Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, önemli bazı üretim bölgelerinde yüksek sıcaklıkların kurumalara, aşırı yağışların çürümelere yol açması nedeniyle rekoltenin beklenenden düşük kalacağını bildirerek, “Odalarımızdan aldığımız bilgilere göre, Amasya ilimizde yüksek sıcaklıkların kurumalara, Ankara ilimizde ise aşırı yağışlar ise çürümelere yol açtı" dedi.
Bayraktar, hasadın sona yaklaştığı kışlık soğanla ilgili yaptığı açıklamada, hemen hemen bütün yemeklerde kullanılan kuru soğanın mutfakların temel ürünlerinden biri olduğuna dikkati çekti. Şemsi Bayraktar, taze ve kuru olarak sofralarda sevilerek tüketilen, içerdiği kükürt, lif, B ve C vitamini ve bünyesinde bulundurduğu faydalı maddeler nedeniyle sağlık açısından da oldukça önemli bir besin kaynağı olduğunu belirtti. Hastalıklara yakalanmama noktasında ciddi katkılarda bulduğu ve hastalık durumunda iyileşme sürecini hızlandırarak, özellikle enfeksiyon hastalıklarına karşı etkili olduğu söylenen soğanda, Türkiye'deki üretimin 1,74 milyon tonla 2,2 milyon ton arasında seyrettiği bilgisini veren Bayraktar, “2011 yılında 2 milyon 141 bin ton olan üretim, 2012 yılında 1 milyon 735 bin tona indikten sonra 2013 yılında 1 milyon 904 bin tona çıktı. 2014 yılında 1 milyon 790 bin tona inen üretimin bu yıl 1 milyon 935 bin tona ulaşacağı tahmin ediliyordu ama üretimde birinci sırada yer alan Ankara'da aşırı yağışların çürümelere, ikinci sıradaki Amasya'da yüksek sıcaklıkların kurumalara yol açması nedeniyle rekolte beklenenden düşük kalacak. Hasat tamamlanınca durum daha net ortaya çıkacak" dedi.
Türkiye, dünya üretiminde 6'ncı sırada, üretimde kendine yeterli
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü verilerine göre, dünyada 85 milyon 795 bin 191 ton soğan üretimi yapıldığını belirterek, Çin'in dünya soğan üretiminden yüzde 26'lık payla ilk sırada yer aldığını bildiren Bayraktar, Çin'in ardından yüzde 22,5 ile Hindistan, yüzde 3,7 ile ABD, yüzde 2,8 ile İran, yüzde 2,3 ile Rusya Federasyonu, yüzde 2,2 ile Türkiye'nin geldiğine ve ülkemizin dünya üretiminde 6'ncı sırada yer aldığına işaret etti.
Türkiye'nin kuru soğanda kendine yeterli olduğunu vurgulayan Bayraktar, 2014 yılında iç tüketim karşılanarak, üretimin yaklaşık yüzde 10'una denk gelen 172 bin 148 ton kuru soğan ihracatı gerçekleştirildiği ve ayrıca 52 bin tonluk taze soğan ihracatı yapıldığı bilgisini verdi.
Üretimde Ankara birinci, Amasya ikinci
Ankara, Karaman, Hatay illerin taze soğan, Ankara ve Amasya illerinin ise kuru soğan üretiminde ilk sıraları paylaştığı bilgisini veren Bayraktar, “Kuru soğan üretiminde yüzde 23,1'lik payla Ankara birinci sırada. Ankara'yı yüzde 13,7 ile Amasya, yüzde 10,4 ile Adana, yüzde 9,4 ile Hatay, yüzde 8,2 ile Eskişehir, yüzde 5,3 ile Çorum, yüzde 5,2 ile Bursa, yüzde 4,9'la Tokat izlemektedir. Hatay ve Adana illerimizde daha çok yazlık soğan üretimi yapılırken, Amasya ve Ankara illerimizde kışlık soğan üretilmektedir" dedi.
Üretim planlaması olmaması önemli bir sorun
Üreticinin bir önceki yılın fiyatlarından etkilendiği ürünlerin başında soğanın geldiğini, soğan üretiminde üretim planlamasının olmamasının önemli bir sorun olarak ortada durduğunu belirten Bayraktar, şöyle devam etti:
“Üretim planlamasının olmayışı üretimde dalgalanmalara neden olmaktadır. Bu durum fiyatlara yansımakta, bir önceki sezonda oluşan fiyat durumuna göre üretime karar verilmesi, piyasalardaki dengesizliği de beraberinde getirmektedir. Tarımda zaman zaman yaşanan doğal afetler de üretimde dalgalanmalara yol açmaktadır. Bu durum doğal olarak fiyatları etkilemektedir. Hasat döneminde pazara arz edilen ürün fazlalığı, fiyatlarda o dönem için düşmelere yol açmakta; üretimin pazara arz edilmediği dönemlerde de var olan talebin karşılanamaması durumunda fiyatlar yükselmektedir. Bu yıl, bin bir emekle üretim gerçekleştiren üreticinin elinden 54 kuruşa alınan kuru soğan, tüketiciye ulaşıncaya kadar fiyatı 2,4 katına, 1 lira 28 kuruşa çıkıyor.
Soğan hasadının devam ettiği şu günlerde, planlı ve sürdürülebilir bir üretimin gerçekleşmesi üreticilerimizin en büyük beklentisidir. Üretimde meydana gelen dalgalanma ve pazarlama sorunları, üreticiden tüketiciye tüm tarafları derinden etkilemektedir. Pazarlama sorunlarının yaşandığı dönemde, düşük fiyat nedeniyle üretici mağdur olurken, arzın daraldığı dönemde, yüksek fiyat nedeniyle tüketiciler mağdur olmaktadır."
Yeterli örgütlenme olmaması sorunları derinleştiriyor
Üreticilerin ekonomik açıdan yeterince örgütlenememesi nedeniyle pazarlık güçleri olmadığını, bunun yapıda yaşanan sorunları daha da derinleştirdiğini vurgulayan Bayraktar, “Üreticilerimizin kendi ürettiği üründe söz sahibi olabilmesi, sahip oldukları hakları etkin bir şekilde kullanabilmesi ancak örgütlenmeyle mümkündür. Bu nedenledir ki Tarımsal Üretici Birlikleri'ne gerekli kaynak aktarılarak finansman bakımından güçlendirilmeli, birlikler fonksiyonel hale getirilerek bir müdahale kurumu gibi çalışmaları sağlanmalıdır. Üretimde istikrarın sağlanması bakımından üretim planlaması yapılmalı, çiftçi nerede ne kadar ürün yetiştireceğini bilmeli, üretim, Türkiye'nin ihtiyaçlarına ve ihracat miktarına göre belirlenmelidir" dedi.