Ticaretin vazgeçilmez bir parçası olan para transferi sürecindeki sorunlar, Rusya'ya olan ihracatı önemli ölçüde olumsuz etkilemeye devam ediyor. Yılın ilk iki ayında yaşanan zorluklar, ihracat rakamlarında büyük bir düşüşe neden oldu. Para transferindeki engellerin aşılamaması, ticaretin gelişimini yavaşlatarak iş dünyasında endişe yaratmış durumda.
Rusya'ya yönelik ihracatta yaşanan kayıplar, özellikle para transferi süreçlerindeki karmaşıklıklar ve gecikmelerden kaynaklanıyor. İş dünyası aktörleri, bu durumun ihracatın yanı sıra ticaretin genelinde de belirsizliklere yol açtığına dikkat çekiyor. İşte detaylar:
Para Transferi Engelleri: Yılın ilk iki ayında Rusya'ya yapılan ihracatın yüzde 37 oranında azalmasının temel nedeni, para transferi süreçlerindeki zorluklar. Bankalar arasında yaşanan teknik sorunlar, döviz kurlarındaki dalgalanmalar ve belge süreçlerindeki karmaşıklıklar, işletmelerin Rusya ile olan ticaretini olumsuz etkiliyor.
Döviz Kuru Dalgalanmaları: Rus rublesi ve diğer döviz kurlarındaki belirsizlik, işletmelerin maliyetleri üzerinde negatif bir etkiye neden oluyor. İhracat yapan şirketler, anlık kurlardaki dalgalanmalardan kaynaklanan risklerle baş etmekte zorlanıyor ve bu da karlılıklarını azaltıyor.
Belge Süreçlerindeki Karmaşıklıklar: Rusya'ya yapılan ticarette kullanılan belge süreçleri, bürokratik karmaşıklıklar nedeniyle gecikmelerle karşılaşıyor. İhracatçılar, gereken izin ve belgeleri almak için uzun süre beklemek zorunda kaldıkları için ticaretin hızını kaybediyor.
Diplomatik İlişkilerdeki Gerilimler: Rusya ile yaşanan diplomatik gerilimler, ticaretin seyrini olumsuz etkiliyor. Bu durum, iş dünyasının Rusya ile olan ilişkilerini gözden geçirmesine ve gelecekteki ticaret projeksiyonlarına dair belirsizlik yaratıyor.
İşletmelerde Artan Endişe: Para transferi sorunları nedeniyle işletmelerde artan endişe, yatırımların ve genel ticaret faaliyetlerinin azalmasına yol açabilir. Bu durum, Rusya ile olan ticaretin geleceği konusunda belirsizlikleri artırabilir.
Bu gelişmeler, Rusya ile ticaret yapan işletmelerin ve sektör temsilcilerinin, sorunların aşılması ve ticaretin canlanması için çözüm odaklı adımlar atma konusunda bir araya gelmelerini zorunlu kılıyor. Ayrıca, devlet düzeyinde alınacak tedbirlerin, ticaretin sorunsuz bir şekilde sürdürülebilmesi için önemli bir rol oynayabileceği ifade edilmekte.
Rusya ile Türkiye arasındaki ticaret, Ukrayna Savaşı'nın etkisi ve para transferi sorunları nedeniyle zorlu bir döneme girdi. Yılın ilk iki ayında, özellikle para transferlerindeki sorunlardan kaynaklanan ticaretteki zorluklar, Türkiye'nin Rusya'ya ihracatında belirgin bir düşüşe neden oldu. Bu durum, özellikle gemi yatırımı yapan armatörleri etkileyerek arz şoku yaşanmasına yol açtı.
Para Transferi Sorunları ve İhracat Kaybı
Ukrayna Savaşı'nın ardından başlayan ve yılbaşında daha da derinleşen para transferi sorunları, Türkiye'nin Rusya'ya ihracatını olumsuz etkiledi. Ticaret Bakanlığı dış ticaret verilerine göre, şubat ayında Rusya'ya yapılan ihracat, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 34 düşüşle 670 milyon dolar olarak gerçekleşti. Ocak-şubat döneminde ise Rusya'ya yapılan toplam ihracat, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 37 düşerek 1 milyar 298 milyon dolara indi. Özellikle para transferi sorunları, Türkiye'nin Rusya ile olan ticaretindeki kaybın ana sebeplerinden biri olarak öne çıkıyor.
