGARİ DÜZEYİN ALTINDA

Fabrikalardan, tarlalara, mahalle aralarındaki küçük esnafa kadar kendini hissettiren ekonomik tablo; süt üreticilerini de derinden etkiliyor. Tüketiciler, yaklaşık 15 TL bandından bir litre süt satın alabiliyor. Fakat bir litre sütün üreticiden çıkışı 2,50-3 TL seviyelerinde. Ulusal Süt Konseyi 29 Kasım'da çiğ süt bedelini 4,70 TL olarak belirledi. Aynı gün ve devam eden haftalarda yem fiyatlarına yapılan zamlar, çiftçileri zor duruma düşürdü. Aydın'da süt üreticisi olan Emin Tay ve Onur Kocabaş; Ulusal Süt Konseyi'nin belirlediği fiyatın 8 Aralık'tan itibaren geçerli olacağının açıklanmasına rağmen, henüz yüzde 47'lik zammın uygulanmadığını söyledi. Asgari düzey olarak kabul edilen 1,3 süt paritesi, 0,80'lere kadar düşünce; üreticiler ya fiyatlarda revize ya da yem fiyatlarının düşürülmesini istiyor.

ULUSAL SÜT KONSEYİ'NİN BELİRLEDİĞİ FİYAT ÇİFTÇİYE YANSIMADI

Yem fiyatlarına yapılan son zamlarla en düşük vasıflı süt yemi genellikle 270 TL, besi yemi ise 260 TL arasında alıcı buluyor. Ulusal Süt Konseyi'nin son yaptığı artışın üreticiye yansımadığını anlatan Emin Tay; çiftçinin para kazanmadığını söylüyor. 320 büyükbaş hayvandan süt ürettiğini sözlerine ekleyen Tay, kendi arazisinden mısır gibi ürünler temin ederek hayvanlara yem sağlıyor. 30 yıldır tarım yapan Tay, 9 yıldır süt üreticiliği yapıyor: “2 milyon TL'ye tesis kurdum, güncel fiyatlar ile en fazla bir yıl dayanabilirim. Bu kadar düzen kurduk. Arpayı, mısırı kendi arazimizden getirdiğimiz için onu gider olarak görmüyoruz. Bu düzen bozulursa bir daha kuramayız.” Tay, diğer süt üreticilerine göre kendisinin daha şanslı olduğunu söyleyerek; süt üreticiliğinden başka üretim yapmayan çiftçilerin daha büyük mağduriyet yaşadığını şöyle anlatıyor: “Onlar ithal yem almak zorunda. Herkesin gücü bir yere kadar. Zararına iş yapılıyor. Böyle giderse, süt fiyatlarında zam kaçınılmaz. Biz devletten destek istemiyoruz. Bize sadaka vermesinler. Girdi ve çıktı maliyetleri üzerinde takip yapılsın. Yazık, günahtır. Süt konseyinin fiyatı tamamen balon.”

‘BİR LİTRE SÜT 10 LİRA OLURSA ÇİFTÇİ KURTULUR’

Süt üreticisinin içinde bulunduğu krizden çıkışa bir önerisi de olan Tay, çözümü kooperatifleşmede görüyor. Bununda yerel yahut genel idare tarafından yapılması gerektiğine inanıyor: “Sorunlar yeni değil aslında. Üç yıldan beri kötüye gidiyor. Son dönemde yorum dahi yapılamaz hale geldi. Ben milyonluk yatırım yaptım, bu çöpe gitmesin diye direniyorum. Devlet hayvan çiftliklerinin elektrik giderlerinde bir indirim yapabilir. Bugün bir litre süt 10 lira olursa anca çiftçi kurtulur, inanın.”

'FİYATI BÜYÜK ŞİRKETLER BELİRLİYOR'

Onur Kocabaş, Emin Tay'a göre daha küçük üretici. Şu an 20 kadar büyükbaş hayvandan süt üretmeye devam eden Kocabaş, çiftçinin derdinin ortak olduğunu söyleyerek, Ulusal Süt Konseyi'nin açıkladığı fiyatlara uymayan firmaları eleştiriyor. Kocabaş “Hala bir belirsizlik var. Firmalar bize, ‘zam geldi uygulamaya alınmadı’ diyor. Firmalar, henüz zam yapılmadığını savunuyor. Zaten referans fiyatları belirleyen büyük şirketler” diye konuşuyor. Kocabaş da zararına üretim yapıldığını anlatıyor: “Zarar ediyoruz. Çiftçiler kredi çekerek, borçlanarak ayakta kalmaya çalışıyor. Bunlar canlı hayvan, altın değil. Çiftliği satıyorum dediğinizde, tabiri caizse ‘ayağa düşmüş’ oluyorsunuz. Bu yüzden devam etmeye çalışıyoruz. Kestirmeye de kıyamıyoruz.” Kocabaş, böyle giderse üretimin ne olacağı sorusuna ise “Önümüz karanlık, ayakta kalmak için cebelleşiyoruz, nereye kadar dayanırız bilmiyorum” cevabını veriyor.

YEM SATICISI: BİZ DE KAZANMIYORUZ

Turanlar Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Yönetim Kurulu üyesi olan Bülent Yeşil ise Aydın bölgesinde kooperatif ortaklarına yem tedarik ediyor. Aynı zamanda üreticiden süt toplayan kooperatifin, yem fiyatlarındaki artışa gerekçesi ise “hammaddenin ithal olması” oluyor. Buğdayda düşen rekolte, bunun üzerine doların yükselmesiyle birlikte sanayicilerin sorumluluğu olmadığını savunan Yeşil, “Biz ilkokulda öğrendik, Türkiye tarımda kendi kendine yeten bir ülkeydi. Şimdi her şey ithal. Kooperatif olarak yem satışından para kazanmıyoruz. Üzerine 3-4 TL koyarak satış yapıyoruz.” Yeşil, soruna başka bir perspektiften yaklaştığını sözlerine ekleyerek, sorunların iç içe geçeceğini düşünüyor: “Her gün hayvan kesiliyor. İnsanlar üretimden çıkmak istiyor. Pandeminin sona ermesiyle birlikte gelecek olan turist sayısında artış bekleniyor. Tarım politikası değişmez ise yazın ne et ne süt bulamayız. Çünkü hayvan kalmayacak.”

Fiyatlardaki mevcut pahalılığın üreticiden ya da hammadde satıcısından kaynaklanmadığını söyleyen Yeşil, “Üreticiden 4 TL’ye alınan süt, markette 15 TL’ye satılıyor" diyor. Çözüm olarak ise süt fiyatlarının 3-4 aylık periyotlar halinde düzenlenmesi gerektiğini düşünen Yeşil, “Her yedi günde bir zam yapılıyor. Bunun ana nedeni dövizden başka bir şey değil. Biz mecbur zam yapmak zorundayız” ifadelerini kullanıyor.