Şahin Ali Şen / Gazeteci-Yazar

Türkiye'nin ekonomik potansiyelini tam anlamıyla etkin ve verimli kullandığımız söylenemez. Ülkemizin ekonomik potansiyelini en iyi şekilde değerlendiremediğimizi, dünya ülkelerinin ihracat rakamlarına bakarak da görebiliriz. Türkiye Gayri Safi Milli Hasıla sıralamasında dünyada 17. sırada yer alırken, ihracat sıralamasında ise 29 sırada yer alıyor. Bu tablo, ekonomiye dair imkan ve fırsatlarımızı uluslar arası piyasalarda alıcı bulacak şekilde pazarlayamadığımızı ortaya koyuyor.

*****

Genel anlamda ekonomide yaşadığımız bu tablonun benzerinin tarım alanında da oluştuğunu TÜİK raporlarından izleyebiliyoruz. TÜİK verilerine göre, 2002 yılındaki toplam ihracatımız 36 milyar dolar, bunun 4 milyar dolarlık kısmını tarım ürünleri oluşturuyor. 2002'de tarıma dayalı ihracatın toplam ihracat içindeki payı yüzde 11.2'dir. Yine TÜİK verilerine göre, 2014 yılında toplam ihracatımız 157.7 milyar dolar iken, bunun 18 milyar doları tarıma dayalı ürünleri kapsıyor. Tarıma dayalı ürünlerin toplam ihracat içindeki payı ise yüzde 11.4 olarak gerçekleşmiş.

*****

Aynı istatistiklere göre, 2002 Türkiye'nin toplam ithalatı 51.5 milyar dolar. Tarımsal ithalatı ise 3.9 milyar dolar. Toplam ithalat içindeki tarımsal ithalatının payı yüzde 7.7. 2014 yılında toplam ithalat 242.2 milyar dolar. Tarım ithalatı ise 12.4 milyar dolar. Toplam ithalat içindeki payı ise yüzde 5.1.

*****

Son yıllarda tarımsal alana yönelik 65'e yakın teşvik ve desteğin, tarımsal üretim ve ihracata nispi olarak olumlu yansıdığını görüyoruz. Ancak, bu orandaki gelişme Türkiye için asla yeterli değil. Çünkü, Türkiye'nin tarıma dair kapasitesi coğrafi imkanları ve özellikle çiftçi kesiminin girişimci kimliği çok daha fazlasını başarabilmemize imkan veriyor.

*****

Peki sorun ne?

*****

Sorun tarımsal ürünlerimizi işlenmiş endüstriyel ürüne dönüştürmeden dünya pazarına sokmamız. İlk akla ürünlerimizden biri fındık. Ham ürünleri endüstriyel ürüne çevirmeden tarıma dayalı ihracatımızı artırmak ne yazık ki mümkün değil. Bunu başaramadığımız için tarımsal ürünlere dayalı ihracat rakamımız düşük ve genel ihracat içindeki oranı da olması gerekenin altında kalıyor.

*****

Bu acı gerçeği görmek ve hedefimizi doğru belirlemek için dünya tarımsal ihracat ligindeki yerimize bakmamız yeterli olacaktır. Dünya tarımsal ihracat ligi şöyle:

ABD: 118.3 milyar dolar

Hollanda: 79 milyar dolar

Fransa: 68 milyar dolar

Brezilya: 55 milyar dolar

Belçika: 41 milyar dolar

Kanada: 37 milyar dolar

İtalya: 37 milyar dolar

İspanya: 37 milyar dolar

Çin: 36 milyar dolar

Arjantin: 36 milyar dolar

Britanya: 25 milyar dolar

Avustralya: 24 milyar dolar

Türkiye: 19 milyar dolar (son 12 aya ilişkin resmi olmayan TİM verisi)

*****

Evet. Tablo bu. Toprağa değen, toprağı seven bereket kavramını da günlük hayatının merkezine yerleştiren insanların ülkesi Türkiye'nin hak ettiği tablo değil bu.

*****

Dünya tarımsal ihracat ligini analiz ettiğimizde, tarımsal büyüklük bakımından dünyanın yedinci ve Avrupa'nın birinci ülkesiyiz. Buna rağmen Türkiye'nin tarımsal ihracat rakamlarının çok çok yetersiz olduğunu da kabul etmeliyiz. Ne yazık ki Türkiye'nin, bu eksikliği, bu yanlışlığı gidermeye yönelik bir vizyonu ortaya koyduğunu söylemek mümkün değildir.

*****

Ülkemizin 2023 tarım ihracatı hedefi 150 milyar dolardır. Ancak, son yıllarda komşu ülkelerle yaşadığımız gerginlik ve iç kutuplaşmanın etkisiyle bu hedeflerin gerçekçi niteliği sorgulanmaya muhtaçtır. Özellikle son üç yılda ihracatımızın 150-160 milyar dolar bandında sıkışıp kaldığı gerçeği karşısında 2023'de tarıma dayalı ihracata ulaşmak hayal gibi gözüküyor. Bu hayali gerçeğe dönüştürmek, 2023 vizyonunu gerçekleştirmek istiyorsak 2015 yıl sonu itibariyle ihracatımızın toplam 200 milyar doları geçmesi gerekiyor.

*****

Bu kapsamda, Türkiye dış ve iç kutuplaşmaları barış ve uzlaşıyla sona erdirerek gerçek gündemine yani üretime ve üretime dayalı ekonomiye dönmelidir. Büyük Türkiye'nin yolu, öncelikle tarımsal endüstrinin kurulması ve uluslar arası piyasalarda markalaşmış yerli ürünlerimizin olmasına ve bunların küresel rekabeti gözeterek pazarlanmasına bağlıdır.

Bizden söylemesi…