Türkiye hayvancılığı, son otuz yılda derinden değişti. 1991 yılında sığır varlığının yüzde 56’sını oluşturan yerli ırklar, 2024 yılı itibarıyla yüzde 6’ya kadar geriledi. TİGEM'in 2024 yılı Hayvancılık Sektör Raporu, bu çarpıcı değişimi rakamlarla ortaya koydu. Hayvancılıkta son 30 yılda et ve süt ihtiyacı gibi gerekçelerle kültür ırklarına yönelim artarken, bu süreçte Anadolu’nun kadim sığır ırkları sessizce sahneden çekildi.

Türkiye’de yetiştirilen kültür ırkı sığırların büyük bir bölümünü, yüksek süt verimi ile bilinen Siyah Alaca ırkı oluşturuyor. Sütçü özellikleri nedeniyle Simmental, Esmer ve Jersey gibi kültür ırkları da yaygınlaşmış durumda. Son yıllarda ise etçi özellikleriyle öne çıkan Hereford ve Angus ırklarında ciddi bir artış göze çarpıyor.

Buna karşılık, Anadolu’ya özgü Yerli Kara, Boz Irk, Doğu Anadolu Kırmızısı ve Güneydoğu Sarı-Kırmızısı gibi ırklar hızla kayboldu. 1991 yılında 11 milyon 973 bin başlık toplam sığır varlığının yüzde 56’sını oluşturan yerli ırkların oranı, 2024 yılında sadece yüzde 6’ya düştü. Bu, sadece bir üretim tercihi değil; aynı zamanda biyolojik çeşitliliğin ve kültürel mirasın da kaybı anlamına geliyor.

Canlı hayvan fiyatları düştü: İnek ve danada gerileme, buzağı yerini korudu
Canlı hayvan fiyatları düştü: İnek ve danada gerileme, buzağı yerini korudu
İçeriği Görüntüle

Melezler kasaplık, yerliler tarih oldu

Yerli ırklar genellikle kültür ırklarıyla melezlenerek kasaplık hayvan üretiminde kullanıldı. Bu durum kısa vadeli et verimini artırsa da uzun vadede yerli gen kaynaklarının yok olmasına neden oldu. 2024 yılında toplam sığır varlığının yüzde 45’i bu tür melez ırklardan oluşuyor.

Uzmanlar uyarıyor: Genetik çeşitlilik tehdit altında

Uzmanlar, hayvancılıkta sürdürülebilirliğin yalnızca verimlilikle değil, yerli genetik kaynakların korunmasıyla mümkün olabileceğini vurguluyor. Yerli ırkların hastalıklara dayanıklılık, iklim koşullarına adaptasyon gibi özellikleriyle stratejik bir önemi olduğu ifade ediliyor.

Bugün daha çok süt veren ya da daha hızlı kilo alan hayvanlara yöneliyoruz. Ama bu tercihler, geçmişin izlerini ve geleceğin sigortasını silip götürüyor. Türkiye'nin hayvancılık politikaları yeniden şekillenirken, yerli ırkların yok oluşuna seyirci kalmamak gerekiyor.

Sığırvarlığı