Kendisini kurum çalışanı olarak tanıtan kişi, Tarımdan Haber’e gönderdiği mesajda, defalarca ilgili makamlara yapılan şikayetlere rağmen hiçbir işlem yapılmadığını, müfettişlerin dahi süreci “kapama” eğiliminde olduğu iddiasını dile getirerek, şunları kaydetti:

"Sayın Tarimdanhaber.com site editörü; ben İzmir Tarım İl Müdürlüğünde çalışan bir personelim. Uzun bir süredir müdürlükte bir sürü yolsuzluklar ve usulsüzlükler yapılmakta. Bununla ilgili defalarca Bakanlığa, Valiliğe şikayetlerde bulunuldu ama maalesef kimse taşın altına elini koymak istemiyor. Şuan müdürlükte genel teftiş yapılmakta ama müfettişler de bu olayları nasıl kapatırız çabasında. Eğer bize yardımcı olursanız, müfettişlere yazdığımız mektubu sitenizde paylaşabilirseniz mutlaka kayıtsız kalmayacaklardır. Amacımız kimseyi zan altında bırakmak değil. Sadece sesimizi duyurabilmek. Maalesef sesimizi duyuramıyoruz. Ne olur sesimizi duyurmamızda bize yardımcı olun, gerçeklerin gün yüzüne çıkması sizin sayenizde olacaktır. Şimdiden teşekkürler"

Mektuptan öne çıkan ifadeler: “Biz defter tutan değil, vicdan tutan müfettiş görmek istiyoruz”

Personelin müfettişlere yazdığı mektupta, kurumda yaşananların artık normalleştiği, “böyle gelmiş böyle gider” anlayışının hakim olduğu belirtiliyor. Haksızlıklara itiraz edenlerin cezalandırıldığı, sessiz kalanların ise ödüllendirildiği öne sürülüyor.

İzmir İl Tarım Müdürlüğündeki müfettişlere hitaben kaleme alınan mektup şöyle…

Sayın Müfettiş,

Kurumumuza gerçekleştirdiğiniz teftiş ziyareti, biz çalışanlar için yalnızca bir denetim değil; adaletin hala nefes aldığını hissettiren nadir bir umuttur.

Ne yazık ki uzun süredir kurumumuzda, usulsüzlükler “teamül” kisvesi altında meşrulaştırılmakta, kayırmacılıklar görmezden gelinmekte, kamu kaynakları kişisel menfaatlere alet edilmektedir.

Bizler artık defter tutan bir müfettiş değil, vicdan tutan bir devlet adamı görmek istiyoruz. Çünkü inanıyoruz ki, sizler yalnızca kalem değil, adaletin terazisini de taşıyorsunuz.

Kurumumuzda uzun süredir “böyle gelmiş, böyle gider” anlayışı hakim.

Haksızlıkları görmezden gelenler, görmeyenleri terfi ettiriyor.

Gerçekleri söyleyenler ise “düzeni bozmakla” suçlanıyor.

Ancak herkesin sustuğu yerde, sessizlik bile artık suça ortak oluyor.

Daha önce, yapılan yolsuzluklar ilgili mercilere defalarca bildirildi. Gazetelere haber oldu, e-postalarla ifşa edildi, hatta canlı yayınlarda konuşuldu.

Ama maalesef, “vicdan”ı olmayanlar, her defasında “yetki” kalkanının arkasına sığındı.

Yolsuzluklar ortaya çıkınca utanmak yerine “zaten kimse bir şey yapamıyor” diyerek pervasızlaştılar.

Fakat biz inanıyoruz ki siz, bu karanlığın üstünü örtmeye değil; ışığı açmaya geldiniz.

Bazı örnekler:

Kemalpaşa/Armutlu 85. Yıl Cumhuriyet Mahallesi 433/137 parsel: Başvuru önce “mutlak tarım arazisi” diye reddediliyor.
Ardından aynı yer, sihirli bir el değmişçesine “hayvan damı” kılıfıyla ticari depo izni alıyor. Üstelik daha önce mutlak denen arazi bir anda marjinal arazi oluveriyor.

Kemalpaşa/Ören Mahallesi 294/1 parsel: “Modern sera” adı altında tarım dışı yapı izni veriliyor. Oysa yönetmelikte böyle bir tanım yok! Üstelik arazi büyük ova sınırları içinde. Kurul izni yok, Bakanlık onayı yok… ama izin var!

