Et ve süt üreticilerinin can çekiştiğine dikkat çeken Aygun, şunları kaydetti: "Tarımsal girdi fiyatları Temmuz ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 133,4 oranında artmıştır.

Son bir yılda tarımda kullanılan elektrik ve yağ maliyetlerinde yüzde 201, gübre fiyatlarında yüzde 234,8, hayvan yeminde yüzde 145,7 tarımsal ilaçlarda yüzde 104,8, bina bakım masraflarında yüzde 151,7 oranında artış yaşanmıştır.

Tarımsal girdi fiyatlarındaki üç haneli artışlar, gıda fiyatlarındaki yüksek oranlı artışların devam edeceğini göstermektedir.

Nitekim girdi maliyetlerinin altında süt satmak zorunda kalan üreticimiz, süt ineklerini kesmeye başlamıştır. 1 milyona yakın hayvanın kesime gönderildiği, hayvancılığın büyük bir krize girdiği görülmektedir.  Et ve sütte arz ve fiyat sıkıntısı yaşanmaması için acilen önlemler alınmalıdır.

Et ve süt üreticilerinin girdi maliyetlerinin en önemli kalemi olan yem maliyetinin yüzde 50’si sübvanse edilmelidir. Süt üreticisine verilen 50 kuruşluk prim desteği en az 3 TL’ye çıkarılmalıdır. Besicilerimize kilogram başına kesimde prim desteği ödenmelidir" dedi. 

Aygun’un verdiği Meclis Araştırma Komisyonu teklifinde şunlar kaydedildi:

Süt arzında büyük bir tehlike ortaya çıkmıştır. Süt fabrikaları, tedarikte sıkıntıya düşmeye başlamıştır.

Ulusal Süt Konseyi (USK), sütte yaşanan krize çözüm merkezi olma niteliğini kaybetmiştir. Süt üretiminde sürdürülebilirliği sağlamak için oluşturulan Konsey, üreticilerin sesine kulak tıkamıştır.  Konsey, 15 Mayıs 2022 tarihinde belirlediği litre başına 7.50 TL olan çiğ süt tavsiye satış fiyatını 1 Ekim 2022 tarihinde de arttırmamıştır. Çiğ süt fiyatı; 1 Ekim 2022 tarihinden sonra üreticinin eline net 7,50 TL geçecek şekilde belirlenmiştir. Oysa tarımsal girdi fiyatları Temmuz 2022’de bir önceki aya göre yüzde 1,3, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 133,4 oranında artmıştır.

Üreticinin feryadını duymayan, yaşadığı krizi yok sayan Ulusal Süt Konseyi, piyasalardaki yangını dindirmemiştir. Ulusal Süt Konseyi’nin ardından toplanan Gıda Komitesi de enflasyonu yükseltmemek için süt fiyatlarını arttırmama kararı almıştır.

Market fiyatı 30 liraya kadar çıkan süt, hem üreticiyi hem de tüketiciyi mağdur etmektedir. Üreticinin sattığı süt ile tüketicinin satın aldığı süt arasında 4 kata varan fiyat farkı oluşmuştur. Tüketici, en temel gıda ürünlerinden olan süt fiyatlarını karşılayamaz hale gelmiştir. Üretici de girdi masraflarını karşılamayan çiğ süt fiyatı nedeniyle krize girip, damızlıklarını kesmeye başlamıştır. 1 milyona yakın süt ineğinin kesime gönderildiği, Türk hayvancılığının geleceğinin tehlikeye düştüğü görülmektedir.

Bu kriz, sanayiciyi de olumsuz yönde etkilemiştir. Piyasada süt tedarikinde zorlanan sanayiciler, birbiriyle rekabete düşmüştür. Ticari süt işletmelerince toplanan inek sütü miktarı Temmuz ayında Haziran ayına göre yüzde 1 oranında azalarak 843 bin 876 tona düşmüştür.

Türk hayvancılığının geleceğini ilgilendiren bu büyük krizi aşılması için;

·       Süt ve et üreticisinin girdi maliyetlerinin en önemli kalemi olan yem maliyetinin yüzde 50’si sübvanse edilmelidir.

·       Süt üreticisine verilen 50 kuruşluk prim desteği en azından 3 TL’ye çıkarılmalıdır.

·       Besicilerimize kilogram başına kesimde prim desteği ödenmelidir.

Süt ve et üreticisinin yaşadığı krizin tüm boyutlarıyla incelenmesi ve çözüm yollarının araştırılması gerekmektedir.