Sektörel Kayıplar ve Daralma
Türkiye'nin Rusya'ya ihracatındaki kayıplar sektörel bazda da belirginleşiyor. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine göre, 25 sektörün 22'sinde düşüş yaşandı. İki aylık dönemde en fazla düşüş yaşanan sektör yüzde 88,4 ile tütün olurken, deri ve deri mamulleri yüzde 71,6, hububat, bakliyat, yağlı tohumlar ve mamulleri ise yüzde 57'lik düşüşle izledi. Kimya sektöründe ise değer bazında en fazla ihracat kaybı yaşanarak yüzde 33 oldu. Bu durum, Türk ihracatçılarının Rusya'ya olan bağımlılıklarını ve çeşitlendirme ihtiyacını gösteriyor.
BDT Ülkelerine İhracat ve Genel Ticaret Zorlukları
Ukrayna Savaşı sonrasında Türkiye'nin Bağımsız Devletler Topluluğu'na (BDT) ihracatı da etkilendi. TİM verilerine göre, bu yılın ilk iki ayında Türkiye'nin BDT'ye ihracatı yüzde 13,6 gerileyerek 3 milyar 288 milyon dolara indi. Bu durum, Türkiye'nin bölgesel ticarette yaşadığı genel zorlukları ve çeşitli ekonomik faktörlerin etkilerini yansıtıyor.
Lojistik ve Armatörlerde Yaşanan Zorluklar
Para transferi sorunları sadece ihracatçıları değil, aynı zamanda lojistik sektörünü ve gemi armatörlerini de olumsuz etkiliyor. Batı'nın Rusya'ya uyguladığı ambargolara paralel olarak küresel armatörlerin taşımalara ara vermesi, yerli armatörleri yeni gemilerle büyütmeye yönlendirdi. Ancak para transferi sorunları nedeniyle oluşan arz-talep dengesizliği, bazı gemilerin boşta kalmasına ve navlun düşüşüne neden oldu. Bu durum, hem ticaretin zorlaşmasına hem de maliyetlerin artmasına yol açarak rekabeti olumsuz etkiledi.
Rusya ile İlgili Ödeme Sorunları ve Çözüm Arayışları
Özellikle Rusya ile yaşanan ödeme sorunları, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken'ın Türkiye ziyareti sırasında gündeme gelmişti. Ticaret Bakanlığı, ödeme alamayan firmaların listesini oluşturarak çözüm arayışlarına girişti. Ancak banka transferlerinin geri dönmesi, ihracatçıların sorunlarını çözmede zorluk yaşamasına neden oldu. Firmalar, Rusya'nın istisna listesine alınmasını ve bu şekilde ödeme alamayan ihracatçıların sorunlarının çözülmesini talep ediyor.
Avrupa Ülkelerinin Kazakistan'a Artan İhracatı
Türkiye'nin Rusya ile yaşadığı zorlukların yanı sıra, Avrupa ülkeleri arasında Kazakistan'a artan ihracat dikkat çekiyor. İngiltere, Almanya, İtalya ve Fransa'nın Kazakistan'a olan ihracatlarındaki artışlar, bölgesel ticaret dinamiklerini gösteriyor. Özellikle Rusya'ya yönelik yaptırımların etkisiyle Almanya'nın Kazakistan'a olan ihracatının büyük ölçüde arttığı görülüyor.
Türkiye'nin Rusya ile yaşadığı ticaret zorlukları, para transferi sorunları, sektörel kayıplar ve BDT ülkelerine ihracattaki düşüş gibi faktörlerle şekilleniyor. Bu zorluklar, Türk ekonomisinin çeşitlendirme ihtiyacını vurguluyor ve ticaret politikalarının daha sağlam bir temele dayandırılmasını gerektiriyor. Ayrıca, Avrupa ülkelerinin Kazakistan'a olan artan ihracatı, Türkiye'nin rekabet gücünü değerlendirirken bölgesel dinamikleri de göz önünde bulundurmayı gerektiriyor.