Konuyla ilgili olarak yazılı bir açıklama yapan veteriner hekim Erdoğan Ber, yıpranma hakkı konusunda yasayla veteriner hizmetlerinin sağlık hizmetlerinin dışında tutulduğunu hatırlatarak, bu duruma tepki gösterdi. Veteriner hekimlik mesleğinin de bir sağlık mesleği olduğunu kaydeden Ber, şunları kaydetti:

“Yıpranıyoruz; çünkü büyük bir risk altındayız; zoonotik hastalıklara kaynağında müdahale ediyoruz. Brusella, Tüberküloz, Kuş Gribi, Şarbon, Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA), Kuduz, Kist Hidatik, Domuz Gribi, Sığırların Süngerimsi Beyin Hastalığı (BSE) gibi hastalıkların soluğunu hep ensemizde hissediyoruz. Çok zor koşullarda ve kısıtlı imkanlar dahilinde, büyük özverilerle bu türden hastalıklarla mücadele ediyoruz. Ve hiç de azımsanmayacak sayıda meslektaşımız bu hastalıklara (özellikle bruselloza) yakalanıyor.

Yıpranıyoruz; çünkü hayvanın olduğu her yere (çoğu zaman gece gündüz demeden) ulaşmak zorundayız. Kar kış demeden, şehir köy, dağ taş demeden hayvanın ve hastalığın olduğu her yere ulaşmak ve hekimliği icra etmek olağanüstü bir çabayı gerektiriyor. Bilmeyenler bilsin! Anadolu'da en erken veteriner hekimin arabası eskir. Demirin hızla yıprandığı koşullarda, etten, kemikten ve sinirden biz veteriner hekimler nasıl korunabiliriz ki fena halde yıpranmaktan…

Yıpranıyoruz; çünkü, ahır şartları ağırdır. Genelde tabanı tavanı ayarsızdır. Ayağın kayar düşersin. Kafanı çarpar, yaralanırsın. Işıklandırma şartları olmaz kimi zaman. Bedenine ansızın bir şeyler batar. Hayvanın zaptu raptını sağlayan yeteri eleman bulunmaz çoğu zaman. Ya hayvan tarafından sıkıştırılır bir yerlerin ezilir ya da kafa/boynuz darbelerine maruz kalırsın. Irkları farklı olsa da hepsinin tekmesi fena olur canlı ve çevik Anadolu sığırının. Kocaman gövdesi ve vahşi bakışlarıyla camışın azizliğine uğrarsın kimi zaman. Bir de bakmışsın ki fena halde yıpranmışsın”

TARIMDANHABER