KIRSAL KALKINMANIN EKONOMİK DİNAMİZMİ AÇISINDAN SÜT HAYVANCILIĞI VE BUNA DAYALI ÜRETİM

Kırsal Kalkınma Dinamiği Açısından Hayvansal Üretim

Dünyada kır-kent eşitsizlikleri konusundaki tartışmalar ve azaltılmasına yönelik politikalar giderek daha fazla tartışma alanı bulmakta ve sürekli gündeme gelmektedir. Kırsalda refah düzeyinin artmasına yönelik girişimler ve kırsal kalkınma konusundaki gelişmeler her ülkeyi olduğu gibi Türkiye'yi de etkilemektedir. İşsizlik ve yoksulluk, toplumsal katılım, cinsiyet dengeli kalkınma, göç, bölgelerarası eşitsizlikler, insani gelişmişlik göstergelerinde iyileşmelerin çok yavaş olması Türkiye'nin kırsal kalkınma konusunda daha duyarlı çalışmasını ve mikro ekonomik göstergelerde kırsal alan için daha insancıl ve kararlı politikaların uygulanmasını gerektirmektedir.

Kırsal alanda kalkınmanın sağlanmasında ekonomik yaklaşımlar, öncelikler belirlenirken potansiyel ve kullanım biçimi önemli bir stratejiyi oluşturur. Hayvancılık ve başta süt ile süt ürünleri olmak üzere hayvansal üretim sanayi kırsal alanın kalkınmasında, kaynakların etkin kullanımında önemli unsurlardır. Türkiye'de nüfusun önemli bir kısmı tarımsal faaliyetle geçimini sağlamakta dolayısıyla tarımsal faaliyetler kırsal ekonomilerin temelini oluşturmaktadır.

Kırsal alanda ekonomilerin temel unsurlarından olan hayvancılık, kırsalın kalkınmasında önemli ekonomik rolleri üstlenebilecek potansiyele sahiptir. Kırsal alanın önemli bir geçim veya ek gelir kaynağı olan hayvancılık, sanayi sektörünün de birçok dalına girdi sağlaması açısından da önem arz etmektedir. Başta büyükbaş olmak üzere her türde hayvancılık ve buna dayalı üretim ve ticaret (et, süt, peynir, deri vd.) kırsalın ekonomik faaliyetleri arasında önemli yer tutmaktadır.

Burada özellikle et ve et ürünleri ile süt ve süt ürünleri sanayinin kırsalda kurulması, sürdürülebilir süt üretiminin sağlanması olmazsa olmaz koşuldur. Ülkemizde tarım işletmelerinde bitkisel ve hayvansal üretim çoğunlukla bir bütün olarak yapılmaktadır. Tarım işletmelerine hem bitkisel üretim hem de hayvancılık faaliyetleri açısından bakıldığında, küçük ölçekli işletmelerin ağırlıklı olduğu ortaya çıkmaktadır.

Büyükbaş hayvana sahip işletmelerin %80'inden fazlası 10 veya daha az sayıda hayvana sahiptir. Küçükbaş hayvancılıkta ise durum daha da belirgindir. Çünkü işletmelerin yarısından fazlasında küçükbaş hayvan bulunmamaktadır. Türkiye'de genel olarak, tarımsal işletme büyüklükleri ile sahip olunan hayvan sayısı paralellik göstermektedir. Yani, işletme büyüdükçe hayvan sayısı ve niteliği de artmakta, işletme küçüldükçe hayvan sayısı azalmakta, niteliği ise düşmektedir. Bunun için hem hayvan ırklarının verimli hale gelmesi, hem çiftçilerin-girişimcilerin desteklenmesi hem de başta süt üretimi ve süt ürünleri sanayi olmak üzere her türlü hayvancılık faaliyetlerinin desteklenmesi kırsal kalkınma açısından önemli politika araçlarıdır.

Süt Üretiminin ve Buna Dayalı Sanayinin Kırsal Kalkınmaya Katkısı

Sayısı 15-20 yıl öncesine göre azalmakla birlikte hayvancılık önemli bir tarım sektörü olarak varlığını korumaktadır. Aslında buradaki önemi ekonomik olmaktan çok beslenme, istihdam, yoksulluğun azaltılması gibi unsurlar dikkate alındığında, birçok açıdan kalkınmaya katkıda bulunmasından kaynaklanmaktadır. Aslında hayvancılığın her türü özellikle kırsal alanda yoksulluğun azaltılmasında, istihdama katkı, meraların değerlendirilmesi, birincil veya ek gelir kaynakları yaratması, yüksek katma değerli ürünler elde etme- üretme gibi nedenlerden dolayı Türkiye açısından önemlidir.

Kente göç, işletmelerin küçük, dağınık ve örgütsüz olması, beslemedeki sorunlar, ürün pazarlamasının zayıf olması, tarım politikalarında ortaya çıkan belirsizlikler hayvancılıkta önemli sorunlara neden olabilmektedir. Bu ise toplumun sağlıklı ve dengeli beslenmesini olduğu kadar kırsal alanda kalkınmayı da doğrudan etkileyebilmektedir. Ülkeler hayvancılık sektörüne özel önem verirler. Bundan hareketle kırsal kalkınmanın hayvancılık boyutunda hayvancılığa ve özelde süt üretimine yönelik uygulamalar özel önem taşır. Diğer yandan gelişen ekonomilerde hayvancılığa dayalı protein talebinin artış göstermesi hayvancılığa yönelik politikaları daha fazla ön plana çıkarmaktadır.

