Gazete Duvar'dan Müzeyyen Yüce'nin haberine göre, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Rize Milletvekili Hayati Yazıcı’nın ilk imzacısı olduğu 15 maddelik ‘Çay Kanunu’nda Değişiklik’ öngören yasa teklifi geçtiğimiz günlerde Meclis'e sunuldu.

TBMM Tarım Komisyonu’nda yarın başlanacağı duyurulan teklif görüşmeleri ileri bir tarihe ertelenirken, çay üreticileri temsilcileri de kanun teklifini tartışmak için zoom üzerinden online olarak bir toplantı düzenledi.

‘Çay üreticisini ve ÇAYKUR’u tamamen tasfiye etmeye’ yönelik olduğu belirtilen teklife karşı örgütlenme çağrısı yapılan toplantıya CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, Çiftçiler Sendikası Genel Örgütlenme Sekreteri Adnan Çobanoğlu, akademisyen Umut Ulukan, Fatma Genç ve Zeki Yıldırım konuşmacı olarak katıldı.

‘ÇOK VAHŞİ VE TEHLİKELİ BİR KANUN’

Düzenlemenin kapalı kapılar ardında, kanun yapma sürecine tamamen aykırı olarak hazırlandığına dikkat çekerek, “Bütünüyle reddediyoruz” değerlendirmesinde bulunan Orhan Sarıbal, “85 milyonun temel içeceği olan çay ile ilgili bir kanun yapılırken tüm paydaşları ile ortaklaşılması gerekiyor. Bu koşullarda bu kanun teklifi kesinlikle usul ve yöntem açısından Anayasaya uygun değildir” ifadelerine yer verdi.

Sarıbal’a göre ‘Çay Kanunu’ teklifi yasalaşırsa Ulusal Çay Konseyi’nin getirisi olarak çiftçinin bütün fiyatlandırma ve üretim biçimine özel sektör karar verecek. Kanun teklifinde yer alan ve çiftçiye sözleşmeli tarımı dayattığı ifade edilen madde ile ‘şirketlerin’ korunduğunu söyleyen Sarıbal, şu ifadelere yer verdi:

"Bu düzenleme şirketleri zengin edecek. ÇAYKUR’u Varlık Fonu’ndan çıkarıp, güçlü hale getirelim. Ama kanunu bu haliyle tümüyle reddediyoruz. Bu teklif, Karadenizlilere ve çay tüketicilerine büyük bir ihanettir. 1980 yılından bu yana çıkan en kötü yasa teklifinden biridir. Şeker ve tütün kanunundan da kötü. Çok vahşi ve çok tehlikeli bir kanun. Hepimiz bu kanuna karşı dayanışma içinde olmalıyız.”

'ŞİRKETLERİN KONTROLÜNDE OLAN BİR SİSTEM KURULUYOR'

Türkiye’de tarım politikalarının 1980’li yıllardan sonra dönüşüme uğradığını ifade eden Çiftçi Sen Genel Örgütlenme Sekreteri Adnan Çobanoğlu, bu olumsuz durumdan ancak örgütlenerek çıkılabileceğine vurgu yaptı. Şeker fabrikalarının özelleştirilmesinden Tütün Yasası’na kadar olan süreçte kolektif bir mücadele yürütülemediğini söyleyen Çobanoğlu, "Şu anda şirketlerin kontrolünde olan bir sistem kuruluyor. Eğer Çay Yasası’na karşı koyamazsak bundan zarar gören sadece üretici değil, tüketici de olacak. Bir kültürel yapı dağıtılacak. Bu yüzden örgütlü bir mücadeleye ihtiyacımız var" dedi.

‘SÖZLEŞMELİ TARIM ÇİFTÇİYİ KENDİ TOPRAĞINDA İŞÇİ YAPIYOR’

Ordu Üniversitesi Ünye İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Dr. Öğretim Üyesi Umut Ulukan ise kanun teklifinde yer alan ve tepkiye yol açan sözleşmeli tarıma ilişkin sunum yaptı.

Buğdayda yüzde 15 ithalat kararı hububat fiyatlarını nasıl etkileyecek? Mısırda ithalat vergisi düşürülecek mi? Buğdayda yüzde 15 ithalat kararı hububat fiyatlarını nasıl etkileyecek? Mısırda ithalat vergisi düşürülecek mi?

Firmaların neden sözleşmeli tarım istediğini “Belirsizlikten kaçmak ve risklerden kurtulmak” olarak açıklayan Ulukan, şu noktalara dikkat çekti:

"Bugüne kadar tarıma firmaların uzak durmasının asıl sebebi tarım; öngörülemeyen birtakım problemlerle karşılaşılabilir bir sektör. Sel olabilir, kuraklık olabilir… Ve sözleşmeli tarım dediğimiz bütün riskleri çiftçiye bırakan bir sistem. Firma ile çiftçi arasında bir sözleşme imzalanıyor. Firmalar imzaladıkları sözleşmeyle birlikte üretim sürecinin tamamında denetim sahibi oluyor. “Şu fideyi ekeceksin, şu tohumu kullanacaksın, bu gübreyi kullanacaksın" şeklinde belirleyici olabiliyor. Çiftçinin elindeki üretim denetimi firmaya geçiyor. Çiftçi, sözleşmeli tarımla kendi toprağında çalışan işçiler haline geliyor."

‘SÖZLEŞMELİ TARIMIN KÜÇÜK ÇİFTÇİLERİ MÜLKSÜZLEŞTİREBİLECEK BİR YANI VAR’

Sözleşmeli tarım ile birlikte firmaların tüm riskleri üzerlerinden attığını, söz konusu düzenleme ile de böyle bir sürecin hayata geçirileceğini kaydeden Ulukan, "Sözleşmeli üretimi devam ettirebilmek için devamlı borçlanan bir çiftçi, firmaya daha bağımlı hale gelecek. Ve sürecin sonunda sözleşmeli tarımdan çekilmek isteyen çiftçi toprağını satmak durumunda kalabiliyor. Sözleşmeli tarımın küçük çiftçileri mülksüzleştirebilecek bir yanı var. Benim konuştuğum çiftçilerde sözleşmeli tarım için bana “Hem boynumuza tasma hem de burnumuza halkayı firmalar takıyor. Elimiz kolumuz bağlı bizden istenileni yapıyoruz” demişlerdi" ifadelerini kullandı.

‘TÜM PAYDAŞLAR İLE ‘ÇAY KURULTAYI’ YAPILSIN’

Etkinlikte yer alan Zeki Yıldırım da kanun yapma sürecinde demokratik katılım ve şeffaf bir sürecin işletilmediğine dikkat çekti, teklifin geri çekilerek tüm paydaşların katılacağı bir ‘çay kurultayı’ yapıldıktan sonra düzenlemenin yasalaşmasını önerdi

‘TEKLİFİ GERİ ÇEKİP ÖZÜR DİLEYİN’

Bu arada CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu, yaptığı yazılı açıklamada teklif sahibi AK Partili milletvekillerine teklifi geri çekme ve Karadeniz Bölgesi halkından özür dileme çağrısında bulundu. Bekaroğlu, "Sonra da gelsinler bizim verdiğimiz; çaydaki kapasite, kota, kontenjan sorununu ortadan kaldıran, taban fiyat getiren, üretimi arttıran, çay üretimini bilimsel standartlara bağlayan, ÇAYKUR’u Varlık Fonu’ndan çıkaran teklifimizi desteklesinler ve bir haftada oybirliği ile kanunlaştırıp bölge insanını rahatlatalım" dedi.