Bayraktar, yaptığı açıklamada, 1988 yılında 45 bin ton olan nar üretiminin, 2007 yılında 106 bin 560 tona, 2010'de 208 bin 502 tona, 2011'de 217 bin 572 tona, 2012'de 315 bin 150 tona, 2013'de 383 bin 85 tona, 2014 yılında 397 bin 335 tona yükseldiğini bildirdi. Bu yıl nar üretiminin 2014 yılına göre yüzde 7,5 artarak 427 bin 153 tona ulaşmasının beklendiğini belirten Bayraktar, nar üretimindeki artışın hız kesmeden devam ettiğini vurguladı.
Üretimin dörtte birden fazlası Antalya'dan
Ülke genelinde 56 ilde yapılan nar üretiminin yüzde 27,4'ünün Antalya'da yapıldığına dikkati çeken Bayraktar, “2014 yılında Antalya'da 108 bin 786 ton nar üretilmiştir. Antalya'yı, 68 bin 347 tonla Muğla, 39 bin 740 tonla Adana, 35 bin 15 tonla Mersin, 23 bin 363 tonla Denizli, 22 bin 155 tonla Hatay, 18 bin 862 tonla Gaziantep, 16 bin 429 tonla Aydın izlemiştir" dedi.
Kayıp fazla
2013-2014 tüketim döneminde 18 bin 191 ton narın, üretimin yüzde 4,75'inin üretim ve kullanımda kaybedildiği bilgisini veren Bayraktar, kaybedilen ürün miktarının, çoğu ülkenin toplam üretiminden fazla bir rakama karşılık geldiğini, ürünün iyi korunması, binbir emekle üretilen ulusal servetin ziyan edilmemesi gerektiğini bildirdi.
Tüketim yetersiz
Kişi başına 2013 yılında 2,7 kilogram olan nar tüketiminin yeterli olmadığını, tüketimin artırılmasının üretimi destekleyeceğini belirten Bayraktar, “2009 yılında 9,4 milyon dolar olan ihracatımız hızla artarak, 2012 yılında 73,7 milyon dolara, 2013 yılında 111,6 milyon dolara çıkmıştır. 2014 yılında ihracat 108,4 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. Talep edilen bir ürün olan narda ihracatın çok daha fazla rakamlara çıkarılabilir. İhracat desteklenmelidir" dedi.
Sorunlar
Bayraktar, narda yaşanan sorunları şöyle sıraladı: “Tüketimdeki yetersizlik en büyük sorundur. Tüketimin artırılması için narın faydaları konusunda tüketicilerin bilinçlendirilmesi büyük önem taşımaktadır. Narda işlenmiş ürün pazarlaması da (nar suyu, nar ekşisi, nar sosu ve benzeri) yeterli değildir. İşlenmiş ürün tüketimi de yine yetersizdir. Soğuk hava depolarının yeterli olmaması da önemli bir sorundur. Narda hasat dönemi (10-15 gün) kısadır. Nar belli bir olgunluğa geldiğinde bekletilmeden hasat edilmesi gerekiyor. Zamanında hasat edilmediğinde meyvede çatlamalar olmakta ve bu durum ürün fiyatının düşmesine yol açmaktadır. Nar yetiştiriciliğinde bahçe bakım ve işçiliği maliyeti yüksektir. Ayrıca girdi fiyatları da yüksek olduğu için nar, üretici maliyeti yüksek bir meyvedir.
2014 yılında üreticide kilogramı 50-62 kuruş olan narda fiyat bu sene 60-80 kuruş arasında seyretmektedir. Bu fiyat yeterli değildir. Narın piyasa fiyatı kendi kendine oluşmaktadır. Narda sanayi ve sofralık ayrımı yani sınıflama olmayışı da fiyatı etkilemektedir. Ayrıca, tüccarın alım fiyatını geç açıklaması da ürün fiyatlarının düşmesine neden olmaktadır. Nar üreticisinin beklentisi piyasada oluşan fiyatın maliyetin üstünde olmasıdır. Üretimin devamlılığı için bunun sağlanması şarttır."
Faydaları saymakla bitmiyor
C vitamini açısından son derece zengin bir meyve olan narın, B1 ve B2 vitaminleri, potasyum, kalsiyum, fosfor ve demir de içerdiğine dikkati çeken Bayraktar, “narın, enfeksiyonlara karşı vücudun dirençli olmasını sağladığı, yorgunluğu giderdiği, enerji verdiği, tansiyonu düzenlediği, cildi güzelleştirdiği, kandaki şeker seviyesini dengelediği söyleniyor. Narda bulunan polyphenolic, tannin ve anthocyanin adlı maddelerin serbest radikallerle mücadele ederek damarların tıkanmasını engellediği, bağışıklık sistemini güçlendirdiği, antioksidanlar açısından zengin bir meyve olduğu da dile getiriliyor. Narın sadece meyvesi değil, meyve tanelerinin zarı, meyve kabukları, nar ağacı kökleri, kök kabukları ve nar ağacı dalları da sağlık açısından faydalıdır. Yararları saymakla bitmeyen narda tüketim artırılmalıdır" dedi.