Bunun için kendine yeterli hayvancılık ve süt üretimi gıda güvencesi açısından da önemli görülmektedir. Nitekim tüm dünyada yeni kırsal kalkınma paradigmasında hayvancılık ve toplumun sağlıklı beslenmesi önemli bir araç ve politika alanı olarak kabul edilmektedir. Kırsal kalkınma ile bireylerin ve toplumların sosyal, ekonomik ve kültürel yapılarını iyileştirmek, sadece tarımsal verimin arttırılması ile sağlanamamaktadır.

Bununla birlikte tarımsal ürünlerin işlenmesi ve bu sayede kurulacak olan KOBİ'ler (Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler) aracılığı ile istihdam yaratılması, katma değerin arttırılması ve bölgesel kalkınma ile bölgeler arası farklılıkları azaltılmasında ve kırsal kalkınmanın sağlanmasında önemli bir araçtır. Bu yaklaşımın kırsal alanda uygulanması ve başarılı olma olasılığı mümkün olup, Türkiye'de ve diğer ülkelerde başarılı olmuş birçok örneğe rastlanabilir. Çünkü kırsal halkın kendi yapılarına ve sosyal yaşamlarına uygun bir sanayi tipine uyum sağlaması, diğer sanayi tiplerine göre daha elverişlidir.

Bu açıdan son yıllarda Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu'nun destekleri ile Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın diğer destekleri, teşvik uygulamaları hayvancılığa dayalı sanayinin gelişmesi açısından örnek uygulamalar ortaya koymuştur. Bu uygulamaların her ölçekten çift- çiyi, üretici örgütünü, kırsaldaki girişimciyi kapsayacak biçimde yaygınlaşması ve kaynakların verimli kullanımını sağlayarak sürdü- rülebilirliği gerçekleştirmesi önemli bir strateji olacaktır. Böylece hem süt üretimi ve hem de buna dayalı sanayinin gelişmesi de sağ- lanmış olacaktır. Burada bir saptamada bulunmak yerinde olacaktır.

Dünyada kişi başına süt tüketimi yaklaşık 110 kg/yıldır. Türkiye'de ise bu rakam 40 kg/yıl miktarını bile bulmamaktadır. Kişi başına peynir tüketimi ise 16-18 kg/yıl olup, bu dünya ortalamasına yakın bir değerdir. Refah düzeyi ve kentleşme arttıkça süt ve ürünlerine talep daha da artış gösterecektir. Bunun için uzun dönemli stratejilerin belirlenmesi ve uygulamaya konulması gerekiyor. Bu aynı zamanda kırsal kalkınmanın gerçekleşmesine de katkı sağlayacaktır.

Süt Üretimi ve Süt Ürünleri İşleme Sanayi ile Kırsal Kalkınma Arasında Doğrusal İlişkiler

Dünyada 1 milyarı aşan kırsal nüfus geçimlerini hayvancılıktan sağlamaktadır. Bu nüfus, hayvanları ya sermaye (mal varlığı) olarak ya da üretim ve geçim kaynağı olarak (et, süt, yapağı, deri) kullanırlar. Mal varlığı olarak hayvanlar kırsal alandakiler için tasarruf ve sosyal güvence sağlayan tek araçtır. Hayvana yatırım yapmak, kırsal alandakiler için bir anlamda gelirini de güvence altına almaktır.

Bundan dolayı kırsal alanda kalkınmaya katkının sağlanmasında, yoksulluğun azaltılmasında ve en azından ailenin öz tüketiminin sağlanmasında özellikle süt hayvancılığının, süt üretiminin önemli yeri vardır. Aynı zamanda toplumun dengeli ve sağlıklı beslenmesinde, sağlıklı gelecek nesiller yetiştirilmesinde de süt üretiminin rolü tartışmasızdır. Başta süt hayvancılığı olmak üzere her türlü hayvancılık faaliyeti, aşağıda verildiği gibi, kırsal alandakiler için önemli fırsatlar sağlar; i. Hayvancılık üreticilere doğrudan yiyecek sağlar.

