Tarım Bakanlığının küçükbaş hayvancılığa verdiği zararları 9 başlıkta özetleyen Türkman, yaşanan sorunların çözümü için Bakan Kirişçi'nin yol kenarında bir çobanla görüşmesi gerektiğini belirterek, "Tarım ve Orman Bakanı, isteyerek veya istemeyerek bu kadar yanlış karar alan veya yanlışa sebep olan bürokratlara değil de, bir gün yol kenerında hayvanını otlatan çobanın yanında arabasını durdurup, arabasından inip, araya kimseyi koymadan derdin nedir? Çözümü nedir? diye sorarsa; çoban bakanın karşısında çobanın da profesörün de anlayacağı dilde 5 cümle ile sorunu ve çözümü söyleyecektir" dedi. 

OSMAN TÜRKMAN-2

Türkman, konuyla ilgili yaptığı açıklamada şunları kaydetti:

"2019 yılında Milli Tarım Şurasında her vatandaşa bir küçükbaş hayvan düşecek şekilde üretim yaparak küçükbaş hayvan sayımızı ülkedeki kişi sayısına ulaştırmalıyız ve bunun için küçükbaş hayvancılık sektörüne destek vereceğiz denilerek karar alındı.

Küçükbaş hayvan üreticileri üretimlerini, kapasitelerini arttırmaya ve 3 yılda TÜİK rakamlarına göre 46 milyon olan sayıyı 58 milyona çıkardı ve arttırmaya devam edecekti ki, son aylarda üst üste Tarım ve Orman Bakanlığı bürokratları tarafından alınan yanlış kararlar, değil hayvan sayısını arttırmayı sektörden çıkışları aşırı şekilde hızlandırdı ve çıkışlar yoğun bir şekilde devam ediyor, devam edecek.

Neydi Tarım ve Orman Bakanlığının küçükbaşa vermiş olduğu zararlar?

1 – 2022 yılı Nisan ayında küçükbaş canlı hayvan ihracatını (Ramazan ayı geliyor, sonrasında kurban bayramı var diyerek) kapatması,

SURİYE'DEN KÜÇÜKBAŞ İTHALAT HABERLERİ SEKTÖRÜN MORALİNİ BOZDU

2 – Üretici elindeki hayvanını satamazken ‘Suriye’den 100.000 bin küçükbaş hayvanın ESK ve Tarım Kredi Kooperatifleri aracılığıyla alınacak’ söylemi, duyumu sektörün moralini bozdu, üreticiyi üzdü, üreticinin kafasında gereksiz soru işaretlerine neden oldu,

KÜÇÜKBAŞTA CANLI HAYVAN İHRACATININ DURDURULMASI 60-70 YILLIK KÖRFEZ ÜLKELERİNE YAPILAN TİCARETE DARBE VURDU

3 – Kurban Bayramı sonrası Türkiye’de sektör tıkanmışken, yurt içinde evlerde bulunan kurban etinden dolayı kesim sayıları çok azalmışken, herkes küçükbaş canlı hayvan ihracatı açılacak umudu ile beklerken Tarım ve Orman Bakanlığı günlerce insanları bugün yarın diyerek oyalayıp sonrasında ‘Canlı hayvan ihracatına müsaade etmiyorum, karkas müsaadesi veriyorum’ diyerek 60 – 70 yıllık körfez ülkelerine yapılan ticarete darbe vururken, üreticinin umudunu kırıp, hayvan fiyatlarının gerilemesine neden oldu,

ESK'NIN ETTE YÜZDE 25 İNDİRİM KARARI ÜRETİCİNİN BOYNUNU BÜKTÜ!