Ören Mahallesi 260/235 parsel: Daha önce ceza kesilen izinsiz yapılar bir anda “hayvan damı” bahanesiyle affediliyor.
Havuzlu villa bile “bakıcı evi” olarak gösterilerek yasallaştırılıyor.

Seferihisar/Kavakdere 116/33 parsel: Belediye’ye “olmaz” denilen arazi, belediye sattıktan sonra yeni sahibine “olur” hale geliyor. Çünkü yeni sahibi, izni veren personelin “yakın tanıdığı.” Daha önce dikili tarım arazisi olan yer bir anda marjinal tarım arazisi oluveriyor. Üstelik arazide hiçbir değişiklik olmamasına rağmen

Urla/Yelaltı 3176/12 parsel: Aynı dosya iki farklı personele veriliyor; biri “alternatif alan var” deyip reddediyor, diğeri “alternatif yok” diyerek aynı yere izin veriyor. Yönetmelik mi değişti? Hayır, yalnızca imza değişti.

Bornova/Kavaklıdere Mahallesi 22236/8 ve Erzene Mahallesi 271/17: Belediyeden gelen iki benzer dosyadan biri reddediliyor, diğeri onaylanıyor. Fark ne? Dosyanın sahibinin “kim olduğu.”

Bornova/Yaka 147/41, 45, 49 parseller: Bu arazilerdeki kaçak yapılara bağ evi adı altında izin veriliyor. Üstelik kaçak olmasına rağmen ceza bile kesilmiyor. Ne de olsa sahipleri hatırlı müşteri.

Seferihisar/Hıdırlık mahallesi 3566 parsel: 250 dönümlük narenciye bahçesinin belli bir kısmına marjinal tarım arazisi raporu düzenlenerek imara açılıyor.

Dikili/Bahçeli 132/10 parsel: Defalarca mutlak arazi denilen, belediye planlamak istediğinde mutlak arazi, tarım dışı kullanılamaz denilerek reddedilen, araziye olmaz diyen personelin şubeden gönderilmesi ile birlikte başka bir personele gönderilerek, marjinal tarım arazisi raporu düzenleyip imara açılan güzelim arazi………

Bu örnekler sadece buzdağının görünen kısmı.

Aynı düzen Menderes’te, Urla’da, Seferihisar’da da hüküm sürüyor.

Maalesef Birinci sınıf tarım arazileri, birer birer “marjinal” ilan edilerek ticarete açıldı. Ne alternatif alana bakıldı, ne de tarımsal bütünlüğe…

Hilekar, düzenbazlar el üstünde tutulurken; dürüst çalışanlar ise baskı gördü, yerleri değiştirildi.

Siz de bilirsiniz ki, “Gözünü kapayan yalnızca kendini gecede sanır, oysa güneş her yerdedir.” Bugün görmezden gelinen her usulsüzlük, yarın büyüyüp toplumu kemiren bir adaletsizliğe dönüşür. Sizden beklediğimiz, o güneşi kapatmak değil, parlamasına izin vermenizdir. Zira, sizlerin de bu olaylara kayıtsız kalması, temiz insanları dahi karanlığın içine atacaktır.

Ve siz de fark etmişsinizdir; bu kurumun duvarları çok şey duymuştur.

Ama en çok da suskunluğu…

Bir zamanlar doğrular yankılanırdı bu koridorlarda, şimdi yalnızca fısıltılar dolaşıyor.

Sayın Müfettiş,

Eğer siz de susarsanız, o eski (....) bayanın şu sözü haklı çıkacak: “Müfettiş de kim oluyormuş, biz istemezsek kimse bize hesap soramaz. Bal tutan parmağını yalar elbet!”

İşte o gün, adaletin terazisi değil; vicdanın terazisi sarsılır.

Unutmayın: Gerçeğin üstünü örten her el, bir gün kendi vicdanının altında kalır.

Kurumumuzun itibarı, halkın güveni ve sizin kaleminizin ucundadır.

O kalem, ister adaletin mürekkebine batırılır, ister sessizliğin karanlığına…

İzmir'de kokmuş 2,8 ton kırmızı et ile 1 ton bozuk balığa el kondu!
İzmir'de kokmuş 2,8 ton kırmızı et ile 1 ton bozuk balığa el kondu!
İçeriği Görüntüle

Seçim sizindir.

Sırf çıkar uğruna bu usulsüzlükleri yapanların yanında mı yer alacaksınız yoksa korkusundan gerçekleri söyleyemeyen ama sessiz çığlıklarıyla şubenin koridorlarını inleten vicdan sahibi personelin yanında mı?

Saygılarımızla.