Üretilen hayvansal ürünlerin bir kısmı aile içinde tüketilir, kalanı ise girdi temin etmek için nakde çevirebilir. ii. Süt üretimi ile kırsalda aileler protein ihtiyacı giderme açısından önemli avantajlar sağlanır ve özellikle çocuklar için sağlıklı ve dengeli beslenmenin gerçekleşmesine yardımcı olunur. iii. Hayvancılık çıktıları hemen nakde dönüştürebilen ve ekonomik güçlenmeye katkıda bulunan bir faaliyettir (süt, tereyağı, peynir, kıl, deri, tiftik vd.). iv. Süt hayvancılığı aynı zamanda kırsalda süt ürünlerinin işlenmesi amacıyla yeni yatırım alanları açar. Bu ise kırsalda ürünlerin katma değerinin artmasına, yeni istihdam alanlarının yaratılmasına, genç nüfusun tarımda tutunmasına katkıda bulunur. v. Süt hayvancılığı, süt üretimi atıl işgücünün değerlendirilmesine katkıda bulunabilir. vi. Süt üretimi kırsal alandaki özellikle küçük-orta ölçekli çiftçiler için farklı anlamlar da ifade etmektedir;

Süt çiftçiler için daha çabuk nakit paraya çevrilebilir,

Sanayiciler için hammadde değeri yüksek olduğundan karşılıklı bir ekonomik ilişki ortaya koyar,

Süt hayvanları doğum yoluyla daha fazla gelir bırakır,

Süt ürünleri sanayisinin gelişmesi tarım-sanayi etkileşimini artırır. Hayvan varlığı bir ülkenin kırsalı için önemli bir varlık ve sosyal kaynaktır. Hayvancılık, kırsaldakilerin yaşamlarını sürdürebilmelerinde önemlidir.

Az veya çok sayıda hayvanı bulunan buna karşılık tarım dışı gelir kaynakları çok sınırlı olan veya hiç olmayan kırsal halk için hayvancılık stratejik bir önem taşımaktadır. Hayvansal ürünleri işleyerek gıda haline getiren işletmelerin gelişmekte olan ülkelerin sosyo-ekonomik yapılarında önemli bir yeri vardır.

Çünkü kişi başına tüketilen hayvansal ürün miktarları ülkeler için gelişmişlik düzeylerini belirten temel ölçütlerden birisidir. Bu duruma bağlı olarak geliş- miş ülkeler kalkınma ve tüketilen hayvansal protein miktarları arasında bir ilişki kurarak, kalkınma politikalarında hayvancılık sektörünün geliştirilmesi yönünde önlemler almaktadır.

Çünkü başta süt olmak üzere hayvan ürünleri toplumun beslenmesinde dışa bağımlılığı azaltır, Gayri Safi Milli Gelirin artmasına katkıda bulunur, gelirin ve toprağın dengesiz dağıldığı kırsal alanlarda ekonomik kalkınmanın daha da hızlı gerçekleşmesine katkıda bulunabilir. Burada şunu da unutmamak gerekir ki, Türkiye'de tarımsal işletmelerin %80'inden fazlasının küçük işletme ölçeğinde olduğu dikkate alınırsa kırsal alanda hayvancılık dışında rasyonel ve sürdürülebilir bir uğraşı ve ekonomik alan da oldukça sınırlıdır.

Son söz Olarak: Kırsalın Kalkınmasında Hayvancılığın Her Dalı Önemlidir

Kır-kent arasındaki farklılığın ve dengesizliğin artması, kırdan kente göçler, özellikle genç nüfusun bulunduğu yerde statüsü yüksek istihdam alanlarına kavuşamaması, çevre-doğa üzerindeki baskıların artması, eğitim ve sağlık hizmetleri sunumunun kırsal alanlarda aksaması veya bazen hiç ulaşamaması nedeniyle kırsal kalkınmada yeni arayışları, paradigma değişimini zorunlu hale gelmiştir.

Evet kırsal kalkınmada paradigmalar değişiyor. Yerindelik ve kaynakların etkin kullanımı ile mekânsal yaklaşım kırsal kalkınmada daha fazla ön plana çıkmaktadır. Hayvancılığın kırsalda gelişmesi, başta süt üretimine dayalı sanayinin kırsalda yaygınlaşması kırsalın kalkınmasına istihdam, gelir sağlama, dengeli beslenme vd. birçok açıdan katkılar sağlayacaktır. Kırsal kalkınmada ortaya çıkan yeni paradigma; toplumsal, kültürel, ekonomik kalkınmayı hedefleyen, yoksulluğu azaltan, doğaya saygılı, sosyal güvenlik şemsiyesine dahil birey sayısını kırsalda artıran, doğal kaynakları akılcı ve sürdürülebilir kullanan, paydaşlarla iyi yönetişimi kabul eden, değişimi her alanda kabullenen ve bunun gereklerini yerine getiren, refahı tabana yayan bir kalkınmadır.

Eğer kalkınma bir ülkede ekonomik, toplumsal, kültürel ve siyasal alanda arzu edilen her türlü değişme ve gelişme olarak tanımlanabiliyorsa, bu nitelik değişimi her düzeyde yerleşime ulaşırsa anlam taşır. Burada yapısal değişimden, toplumsal gelişimden ve kır-kent farklılığının en aza inmesinden söz edilmektedir. İşte bu farklılığın azaltılmasında hayvancılık, hayvancılığın her dalı (yani büyükbaş hayvancılık, küçükbaş hayvancılık, kanatlılar), hayvansal üretim ve buna dayalı sanayi önemli bir araç görevini görmektedir ve görmelidir de.

Prof. Dr. Bülent GÜLÇUBUK Ankara Üniversitesi Kalkınma Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü TKDK (OCAK-ŞUBAT-MART SAYISI)

TARIMDANHABER