4 – Üreticinin elindeki hayvan para etmezken, sektörde satan çok, alan azalmışken ‘ESK 18 adet satış mağazasında etin fiyatını %25 indirdim’ diyerek açıklama yapınca, kesimciler bizde ESK ile rekabet etmemiz gerekecek diyerek üreticiden daha düşük fiyata hayvan almaya çalıştı, dolayısıyla bu açıklama kesimcinin elini güçlendirirken üreticiyi kesim yapanın karşısında boynu bükük bıraktı,

1 KOYUNA 1 TON YEM ALINABİLİRKEN ŞİMDİ 6 KOYUNA 1 TON YEM ALINABİLİYOR

5 – Küçükbaş hayvan üreticisinin hayvanının para etmemesi, yem maliyetlerinden dolayı hayvanına yem alamaması, önceki yıllarda 1 koyununu satıp 1 ton arpa alabilirken şimdilerde 1 ton arpa alabilmek için 5 koyununu satması gerektiğinden ve alınan yanlış kararlardan dolayı sürüyü nasıl satabilirim, sürüden nasıl kurtulabilirim diye düşünürken çözüm yollarından biri olarak da damızlık hayvan sürüsüne koç katmayarak yıllarca gözü gibi baktığı damızlık hayvanlarını kesime göndermeye başlamasıyla, erkek hayvan kesilecek yerde dişi hayvan kesilmesinin hızlanmasına, kesim ve hayvan fiyatların düşmesine neden olmak zorunda kaldı,

BAKANLIĞIN CANLI HAYVAN İHRACATINDAKİ YANLIŞ KARARLARI KÖRFEZ ÜLKLELERİNİ BAŞKA ÜLKELERE YÖNLENDİRDİ

6 – Tarım ve Orman Bakanlığı karkas et ihracatının karşılık bulmadığını, talep olmadığını 1 aylık bir süreçten sonra anlayınca ‘Küçükbaş canlı hayvan ihracatına’ izin verdi, ancak ihracat yapacak olan firmalara; ESK’nın belirtmiş olduğu illerden hayvan alma zorunluluğu getirince ihracatçı firmalar tanımadıkları, bilmedikleri şehirlere giderek hayvan almak zorunda kaldı. Bu zorunluluk ihracatın yavaşlamasına sebep olurken, canlı ihracatı değil karkas gönderebiliriz, birkaç ay gönderip, bir kaç ay göndermeyiz dediğimiz ve hayvan ihracatını yaz boz tahtasına çevirdiğimiz için ihracat yapmış olduğumuz körfez ülkeleri farklı ülkelerden küçükbaş hayvan ihtiyaçlarını karşılamak arayışlarına girdikleri için canlı hayvan ihracatı da sektörde beklenilen hareketliliği sağlayamadı,

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'IN UCUZ ET AÇIKLAMASI SEKTÖRÜN MORALİNİ BOZDU

7 – Küçükbaş hayvan para etmezken Sayın Cumhurbaşkanımızın ‘Tarım Kredi Kooperatifleri satış noktalarında et %35 ucuza satılsın’ talimatı sektörde moral bozukluğuna neden oldu,

TMO'NIN AÇIKLADIĞI ARPA SATIŞ FİYATLARI ÜRETİCİDE HAYAL KIRIKLIĞINA NEDEN OLDU

8 – Küçükbaş hayvan üreticisi hayvanını değerinin çok altında satmak için müşteri bulamazken, cebinde parası olmadığı için hayvanına kışlık yem alamazken son bir umut olarak TMO aracılığıyla ucuz fiyatlı arpa verileceği beklentisi içerisindeyken, TMO’nun vereceği arpa dağıtımını geç açıklaması ve özellikle fiyatını KDV dahil 5,30 TL olarak açıklaması; küçükbaş hayvancılık işletmelerini Türkiye ortalamasındaki hayvan sayısına böldüğümüzde küçükbaş hayvancılık işletmelerine bir sefer de verilecek arpa miktarı 2 ile 3 ton arasında olacağından üreticinin arpayı alabilmek için bir gün köyden kalkıp müracaata geleceği, bir gün para yatırmaya, bir gün arpa almaya ve arpa almaya gelirken de bir nakliye aracı kiralayacağından, arpayı para yatırdıktan sonra ne zaman alacağı ve nasıl bir arpa alacağı dahi belli değilken, tüm giderleri ve geçen zamanı göz önüne aldığınızda TMO aracılığıyla verilecek olan arpanın küçük üreticinin köyüne, ahırına varış maliyeti yaklaşık 6,00 TL ile 6,50 TL arasında olacağından üretici şu anda gidip piyasadan yerli arpa alacak olsa aylarca beklemeyip, uğraşmayıp arpasına alıp götürebilecek. Özellikle TMO tarafından verilecek arpa üreticiye bir umuttu ve maalesef o umutta sönmüş oldu, üretici hayvanıma yemi, arpayı nasıl alacağım diyerek kara kara düşünmekte. Bu konu özellikle küçükbaş hayvancılık sektöründe hayal kırıklığına ve karamsarlığa neden oldu,

ÜRETİCİ GEÇEN YIL 100 HAYVAN SATIP ALABİLDİĞİ ARABAYI BUGÜN 300 HAYVANLA ALABİLİYOR

9 – Üreticinin hayvanı para etmezken, zararına hayvan satmak istemesine rağmen müşteri bulamazken, Türkiye’de son bir yılda her şeyin fiyatı %100 ile %300 arasında artmışken, ülkede fiyatı artmayan ve düşen iki ürün varken; bunlar koyun ve keçi, üretici geçen yıl 100 küçükbaş hayvanını satıp bir araba alabilirken, bu yıl aynı arabayı alabilmek için 300 küçükbaş hayvanını satması gerekirken, durum bu kadar vahimken, Tarım ve Orman Bakanlığı iki yıldan sonra koyun ve keçi desteğini yaklaşlık %60’lık artışla 30 tl. ile 35 TL’den 50 TL’ye çıkardı. Bu enflasyon oranının altındaki ve Türkiye’de yaşanan fiyat artışlarının çok altında kalan destekleme artışı üretici de hayal kırıklığına, Tarım ve Orman Bakanlığının küçükbaş hayvan üreticisine gereken önemi vermediğine, vermeyeceğine yaklaşımını akıllara getirdiğinden, üretici sektörden bir an önce nasıl çıkarımın yollarını aramaya hız verdi,

PEKİ ÇÖZÜM YOK MU VEYA NASIL SAĞLANIR?

Çözümü çok basit…

Tarım ve Orman Bakanı, isteyerek veya istemeyerek bu kadar yanlış karar alan veya yanlışa sebep olan bürokratlara değil de, bir gün yol kenerında hayvanını otlatan çobanın yanında arabasını durdurup, arabasından inip, araya kimseyi koymadan derdin nedir? Çözümü nedir? diye sorarsa; çoban kendisini ziyaret edenin Bakan olmasından dolayı sevinçle ve grurla saygıda kusur etmeyerek mahsun bir edayla hoşgeldin diyecek, heybesindeki yufka ekmeği ile koyun, keçi peynirikinden bir çomaç sarıp, közde kara demlikte demlenen çaydan doldurup ikramda bulunarak, bakanın karşısında çobanın da profesörün de anlayacağı dilde 5 cümle ile sorunu ve çözümü söyleyecektir. 

Sorunu yaşayan ile sorunu çözmek üzere görev alan arasında aracı olmadığından (Özellikle de sözde her şeyden anlayan ve hergün TV'lerde, panellerde, çalıştaylarda baş köşeye oturtulan ve isimlerinin önünde bir sürü ünvan bulunan, bakanlık doğru da yapsa, yanlış da yapsa alkışlayanlar, herkesten daha iyi bilmelerine rağmen sektörün bu hale gelmesine sebep olanlar) konu net anlaşılıp, sorunda basit ve hızlı bir şekilde çözüme kavuşturulmuş olacaktır. Bu durum olursa çoban ile bakan ile bakan aynı anda aynı türküyü söyleyecekler, yoksa Ankara'nın yüksek plazalarında Tarkan'ın 'Oynama Şıkıdım Şıkımdım' şarkısı, Anadolu'nun bozkırlarında, yaylalarında, dağlarında çobanlar, üreticiler Mahzuni Şerif'in 'Yiğit Muhtaç Olmuş Kuru Soğana' türküsünü söylemeye devam edecekler."